... Tam o sırada sırtını yasladığı ağaç dile gelmiş. Duyduklarına dayanamayan ağaç, tok bir sesle:
_ "Kızım, az yavaş ol. Vallahi beni ortadan ikiye ayıracaksın. 'Ağaç lan, ağaç işte! Kütük Kütük.' dediğin bu varlığın da bir canı var. Nankörlük yapma! Hem sen nasıl bir insansın da hem o ağaca saydırıyorsun hem de o ağacın altında gölgelenebiliyorsun ha!", demiş. Zühre yaşadığı şokun etkisiyle:
_"Allah'ım ben şu an ne yaşıyorum? Hangi alemdeyim? Ağaç bildiğin benle konuşuyor!", demiş. Ağaç:
_"Yaaa, ne sandın? Şimdiii akılsız Zühre, ben kimim anladın mı? Yoksa kendimi tanıtmamı ister misin?" Zühre hâlâ şok içerisinde:
_ "Ahahahahaha, deli saçması. Hâlâ bir sanrıdayım galiba. Vücudumu uyandırmam gerek. Eskilerin yaptığını deneyeyim bari", demiş. (Zühre, bu rüyadan uyanmak için eskilerin yaptığı gibi kendini cimciklemiş.) Zühre, acıyla bağırarak:
_ " Hâlâ inanamıyorum. Bu gerçek olamaz. Hayır ya! Nasıl olabilir ki buu!", demiş. Ağaç:
_ "Artık dikkatini bana ver de beni iyice bir dinle Zühre! Sonsuza kadar böyle kalamam. Bana verilen görevi yerine getirmeliyim. On bin yıldır görevimi yerine getirebilmem için bir ışık bekliyorum. Ama sen bana yardımcı olmayacaksın galiba?", demiş. Zühre:
_"Tamam, bir saniye... Önce bana olanı biteni tek tek anlatmalısın. Efsun anlattı ama hâlâ hakkında bilmediğim şeyler vardır diye düşünüyorum.", demiş. Ağaç:
_" Bir saniye, bir dakika diye bir şey yok! Ya beni şimdi can kulağıyla dinlersin ya da evine gidip kafanı toplamış bir şekilde yarın yanıma geldiğinde sana olanı biteni anlatırım. ", demiş. Zühre, aklının başında olmadığının farkındaymış. Dikkatini ağacın söyleyeceklerine veremeyeceğinden dolayı ağaçla yarın konuşmayı seçmiş.
Zühre, koşar adımlarla evinin yolunu tutmuş. Tutmuş, tutmuş ama... Aklındaki soruları bastırmak için Efsun'un söylediklerini zihninde tartmış. Bir ipucu, çıkış yolu bulmaya çalışırken daha da bilinmezliğe saplanıyormuş hissi gelmiş içine. Bu his onun beyninde bir şimşek gibi çakmış. Zühre, bilinmezliklerden, belirsizliklerden nefret eden biriymiş. Bu his, onun içine her zaman bir sıkıntı verirmiş. Şu anki katettiği yol, geçen zaman onun sıkıntısını ikiye katlıyor gibi hissediyormuş. Adımlarını daha da hızlı ve büyük atmaya başlamış. Tahta kapıyı açıp kendisini yüzüstü döşeğinin üzerine atıp uyumaya çalışmış.
****DEVAM EDECEK****