Boys love
Kitap kapağı tasarımı Pinterest @juliane_mia_rin
Her şey kayıp bir günlükle başladı ve bir çıkmaz yola doğru sürüklendi
Onların hayatları, gençlikleri, umutları kayıp. Gerçeklik kayıp.
Kötü etkilenilebilcek olanlar okumasın lütfen
İntihar...
Sosyalleşmek iyi geliyordu bana. Mutlu hissediyordum ve yalnız hissetmiyordum. Yanımda, beni dinleyen, beni anlayan ve beni yargılamayan biri var. Bu iyi hissettiriyor. Ne kadar çok korkutuyor olsada iyi hissettiriyor.
Garip bir şekilde içimden gelen dürtü ile dışarı çıkmaya karar verdim. Evden sadece bir kaç sokak uzaklaşmıştım ki küçük bir kedi yavrusuyla karşılaştım. Eğilip sevmeye başladım.
Mavi gözleri ve beyazlı açık kahveli tüyleriyle adını bile bilmediğim aşık olduğum o mavi gözleri anımsatıyordu. Unutmak, keşke çok kolay olsaydı. Söküp atmak, keşke çok kolay olsaydı.
Sokağın başında durmuş bir bedeni ve üzerimde olan mavi bir çift göz hissettim. Kafamı çevirdiğimde tahmin ettiğim ya da olmasını istediğim kişi değildi. Ondan yaşça küçük, 4-7 yaşlarında bir kız çocuğuydu. O bile bana onu hatırlatıyordu. Bugün karşıma çıkan her şey bana onu hatırlatıyordu ve bu iyiye işaret değildi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Küçük kız bir kaç adım atıp "ş-şey, ben de sevebilir miyim?" demişti. O kadar şirindi ki hayır demek imkansızdı. "Tabii, gel beraber sevelim" dedim ve yavaş adımlarla yanıma geldi.
Beyaz spor ayakkabıları temizdi, beyaz tişörtü ve siyah eşofmanı da öyle. Bu çocuğun böyle ara bir sokakta yaşamasına imkan yoktu.
Yan yana çömelmiş kediyi seviyorduk. "Adın ne prenses?" dedim. Küçük kız gülümsedi. Gülümsemesi bile onu hatırlatıyordu. Kahretsin yeter ama artık.
"Pelin. Peki senin adın ne yakışıklı prens abi" dedi. Ama bu çocuk çok tatlıydı. "Ben Okyanus. Bu mahallenin prensi. Buralarda hiç bu kadar güzel bir prenses görmemiştim. Acaba nerenin prensesiydiniz?" dedim. Çocuklarla anlaşmak hoştu. En azından onlar beni yargılamıyorlardı. Hatta seviyorlardı.
Küçük bir kıkırdadı ve ayağa kalkıp çevresine bakınıp "buradan çok uzakta bir yer benim krallığım" demişti. Kaybolmuş olması fikri beni korkutmaya devam ediyordu. Ayağa kalktım ve "beni kendi krallığınızda misafir eder misiniz? Krallığınızı çok merak ettim." dedim. Elimi tuttu ve "tamam" dedi.
Bir sokak geçmiştik. Küçük kızın yüzündeki ifade giderek düştüğünde anlamıştım artık yolu bilmediğini. Durduk ve yanına eğildim "yolu hatırlamıyor musun?" dedim. Gözleri dolmuştu, kafasını eğdi ve hayır anlamında salladı. Kafasını okşadım ve "sorun değil Pelin prenses" dedim ve onu kucağıma aldım.
Sokakları dolaşıyorduk nereden geldiğini tahmin ettiğim yere doğru yürüyordum. O da geldiği yolu, evinin yakınlarındaki şeyleri anlatıyordu. Onu heycanla dinliyormuşum gibi yapıyordum.
Tanıdık bir sokağa girdiğimde heycanla "burası, burası tanıdık." demiş ve kucağımdan inmişti. Elimi tutmuş ve beni yönlendiriyordu. Bir sokak aşağıya indiğimizde o sokakla karşı karşıya kalmıştım. Mavi gözlerin evinin olduğu sokak ve onun evinin önnde duran telaşlı iki kadın. Pelin birden elimi bırakıp koşmaya başladı ve "anne!" diye sevinçli bir çığlık attı. Gözleri yaşlı olan kadın ayağa kalktı ve koşarak Pelin'e sarıldı. Bu görüntüyle içimden 'keşke annem de bana bir kez böyle sarılsaydı' diye geçirmeden duramadım.
Pelin, annesine heycanlı, heycanlı bir şeyler anlatırken gitme vaktimin geldiğini anlamıştım. Tam arkamı dönmüş gitmek için haraket edicektim ki Pelinin annesi "delikanlı hemen gitme!" diye seslenmesiyle onlara döndüm. Annesi "benim kızımı buldun küçük bir ikramda bulunmama izin ver.
Mavi gözlü çocuğun evine girecek olmam. Onunla karşılaşıcak olmam demek oluyor sanırım. "Peki" dedim ve yanlarına doğru ilerledim. . . . . . Fikir ve öneri alınır. Valla fikir verin yazıcak bişi gelmiyo aklıma.
Bölüm hakkında düşünceleriniz neler? Beğendiniz mi? Nasıldı?
Ha birde OY VERİN ULAN. Okuyup okuyup duruyonuz oy verir dimi insan.