Gözlerimi açtığımda tavana öylece bakıp uzunca bir nefesi çektim içime O yerde otururken uyuyakalmış eli ise karnımdaydı.
Başımı karnıma eğdiğimde sağ gözümden usulca bir yaş süzüldü.Hıçkırmamak için elimi ağzıma atıp sakinleşmeye çalıştım.
İstanbul'a gelmek için yola çıktığım ilk gün esaretimden kurtulmuş özgürlüğüme koştuğumu sanıyordum.Önce kimsesizliğim yüzüme bir tokat gibi çarpmış daha bunun acısını yaşamaya fırsat bulamamışken kendimi tanımadığım insanlarla iç içe bulmuştum az da olsa bitti artık diye sevinirken kendimi tekrar farklı bir esarette buluvermiştim.
İçimde yeşeren canı fark etmemiş hamileyken intihara kalkışmıştım.
Hoş onu öğrendiğimde de aynı şeyi yapmıştım zaten.
Tek amacım onu korumaktı benim yaşadığım şeyleri yaşamasın diyeydi.Vicdan azabıyla içim kavrulurken elimi karnıma sarıp ağlamaya devam ettim.
"Ona zarar vermeyeceksin değil mi" dedi O bitkin bir sesle
Keyiften yoksun bir gülüşle
" Her ne kadar o iğrenç gün yaşanmış olsada o benim bebeğim ona zarar vermem bu olanların suçlusu o değil sensin" dedim nefretle."Onu aldırmak istersin diye söyleyemedim sana,ona kıymana gönlüm elvermezdi"
"Ne diyorsun sen be, beni kendin gibi bir canavar mı sanıyorsun sen ha, ben senin aksine ne canavarım nede katil"
"Pişmanım biliyorum hata yaptım sana en başından söyleseydim belki daha farklı olabilirdi her şey ama bilemedim üzgünüm"diyip elimi tuttu.
Sert bir şekilde elimi kendime çekip hızlıca yataktan kalktım.Bir adım atamadan başım dönmüş kendimi yatağa bırakmıştım.
Korkuyla yüzüme bakıp" noldu iyi misin" dedi.
"İyiyim başım döndü sadece" diyip bu sefer biraz daha dikkatli davranıp öyle ayağa kalktım.
Banyoya girip yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odaya döndüm.
Elinde tepsiyle öylece durmuş yüzüme bakıyordu."Acıkmışsındır gel bişeyler atıştır sonra da ilaçlarını içersin"
"Tepsiyi bırakıp çıkar mısın,seni görmek istemiyorum bu şeyi atlatana kadar beni rahat bırak " diyip yüzüne bakmadan yatağa ilerledim.
"Tamam, nasıl istersen yeter ki iyi olun" diyip çıktı odadan.
Yatağa yatıp ellerimi karnıma sarıp cenin pozisyonunda öylece durdum.
Hiç tanımadığım bir adamla birlikte olmak zorunda kalmış üzerine de ondan hamile kalmıştım.Omuzlarımdaki yük taşıyamadığım noktaya gelmiş kendimi bitmiş gibi hissediyordum.
Ellerimi karnıma sarıp onu hissetmeye çalıştım, sanırım hareket etmek için çok küçüktü.
"Söz veriyorum bebeğim, senin kaderin benimkine benzemeyecek. Senin arkanda dağ gibi durup canım pahasına koruyacağım seni" dedim karnımı okşarken.
Burnuma gelen yemek kokusuyla sakin bir şekilde yataktan kalkıp masanın üzerine koyup gittiği tepsiyi elime alıp yavaş yavaş atıştırmaya başladım.
Yemeğin çoğunu yedikten sonra sonunda karnımı doyurmuş tepsiyi aşağıya bırakmak için ayağa kalkmıştım.
Tam kapıya doğru giderken açılan kapıyla bir iki adım geriye gittim.
Elinde tuttuğu bardakla yanıma gelip " süt ısıttım sana,mide bulantısına iyi geliyormuş sanırım" dedi.Başımı sallayıp elinden aldım sütü.
Oda boş tepsiyi alıp yüzüme baktıktan sonra odadan çıktı.
Tam bardağı dudaklarıma götürmüşken tekrar girdi içeri " aşağıya gelmek ister misin,istersen bahçeye de çıkabiliriz. Hava almak iyi gelir belki" dedi mırıldanarak.İyi geleceğini düşündüğüm için başımı sallayıp elimde bardakla odadan çıktım.
Bahçeye çıkıp kenarda duran salıncağa oturup hafif hafif sallanmaya başladım.
O ise karşıma geçip yere çimlerin üzerine oturup öylece yüzüme bakmaya başladı.
Burada yokmuş gibi davranıp başımı gökyüzüne çevirdim, içime derin derin nefesler çekerken konuşmaya başlamasıyla derin bir nefes aldım.
"Bir kaç gün daha burada kalıp şehre dönelim,sende biraz toparlamış olursun bu arada" dediğinde gözlerim şokla açıldı.
"Hani tehlikedeydim ben,onlar bulmaz mı beni" dedim korkuyla.
Yüzü şefkatle dolarken bakışları karnıma indi.
"Sizi tehlikeye atacak bişey yapmam,korkma kardeşimle hallettik ama tedbir almaya devam edeceğim yine de" dedi.
Bakışlarını karnımdan çekip gözlerime baktı ve " hem oraya gidince seninle birlikte bir kaç kursa falan kayıt oluruz istersen,şey benim de gelebileceğim bişeyler seçersin birlikte gitmemiz daha güvenilir olur" dedi eliyle ensesini ovuştururken.
"Kursa falan gitmek istemiyorum ben, yanlız kalıp hayatıma yeniden devam etmek istiyorum. Mümkünse senden uzakta"
"Yapamam Berna,benden canımı iste vereyim ama gideceğim deme. Karnındaki can ikimize ait, ufacık bebeği baba beni ise evlat hasretiyle mi yakacaksın " dediğinde gözlerim doldu.
Elimi karnıma götürüp okşarken başım yenilgiyle öne eğildi.
Haklıydı,ikisini birbirinden koparmaya hakkım yok.
"B-ben senin gözünde çok kötü biri olabilirim ama inan bana sana boynum bükük. Ne istersen yaparım,sadece gitme Berna. Uzak dur de durayım,başka şehre gidelim de hemen şimdi kalkıp gidelim. Al silahı kafana sık de sıkayım ama beni sizsizlikle sınama ne olur " dediğinde başımı hızlıca kaldırıp yüzüne baktım.
Gözleri dolmuş dudakları titriyordu.
"Gitmeyeceğim,ama senin için değil onun için" diyip başımla karnımı gösterip konuşmama devam ettim.
"Annesiz,babasız yarım yamalak büyümek nedir en iyi ben bilirim. O yüzden geldi ya bunlar başıma. Ardımda dağ gibi duran bir babam olsaydı,ardımdan bir damla gözyaşı döken bir annem olsaydı bugün bu halde olmazdım. Onu koruyup kollayacağını biliyorum,işte bu yüzden gitmeyeceğim. Benim başıma gelenler onunda başına gelmesin diye senin mahkumun olacağım" dedim gözlerimden süzülen yaşla.
"Her şey zamanla düzelecek söz veriyorum,o doğunca bunların hepsi geçecek " dedi yutkunarak.
"İnşallah " diye mırıldanıp oturduğum yerden kalktım yavaşça.
Eve doğru sakin sakin yürümeye başladım ardımda git gide eriyen bir dağ bıraktığımı bile bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimdeki Ateş (yeniden yazılıyor)
ChickLitArkadaş sandığım insanlar yüzünden bir genelevde adını dâhi bilmediğim bir adamın altında korkudan deli gibi titriyordum.