Merhaba :) Yeni bölümü umarım beğenerek okursunuz :)
Eğer bölümü beğenirseniz vote verirseniz veya iyi yada kötü yorum yaparsanız çok mutlu olurum :)
Beni destekleyen herkese çok teşekkür ederim :))
Keyifli Okumalar
...
Doruk suratıma bile bakmadan odadan çıkmıştı. Koskoca salonda adam ve iki kızla birlikte kalmıştım. Sinan, Doruk çıktıktan sonra gözlerini üzerime dikmişti ve bana doğru yürümeye başladı.
Sinan'ın bana doğru attığı her adım kalbimin atarken çıkardığı o ritmik sesi kulaklarımda işitmeme sebep oluyordu. Aslında bir şeyi netçe anlamıştım. Az önce bu kadar korkmamamın sebebi Doruk'tu. Belki garip ama yanında kendimi güvende hissetmiştim. Aramızda çok mesafe kalmamıştı. Durdu ve gözlerime sert bir bakış attı.
''Sadece bir haftan var. Öğreneceğin her şey seni daha güçlü yapacak'' dedi sert bir şekilde. Gözlerini bir saniye olsun üzerimden ayırmadı. Sadece dinledim. Söyleyecek bir kelimem yoktu. Gözlerim kızlara doğru kaydı. Doruk kapıdan çıkar çıkmaz eski hallerine geri dönmüşlerdi. Birbirlerine attıkları o yumruklar benim bile uzaktan canımı acıtmıştı. Nasıl oluyordu da buna dayanabiliyorlardı.
Boğazımdaki o düğümü çözmek için yutkundum. İşe yaramıyordu. Kalbimin bunlara nasıl alışacağını bilmiyordum. Tek istediğim birkaç gün geriye dönmekti. Hakan ile mutlu olduğum, kız kardeşime
sarıldığım ve en önemlisi de babamın hayatta olduğu günlere.
Ben bunca şeye alışacak kadar güçlü bir kız değildim. Belki bunca zaman yaşadığım acılar dayanıklı biri yapmıştı beni ama bu çok farklıydı. Normal bir şey değildi yaşadıklarım. Bambaşkaydı.
Adam hiçbir şey söylemeden biraz daha beni süzmeye devam etti. Artık bu sessizliği bozmak istercesine sesimi yükselterek konuşmaya başladım.
''Benden ne yapmamı istiyorsunuz.Baksana onlara.Ben onlar gibi değilim'' dedim kızları işaret ederek.
''Onlar gibi olacaksın'' diye karşılık verdi.
''Olamam'' dedim.Gözlerim istemsizce dolmuştu.Kızlar bir anda kavga etmeyi bırakarak yanıma doğru geldiler.
İçlerinden biri diğerine göre daha uzun ve zayıftı. Yeşile çalan ela gözleri ve açık kumral tonlarında saçları vardı. Az önce suratına aldığı darbeden olsa gerek dudağının kenarında kan damlaları vardı. İyice yakınıma geldi. Sol kolunu sırtıma doğru getirdi ve sıvazlamaya başladı. Diğer kız öylece izliyordu. Yüzünde hiçbir his, hiçbir tepki yoktu. Kızların gelmesiyle birlikte adam yanımızdan uzaklaşıp aletlerle ilgilenmeye başlamıştı.
Bir yandan sırtımı sıvazlarken bir yandan da konuşmaya başladı uzun olan kız.
''Merak etme alışırsın'' dedi. Sesi çok ince ve kibardı. Az önce yaptıkları kavgadan olsa gerek daha kalın ve korkutucu bir ses beklemiştim.
''Alışmak istemiyorum'' diye sızlandım.
''Sana yardım edebiliriz'' dedi ve kafasını diğer kıza doğru yöneltti.
''Değil mi Sahra?'' diye işaret etti.
Kız ağzını bile açmamıştı.Başını olumlu anlamda yukarı aşağı birkaç kez salladı.
Uzun kız yüzünde hafif bir gülümseme belirtti ve konuşmaya devam etti.
''Ben Merve'' dedi samimi bir şekilde.
''Bu da Sahra. Yaşadığı travmadan dolayı konuşamıyor bu yüzden pek anlaşamazsınız. İşaret dili bilmiyorsan tabii.''
''Hayır bilmiyorum dedim.'' Bu kadar samimi davranmaları çok garip hissetmeme sebep olmuştu. Çok şaşkındım.
''Ben de Sıla.'' Manasız bir şekilde baktığımın farkındaydım. Ama ne yapmam ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Az
önce saç başa girmiş kızlar şimdi benimle samimi bir şekilde konuşuyordu. Gayet mantıksız ve saçmaydı.
Merve konuşmaya devam etti.
''Nasıl getirildin buraya?''
Getirildin demesi hoşuma gitmişti.Çünkü ben buraya gelmemiştim.Getirilmiştim.Bunu birinin fark etmesi güzeldi.
''Bir adam gözlerimin önünde babamı öldürdü ve beni zorla buraya getirdi.'' dedim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
''Senin adına üzüldüm'' dedi. Sesi gerçekten mutsuz çıkmıştı. Gözlerinin dolduğunu fark ettim ama eliyle gizlemeye çalışıyordu.
''Senin hikayen ne?''dedim.
''Ben evden kaçtım ve bu yola kendim girdim. Babam sürekli annemi dövüyordu ve akıl almaz küfürler ediyordu. Buna üzüldüğümü söyleyemem çünkü annem de babama olan hırsını benden çıkarıyordu.Beni
odaya kilitleyip saatlerce sakinleşinceye kadar şiddet uyguluyordu. Daha fazla dayanamadım ve bir gün evden gizlice çıktım. Bir daha da dönmedim. Çok mantıksız gelse de ben kendi hayatımı yaşıyorum. Bazen ne kadar özlesem de o günlere geri dönmek istemiyorum'' bir yandan az önce saklamaya çalıştığı gözyaşlarını serbest bırakıyor bir yandan da konuşmaya devam ediyordu.
Bu hayatı kendi seçimi olarak görmesi beni çok üzmüştü. Başka seçim yolları da olmalıydı. Ama o anki yaşadığı duyguları bilmiyordum. Daha fazla üstelemek istemiyordum.
''Peki ya Sahra?'' diye sordum meraklı bir yüz ifadesiyle.
''Aslında bakarsan bunu tam olarak bende bilmiyorum. Çıktığı ilk maçta ağır darbeler aldı ve o günden bu yana sesini duymadım.Sadece bir kez sohbet etme imkanı bulmuştum onunla. O da fazla uzun sürmemişti ve Sinan çalışmalara başlamıştı. Bir kaç kez kağıda hayatını yazmayı denedi ama devam edemedi. Hep ağlama krizlerine girdi bende daha fazla ısrar edemedim.''
''Peki ya buradan gitmeyi hiç denediniz mi? '' dedim. İşe yarar bir şeyler söylemesini umut ediyordum.
''Diyorum ya benim burada kalmaktan başka çarem yok. Benim hayatım burada. Sahra birkaç kez denedi ama buna pişman oldu.''
''Neden?'' diye araya girdim.
''Eğer istemedikleri bir şey yaparsan sonuçları çok ağır olur.''
Gözlerimi Sahra'ya doğru çevirdim. Yanakları kızarmıştı ve gözlerinden yaşlar bir bir süzülüyordu. Acı çektiği o kadar belliydi ki bir anda onun acısına ortak oldum.
''Ne gibi sonuçlar?''
''Sahra'yı karanlık bir odaya kapattılar. Orada ne yaptıklarını bilmiyorum ama bir hafta boyunca sızlandı ve sürekli ağladı. Bir daha da kaçmaya kalkışmadı. Zaten bunu başaramaz da.'' dedi ciddi bir şekilde.
''Neden öyle söylüyorsun?''
''Sen gerçekten burayı basit bir yer mi sandın. Kaç hayat gözlerimin önünde öldü biliyor musun? Seni kaçtığın yerden bulur ve paramparça ederler'' sesi birden şiddetli bir hal aldı. Korkmaya başlamıştım.
Şuan tek çarem emirlere uymaktı. Yaptığım bir hatanın intikamımı mahvetmesine izin veremezdim. Elimden geldiği kadar sakin görünmeye çalıştım. Yapmam gereken ilk şey sessiz bir görünüme sahip olmaktı.
Elbette bu fırtına öncesi bir sessizlik olacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyazdan Yoksun
Teen FictionBeyaz bir renk midir sadece? Saflığın ve temizliğin simgesidir beyaz.İnsana güven verir,içini ısıtır.Ama bir sorun vardır.Üzerine vurulan her fırça darbesi bellidir beyazın hayatında. Darbelerden sonra yeni bir renge kavuşur. Sanmayın ki bu sadece b...