3: we talk slow

940 162 51
                                    

"Ben sizin deyiminizle günahkar, benim deyimimle cinsiyet fark etmeksizin aşık olabilen biri olduğuma karar verdiğimde 14 yaşımdaydım. Ve sebebi kesinlikle Jeon Jungkook'tu. Hm evet, şu an cenazesinde bulunduğunuz kişi yani. Biri daha timsah gözyaşları döküp Jungkook'u çok özleyecekmiş gibi yaparsa bayılacağım bu törenin sahibi yani.

İşte 14'tüm. O zamanlar tek derdimin lise sınavı olması gerekiyordu ama ben en yakın arkadaşımı düşününce neden sikimin kabardığını çözmeye çalışıyordum. Bayan Jeon da kontrol manyağının teki olduğundan hiç kolay olmuyordu bunu Jungkook ile paylaşabilmek.

E ama neyse ki Google falan vardı o sıralar. Şimdi buradaki herhangi bir gerizekalı Google'dan mı anladın cinsel yönelimini derse ön sırada kürsüye çıktığımdan beri gururla beni izleyen ve Jungkook ile bana sahip çıkan tek kişi olan abim Namjoon'u salarım üstünüze. Sangmin, senin bile korktuğunu görebiliyorum. Bebek seni ve Bayan Jeon siz güvendesiniz, sizi ben yolarım, abimin ellerini kirletmesine gerek yok.

Evet, tamam, Google. Konu Google olmamıştı hiçbir zaman. Ben cinsel yönelimimi zaten biliyordum bence. Jungkookseksüeldim. İsmi Jungkook olanlara aşık oluyordum, hem de körü körüne.

Bayan Jeon'un ablasına eğilip Jungkook'un adını Jungkook koymaması gerektiğini söylediğini duyabilirsiniz ama Jungkook'un en sevdiği şeylerden biri de babasından kalan nadir şeylerden biri olan adıydı, asla değiştirmenize izin vermezdik onu. Zaten diyagramdan anladığınız üzere adı Jungkook olmasa da emerdim çükünü onun.

Of Bayan Jeon, alışamadınız açık sözlü olmama. Her cümlemde bozarıp moraramazsınız ki? Ölebilecek olma ihtimaliniz yoksa heyecanlandırmayın beni lütfen.

Ayrıca her Jungkook'a da aşık olmuyordum öyle. Benim aşık olduğum Jungkook 1.80 boyunda, tavşan dişli, geyik gözlü, titiz ve sakin, yaptığı her şeyde en iyisi olabilen en yakın arkadaşımdı. O zamanlar 1.60 falandı tabii de, konu bu mu ya şimdi?

Evet evet, gerizekalısınız biraz, anlamadıysanız diye söylüyorum o yüzden. Arkamdaki tabutta yatan Jungkook'a aşıktım ben, alışmıştım ona. Hayır Bayan Jeon, kesemezsiniz konuşmamı. Ama çıkıp gidebilirsiniz buradan. Kalacak mısınız? Hm peki. İğrenç.

Neyse ben de oturup düşünmüştüm. Acaba sahiden olabilir mi diye? En yakın arkadaşımdan hoşlanıyor olabilir miydim? Sonra da bir baktım ki cevap kabak gibi ortadaydı. Elbette olabilirdim. Hem Jungkook da beni sevebilirdi. Çok da mutlu olabilirdik. Öpüşebilirdik, sarılabilirdik, el ele gezip çok aşık olabilirdik. Siz olmasaydınız tabi.

Ah.

Siz.

Her şeyin sorumlusu olan siz.

Homofobi olarak adlandırdığınız, benimse sizi resmen deli sikmiş gibi bakmama sebep olacak birtakım saçma sapan adetleri ortaya çıkaran siz.

Ya sanırım hikayemiz biraz burada ciddileşiyor. Sadece bir kez anlatacağım, bu yüzden iyice dinleseniz iyi olur yoksa üstünüze atlayıp saçınızı başınızı yolmamak için hiçbir sebep görmüyorum ben. Beni tutan tek şey tabutta şimdi, hırçın bir kavgaya müdahale edemez yani.

14 yaşındaki bir oğlan çocuğu size sizin deyiminizle 'normal olmayan bir şekilde' hoşlandığı kişinin de bir erkek olduğunu söylüyorsa onu dövmeyin, ona hakaret de etmeyin, hastalıklıymış gibi davranmaksa tam size yakışacak bir şey ama yapmayın bunu işte. Size olan nefretime biraz olsun inanabildiyseniz yapmayın bunu aptallar. Neden böyle düşündüğünü sorun, çocuğun iyi biri olup olmadığından emin olun, ona karşılaşabileceği zorluklardan bahsedin. Bunlar yapılması gerekenler.

things that jeon jungkook broke (especially my heart)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin