Çantamı oturağın üzerine koydum ve tuniğimin eteğini toplayıp ben de çantamın yanına oturdum. Beyaz kulaklığım The Witcher oyunundan bir müziği, "The Wolven Storm"u çalıyordu.
Dersheneden çıkalı 20 dakika oluyordu ve eve kendim dönmem gerekmişti. Mimar Sinan pazarının önündeki durağa kadar yürümüş, durağa gelince pasomu evde unuttuğumu fark etmiştim. Tam kartımda da bakiyem bitmişti. Şimdi arabayla döndüğümüz kavşağın oradaki bir bankta oturmuş, annemi bekliyordum.
Şarkıya içimden eşlik ediyor, kafamı hafifçe sallıyordum. Güneş yeni batmıştı ve gök çivit mavisi tonlarına çalıyordu. Arabalar farlarını yakmıştı. Sokak lambalarının sarı renkli ışıkları yeni yeni fark ediliyordu.
Birkaç dakika sonra şarkı bitti ve ben de kulaklığımı çıkarıp boynuma astım. Kafamı çevirip annemin arabayla gelmesi gereken tarafa baktım ama görünürde araba yoktu.
Yanımdan 2 arkadaş geçiyor ve sıktıkları parfümün ağır kokusu bana kadar ulaşıyor. Kayseri'nin zengin mahallesinde olduğum için dakika başı motor patlatarak caddeyi aşan BMW'larla karşılaşıyorum. İnsanlar sokağa dökülmeye başlamış.
E Köşk mahallesinde hayat geceleri başlıyor tabii...
Önümdeki trafik ışıklarında bir şeyler satarak para kazanmaya çalışan dilenciler bugün izinli sanırım.
Bakıyorum.
Önümden geçip giden aceleci arabalara bakıyorum. Bir de yıllanmış bisikletleriyle eve yetişmeye çalışan insanlara bakıyorum.
Gökyüzündeki yıldızları silen onlarca ışığa bakıyorum: arabaların farları, dükkânların gökküşakları, lambaların kirli sarısı...Binbin'e atlamış tanıdık bir sima geçiyor gibi yanımdan, ama kulaklığının dışına taşan müziği de alıp gidiyor. Arabalar durmaksızın geçiyor.
10 dakikadır oturuyorum.
Stresli arabalar geçmeye devam ediyor.
İnsanoğlu kulağını insana tıkamış.
Diye düşünüyorum elimde olmadan. Kimse kimseye bakmıyor, kimse kimsenin umurunda değil çünkü. Kimsenin umrunda değil bu tezatlık sokaktaki.
Düşüncelerim ve hislerim çalan telefonum ve ekranda beliren "Anam" yazısıyla kesiliyor. Çantamı sırtıma atıyorum ve annemin tarif ettiği yere doğru yürüyorum.
Bu sistemin kulaklarını, hislerini tıkamaya çalıştığı; hobilerini, kişiliğini törpülemek için lise son sınıfta ona sadece "Ders çalış." diyerek akletmesini engellemek için çabaladığı bir başka öğrenci olarak, ben, arabaya biniyorum.
Camları kırmaya çalışsam da aynı kırılmaz kafesin, sistemin bir parçası oluyorum, çünkü ben de buna zorlanıyorum...
°°°°°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Of
Historia Corta~~ Bu kitap, her biri birbirinden -çoğunlukla- bağımsız hikâyelerden oluşmaktadır. Öncelikle, sizi birkaç konuda uyarmak istiyorum. Kitabımı sağlıklı düşündüğüm zamanlarda yazmıyorum. Genelde psikolojik bunalım geçirdiğim anlarda gelen ani bir hırsl...