3.

49 33 0
                                    

     Yurda girdiklerinde Tan gözünü bile kırpmadan kıza bakıyordu. Bir prensesti. Yıldız gezegeninden gelmişti. Şaşırmak istiyor ama son yıllarda zaten şaşırtıcı şeylerle karşılaşıyordu. Garip gelmiyordu. Kızın güzelliği karşısında büyülenmişti hepsi. Yaman bir küfür kaçırdı ağzından.

"Hassiktir. Kim lan bu kız?"

      Samir omuz silkerken kızın adını söyledi sadece.

"Yıldızdan geliyormuş. Adı şira. Prenses Şira. Kaçmış. Kaçarken öldüğünü düşünmüş ama kara delik açılmış. Yani gösterdikleri söylemeye çalıştığı bunlardı."

    Tan arkada kalan gruba bir şeyler söylemek istedi ama konuşamadığını fark etti. Adeta büyülenmişti. Yurtta kalanları şaşkınca onlara bakarken Anna konuştu.

"Kulaklarım patlıcak Tanrı aşkına. Herkes çok korkmuş ve merak ediyolar. Kızın kim olduğunu soruyolar."

"Onlara anlatmamalıyız."

     Bu defa konuşan Yapraktı. Küçük vücudu korkudan titriyor ama yine koruma iç güdüsüyle konuşuyordu. Titrememesi için sesini zorluyor ama yine de bi işe yaramıyordu. Yeşil gözlerinde olayın şokundan kaynaklanan göz yaşları belirmiş ama kızı görünce yerini endişeye bırakmıştı.

   Arsen boş gözlerle bir Tan'a bir kıza bakıyor yüzünde kendisinin bile anlandıramadığı bir ifade beliriyordu. Kıskançlık değil ama kıskanıyordu. Tan onun için çok başka bir yerdeydi. Sanki aynı soydan hatta aynı kandan gibilerdi. Aynı yetenekleri vardı taki o dönüşene kadar. Şimdi kendisi de dönüşmeyi bekliyordu çünkü onunda bazen içi patlayacakmış gibi oluyor hatta ateşler içinde yanıyordu. Özellikle dolunayda kendine hakim olmak zorunda ama huzursuz ve gergin oluyordu. Neredeyse bir erkeğinki kadar kısa saçları ona erkeksi değil daha kadınsı bir hava vermişti. Zaten çok sıcak olan vücudu için en iyisiydi bu saçlardı. Kısa değildi ama uzun da değildi. Vücudu güçlü kuvvetli hatta kaslıydı. Koşuda iyiydi ve dayanıklıydı. Saçları çok açık bir kahveydi.

    Anna, Arsenle göz göze gelmeden düşüncelerini duyduğunda zaten biliyordu Tan'a karşı bir hissinin olmadığını ki olmaması daha iyiydi aslında. Çünkü Tan biraz önce kucağındaki kıza aşık olmuştu.

   NnArsen uzun boyluydu. Tabi Zeya kadar değildi ama aralarında bir kaç cm vardı sadece. Uzun turuncu-kızıl saçları vardı. Ve gözleri turuncuydu. Görüntüsü diğerlerinden bu yüzden farklıydı. Güzel bir yüze sahipti ve sessiz olmayı öğrenmişti. O kadar çok sese sahipti ki bu yüzden sessiz olmak daima iyi gelmişti.

    Zeya, uzun süredir Arsen'e bakan Anna'ya seslenceğinde Anna anında ona baktı. Zeya şaşırdı Anna'nın düşüncesini okuyamadığı tek kişi Zeya idi. O bir kalkandı. Çok nadir olduğu için herkes çok şaşırmıştı ama Zeya öyle hissetmiyordu. Başını salladı ne oldu der gibi. Anna gülümseyip omzunu silkti.

     Yaman, Zeya'nın yanına geldiğinde kırvırcık saçlarını ellerinin arasına alıp bozmaya çalıştı. Zeya kırkırdadığında herkes onların arasındakinin ne olduğunu merak ediyor ama asla sormuyorlardı zira onlarda bunu hiç konuşmuyorlardı. Yaman biraz ukala Zeya ise alçakgönüllüydi. Yaman da Zeya da esmerdi. Yaman uzun boyluydu ama sıska biriydi. Zeya da uzun boylu ve sıskaydı. Aslında yakışıyorlardı ama kimse bunu dillendirmiyordu.

    Samir de yanlarına geldiğinde ikisinin gözleri aynı anda Samire kaydı.

"İlk sen mi buldun?"

   Samir başını olumsuzca sallarken konuştu alayla.

"Olum ilk ben bulsam bile Tan gibi taşıyabileceğimi hiç düşünebiliyo musun sen?"

GEZEGENİN PRENSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin