Toplanma odasında sadece ben ve Kurt vardık.
"Hem kendisi çağırıyor hem de geç kalıyor." dedi Kurt sol elini hafifçe kaldırıp saatine bakarken. Ona hafifçe güldüm. Takım elbisesinin ceketini sırtına atmıştı, omzu ve kolu sargılıydı bir de saçları her zamankinden özensiz duruyordu.
"Daha iyi misin?" dedim bu sorudan bıkmış olabileceğini bilsem de. Kafasını salladı. "İlk kez vurulmuyorum sonuçta."
İç çektim. "Boşu boşuna vuruldun sen de."
Sonuç olarak benim katil olmam dışında hiçbir sonuç elde etmemiştik ki. German bir süre ortalıklarda olmayacaktı.
Kafasının iki yana salladı Kurt. "Gittiğim için pişman değilim."
Bundan sonrasında biraz sessizlik oldu. Konuşmanın bittiğini düşünsem de devam ettiren o olmuştu.
"Ceylan geldi."
Ne?
"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Burada mı şu an?"
Kafasını iki yana salladı. "Dün gece kaçıp gelmiş."
"Vurulduğunu duymuş olmalı. Nasılmış kendisi?" dedim merakla. O kız için cidden bir ara endişeleniyordum.
"İyi." Ağır ağır sallıyordu kafasını. "beklediğimden iyiydi, saçlarını kesmiş bir de," sağ eliyle kulak hizasını gösterdi. "bayağı kısa."
Kaşlarım havalandı. Kurt ise hafifçe gülümsüyordu şimdi. Bu hâline fazla şahit olmadığım için ben de gülümsedim. Dışarıdan güçlü ve umursamaz durmaya çalışıyordu ama Ceylan'ı çok seviyor olmalıydı.
"Özlüyor musun çok?" Fark etmeden sordum soruyu, dalıp giden gözleri gözlerimi buldu. İlk gördüğümden bu yana ilk defa onu bu kadar yorgun gördüm sanki. Sesli bir karşılık vermedi ancak ben cevabını almıştım.
"Yine de yaptığı yanlıştı." dedi kısık bir sesle. "onu affetmem de uzun sürecek."
Kafamı salladım ağır ağır. Ceylan bu ihaneti yapmasaydı ben büyük ihtimalle burada olmayacaktım. Duygusal tüm etkenleri bıraksak hangimiz Bahçe için daha faydalı olmuştuk acaba? İç çektim, henüz kendimi onunla kıyaslayacak kadar tecrübe edinmiş miydim ki?
Toplanma odasının kapısı hızla açılırken odadaki ağır havada dağıldı aniden.
"Bu ne lan biri mi öldü?" diyerek girdi içeri Kirpi. Daha sonra gözleri ikimizde gezinince dilini yanağının içinde gezdirdi. "Pardon."
Hangimize pardon demişti, gerçekten birini öldüren bana mı yoksa yaralı ve sevdiği kişiden ayrı olan Kurt'tan mı? Güldüm.
"Nerede herkes?" Arkadan içeri giren Tavşan'la Kurt gözlerini devirdi.
"Bir de nerede herkes diyor, geç kalan sensin."
Tavşan gülümsedi. "Geç kalmadım siz erken gelmişsiniz."
Gidip Kurt'un yanına oturdu. Kirpi de sırıtarak onları sıkıştırarak ortaya otururken Kurt'un sinirle solumalarını duyabiliyordum.
Tam bu hâllerini gülerek izlerken kapı tekrar açıldı ve Serçe ve Kartal göründü. "Geç mi kaldık?" Kartal etrafa bakındı, "Aslan gelmemiş daha." dedi daha sonra.
"Aslan geliyormuş şimdi." dedi Tavşan daha sonra. "Üst kattaki dairelere bakıyormuş."
Serçe anladığına dair bir ses çıkardıktan sonra her zaman oturduğu tekli koltuğa oturdu. Kartal da onun yanına bir sandalye çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the zoo | bxb
Misteri / ThrillerYol gittikçe uzuyor, insanlar renkli hayaletler gibi geçip gidiyordu yanı başımdan. Sımsıkı tuttuğu elimi bırakmadan son sürat ilerlerken benim de onunla sürüklenmekten başka çarem yoktu. Yere düşen onlarca broşür asfaltın nemini emmiş insanların ay...