[special edition] the boy we can't forget

1.3K 164 49
                                    

"Merhaba.

Seni duydum.

Seni 8 yaşımızdayken sen arkamda başka bir kızla dans ederken , dans ettiğim kız için çirkin ve uğursuz derken duydum. 11 yaşımızda annenle benden ne olursa olsun ayrılmayacağını konuşurken duydum. Yalnızca 15 yaşında bana aşık olduğunu söylediğinde seni duydum. 19'umuzda uyuyor olduğumu düşünerek ağladığında seni duydum. 23 yaşımda kocaman bir adamken bile sırf makarnama mayonez bulaştı diye yemediğimde arkamdan bebek diye mırıldandığında da seni duydum.

Ve artık yaşımın olmadığı bir zamanda, sen o kürsüde durup insanlara bir konuşma hazırladığını söylesen bile aslında benim için hazırladığın konuşmayı titreyerek yaparken de seni duydum.

Ve seneler sonra bile hala beni ziyaret edip ağlayamadığında dahi seni duyuyorum.

Seni gördüm.

Seni 12 yaşımda prens rolünü ne kadar istediğimi bildiğin için, yapılan oylamada bana oy vermeyen çocukları dirsekleyerek vazgeçirirken gördüm. 14 yaşımızda anneme nasıl baktığını gördüm. 16 yaşında marketin kasasında beklerken su alamayan yaşlı bir adamın ayağının dibine etrafta kimse yok sanarak attığın kağıt parayı hey bayım, bu sizden düştü numarası çekerken de gördüm. 21'imde paramparça olduğuna şahit oldum. Her sabah gülümsesen bile ne kadar yorgun olduğunu gördüm.

25 yaşında doktorlar senden özür dilediğinde ne kadar kırıldığını gördüm.

Ve seneler sonra bazen sadece kendine bana anlattığın kadar iyi davranıp davranmadığını merak ettiğim için sana bir göz atmak istediğimde, hala 7 yaşındaki kadar çocuk, 14 yaşındaki kadar aşık, 21 yaşındaki kadar yorgun, 25 yaşındaki kadar da kırgın olduğunu görüyorum.

Seni izledim, seni dinledim.

Bunların ilk iki 'maddemden' farkının ne olduğunu belki de yalnızca sen anlayabilirsin.

Ve seni sevdim.

Bununla yaşamayı öğrendiğin için seninle gurur duyuyorum. Her ne kadar bizim 'bir'likteliğimizde zayıf halka olduğunu düşünsen bile, bu benim yapamayacağım bir şeydi. Yani rolleri değişmiş olsaydık, ben senin yokluğunla bu kadar güzel yaşayamazdım.

Bebeğim, sen en iyisisin.

Ve bazen unuttuğunu fark ediyorsun, o anlarda bozuntuya vermek istemesen de korkudan tir tir titrediğini fark ediyorum. Unutmak istemiyorsun, anlıyorum ancak unuttuğunda çok güzel görünüyorsun. O anlarda derin nefesler alabildiğini, neşeli kahkahalar atabildiğini duyuyorum.

Bunu söyleyeceğimi düşünmezdim ancak bazen beni unutmanı istiyorum.

Olduğun kişiyle, yaşadığın anılarla ve kalbinde yaşattığın adamla hüzünlü bir mutluluğun var ve bundan pişman değilsin, biliyorum. Senden daha diri -yaptığım kelime oyununu beğendin mi, senin için- bir mutluluğu başka birinde aramanı istemek de haksızlık, eminim bundan ancak bazen...bazen istiyorum işte.

Çok garip, ama senin beni unuttuğunu görmek, beni hatırlamandan daha az acı veriyor.

Beni özlediğini biliyorum. Bunu söylemiyor olsan bile bazen altınız salonda oturup uzun bir sessizlik atlatmak zorunda kaldığınızda, bunu düşündüğünüzü biliyorum. Bazen yatağın diğer tarafına dudaklarını ısıra ısıra baktığında zorlandığını biliyorum.

Taehyung sorun değil, ben de seni çok özlüyorum.

Yaptığın yemekleri, kokunu, öpücüklerini, hatta bağırışlarını, dokunuşlarını çok özlüyorum. O kadar çok özlüyorum ki bir araba kazası yüzünden ölmeseydim, ve bunu hissetseydim, bu yüzden ölebilirdim.

O kadar çok özlüyorum.

Ağlamak istediğini de görüyorum. Salatalık doğrarken, öylece yatağında yatarken, musluk tamir ederken, araba sürerken ya da banyo yaparken bile nefeslerinin değiştiğini duyuyorum. Ancak bensiz nasıl ağlayacağını bilmiyorsun.

Bazen bana bunun için kızdığını duyuyorum. Sana her şeyi öğrettiğimi söylüyorsun, bensiz nasıl yaşayacağını bile. Ancak sana bensiz nasıl ağlayacağını öğretmediğim için homurdanıyorsun ve o anlarda o kadar tatlı oluyorsun ki ben gülümsemeden edemiyorum. Salatalığı daha sert doğramaya başlıyorsun, musluğun borusunu kırıyorsun ya da arabada bir anda en sevdiğin şarkı çıkıveriyor ve bağıra bağıra onu söylüyorsun.

Diyorum ya, seninle gurur duyuyorum.

Her sabah uyandığın için, işe gittiğin için, yemek yediğin, gülümsediğin ve dahası için; kısacası Kim Taehyung olduğun için seninle gurur duyuyorum.

Beni affettiğin için teşekkür ederim.

Benim için yaşadığın için de.

Çünkü seni yaşadım, ve yine olsa yine bunun için denerim.

Çünkü seni yaşadım, ve kendim için ölüyorum. Ama hala seni seviyorum. Ve sen de bunu biliyor olmalısın ki, işte tam şu anda ağlıyorsun."

things that jeon jungkook broke (especially my heart)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin