SİLAH

11 1 0
                                    

İyi okumalar...🍂

Medya Pars Ateş.

Banyodan çıktığımda uzun kumral saçlarımın rengi ıslak olduğu için koyulaşmıştı. Saçlarımı bakım ürünlerimi uyguladıktan sonra kolay şekillensin diye örüp ayna da boş boş yüzüme bakmaya başladım. Abimin tavırları beni hem düşündürüp hemde kırmaya başlamıştı. Aynamın kenarında duran çerçeveyi elime alıp yatağımın ucuna oturdum ve fotoğraftan bana gülümseyen anneme baktım. Onunla ilgili hatırladığım şeyler çok kısıtlıydı.

Baş parmağımla fotoğraftaki yüzünü okşadığım esnada bir damla yas gözümden akıp çerçevenin camına düştü. Önce fotoğrafı, sonra da göz yaşlarımı silerek kendimi toparlamaya çalıştım. Odamın kapısı çalındığında burnumu çektim ve gözlerimi silerek fotoğrafı yerine koydum.

"Gelebilirsin."

Odaya giren Simay'ın neşe dolu bakışları bir anda çatık kaşlarının etkisiyle bozulunca bana yaklaştı ve yüzümü elleri arasına aldı. Gözlerimi inceleyip bana yumuşak sesiyle

"Sen ağladın mı kuzum?"

Gözlerimi kaçırıp inkar edeceğim esnada ne zamandan beri orda dikildiğini bilmediğim Berkay'ın sesiyle oraya döndüm.

"İnkar etmeye kalkma küçük huysuz, burnun kızarmış ve kirpiklerin ıslak."

Diyerek bana yaklaştı ve kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Ardından annemin fotoğrafına kısa bir bakış atıp ıslak saçlarımı öptü.

"Siz ikinize yıllar önce verdiğim sözü hatırlıyorsunuz değil mi böcekler?"

Simay'ında gözleri dolunca Berkay onu da kolları arasına alıp sıkıca sardı. Simay esirgeme kurumundan beri yanımdaydı. Abim beni oradan aldıktan sonra 1 hafta boyunca Simay için sızlandığımda bir şekilde onu da oradan çıkarmıştı. Abim Simay'ın bizde kalmasını istemişti fakat Simay kendini yük olarak gördüğü için bunu sadece kısa süreliğine kabul etmişti. Simay 12. sınıfın son döneminde aslında hayatının dönüm noktasını yaşamıştı. Varlığından bile haberi olmayan zengin dedesi onu bulmuş ve fazlasıyla hasta olduğu için son zamanlarını onunla geçirmek istediğini söylemişti. Simay elbette ilk başta 'bunca zaman neredeydiniz?!' diyerek reddetmişti ama zavallı adamın Simay'ın hayatta olduğundan bile haberi yokmuş.

Abim ilk başta asla istemese de 'kız yıllar sonra ailesine dair birini bulmuş abi, bırakalım da seçim onun olsun.' diyerek onu ikna etmiştim. Abim onun da üstüne çok düşüyordu. Simay'ın dedesi öldükten sonra bir öğrendik ki dedesi tüm mirasını ona bırakmış. Simay olayın şokunu atlattıktan sonra bizim evin yakınlarında kendine bir ev aldı ve paranın bir kısmıyla da, bilindik bir güzellik salonuna ortak oldu. Süslenmeye fazlasıyla ilgili olan kızımız bizi yine şaşırtmamıştı.

Fakat tüm bunlardan önce lisede Berkay ile tanıştığımız sıralarda bize

"Kızım bu saatten sonra sizin ailenizde, koruyucunuz da benim! Kılınıza zarar getirtmem sizin."

Diyerek söz vermişti. Sözünün eri olan biriydi ve gerçekten de bizi asla yalnız bırakmamıştı. Dönüp ona ıslak gözlerimde baktım ve başımı göğsüne gömdüm.

"İyi ki varsın uzun, bizi hep kolladın."

Simay burnunu çekerek konuştu.

"Bazen çok sinir bozucu olsan da, gerçekten sensiz napardık bilmiyorum."

İkimizi de sıkıca sardıktan sonra bizi bırakarak ellerini çırptı

"Aaa yeter bu kadar sulu gözlülük! Hadi hareketlenin akşama az kaldı, Urazcığımı yüz üstü bırakmayalım"

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin