Felix
Annemden uzun uğraşlar sonucu yalvar yakar aldığım izinin zaferiyle Chris'in arabasının ön koltuğunda oturup yüzümdeki aptal gülümsemeyle gittiğimiz yolu izliyordum. Bu gece Hyunjin'i görmek beni çok tuhaf derecede mutlu ediyordu.
Pıtı pıtı arabadan inip önünde durduğum led ışıklandırmalara sahip olan mekanın dışına kısaca göz gezdirdim. Ardından içeriye doğru girmek için adımladım.
İçeriye doğru attığım her adımda mekanda ki sesin daha da yükselmesini beklerken hiç beklediğim gibi yüksek müzik sesi ile karşılaşmamıştım. Bu açıkçası beni biraz olsun tedirgin etmişti.
Adımlarımı öncekilere göre daha da yavaşlatıp dikkatli bir şekilde ilerlemeye başlamıştım.
Mor led ışıkların altında kalan dar ama uzun olan koridordan geçtikten sonra aşağı kata giden merdivenlerden indim. Ne olur ne olmaz diye arkamı kontrol edip Chris'in peşimden gelip gelmediğine bakıyordum.
Bar bölümüne açılan kapıdan içeriye doğru girdiğim etrafta kimsenin olmadığını gördüm. Mekanı bu gece kapalı mıydı ki? Hyunjin'in sahne alacağını söylemişti oysaki.
Yüzümün asılması ile arkamdan gelen Chris'e döndüm. Yüzümden anlamış gibi duruyordu. Hiçbir açıklama yapmadan yanımdan geçip "Gel." Sadece bunu demişti.
Bozulan moralim ile birlikte Chris'in peşinden gittiği yere doğru ilerliyordum. O barın en uç köşesine, giriş tarafından pek gözükmeyen yerine doğru ilerlerken kulağıma birkaç kişinin sesleri gelmişti.
Gözlerim merakla iyice açılmış işittiğim seslerin kimlere ait olduğunu görmek istemiştim. Görüş alanıma giren kişiler beni Baya şaşırtmıştı. Jisung, Minho, tanımadığım birkaç kişi ve Hyunjin.
Bakışlarım direkt kendi arkadaşlarımı eş geçip kucağında elektro gitarı ile uğraşan Hyunjin'e kaydı. O da benim gibi dalgın gibiydi. Bacağının biri kucağındaki gitara destek olurken diğerini ise kendisine dogru cekmis bir sekilde duruyordu. Ateş kırmızısı olan saçlarının birkaç teli önüne doğru düşmüştü. Boynunu ise eğmiş kucağındaki gitara bakıyordu. Parmaklarını yavaşça gitarın tellerine aşağı yukarı olacak şekilde sürtüyordu. Yüzünde o günkü gibi bir gülümseme yoktu. Gözlerinde ise uyumamanın verdiği kızarıklık ve yorgunluk vardı. Onu böyle görmek ister istemez üzmüştü beni.
"Felix! Geleceğini neden söylemedin?"
Duyduğum ses ile bakışlarımı Hyunjin'den çekmiş bana doğru gelen Jisung'a dikmiştim. Kollarını açarak bana doğru gelmiş sıkıca sarılmıştı. Minho ve Jisung, Chris'in arkadaşlarıydı. O ikisini benimle tanıştırmıştı. İyi ki de tanıştırmıştı.
Jisung bana sarılırken gözlerim Hyunjin'in gözleri ile kesişmişti. Jisung'un o şekilde bağırmasını duymuş olacaktı ki başını kaldırmış bana bakmıştı. Yorgun gözlerinin içinde ufak bir parıldama görmüştüm. Bu beni tekrardan mutlu etmişti işte.
Tanımadığım diğer kişilerle tanışmış onlarla da iyice kaynaşmıştım. Çok sevimli insanlardı. Hatta ikisi birbiri ile sevgiliydi. Seungmin ve Changbin olacaktı. Evet bu ikilisi sevgiliydi.
Orada bulunduğum saat boyunca Hyunjin ile pek bir iletişimim olmamıştı. Çok sık göz göze geliyorduk. Ben hızlıca gözlerimi kaçırırken o bana inatla bakmaya devam ediyordu. Bakışlarının ağırlığını üstümde hissediyordum.
Bütün gece masanın etrafında atılan kahkahalar, içilen içkiler, birbirleri ile hiçbir alakası olamayan konuların konuşulması ile geçmişti. Ben ise pek konuşmalara katılmayı tercih etmiyordum. Dinlemek daha iyi oluyordu. Arada bende duyduğum saçma ama komik olan şeylere kendi kendimce gülüp duruyordum. O güldüğüm esnalarda Hyunjin'in gözlerinin üstümde olduğunu hissediyordum.
"Hey Hyunjin! Sen en son Felix'e gitar çalmayı öğreteceğine söz vermiştin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker || Hyunlix
FanfictionProhacker13: Okulunu hackleyebilirim Lixlixlixfelix: Okul demişken Akıllı tahtayı da hekliyebilir misin Film falan açarsın bize Güzel olur ehe Bxb #1 12.04.2022 Hyunlix #1 10.04.2022 Felix #1 11.04.2022 [Tamamlandı]