111

19K 128 53
                                    

02.04.2022

Siktigimin kafa ağrısından nefret ediyorum. Yattığım kanepede oturur pozisyon aldım. Kim bilir telefonum nerede...

Burası neresi? Bu sefer kimin evinde uyandım amınakoyim. Üzerimde ki kıyafetlerde duruyor. Bu işte bir bokluk var.

Gece çok fena bir şişe patlattığımızı hatırlıyorum. Daha sonrasında kahkahalar ve gerisi yok. Hiç yok. Ne içtim ben? Gece çok eğlendiğimi hatırlıyorum. Mutluydum. Her şeyi geride bırakıp sadece anı düşünmüş, söylenenlere evet diyor, sonuçlarını düşünmeden onaylıyordum. Buraya da böyle geldim büyük ihtimalle.

Evin sahibi uyanmadan gitsem iyi olur. Ya da önce bir ağrı kesici bulayım. Kafam felaket ağrıyor.

Telefonum nerede benim?

Ayağa kalktım ve salonda telefonumu aramaya başladım. Mary beni buradan alsa fena olmaz.

"Dün akşam biranın içine attığın telefonunu mu arıyorsun?"

"Ne!" Arkamda, kapının yanında duran, gülerek bana bakan, sarışına baktım.

Kıyafetlerim neden üzerimde?

"Cidden yaptım mı bunu?"

"Cidden, yaptın."

"Ağrı kesici verir misin? Şu an telefon düşünecek durumda değilim."

"Ahh, bir bakayım." Kapıdan geriye birkaç adım attı ve arkasını dönerek gözden kayboldu. Ortada ki sehpanın üzerinde duran kağıda odaklandım. Benim imzam mı o? Nasıl bu kadar güzel atmışım ki?

Kağıdı hızlı bir şekilde aldım ve okumaya başladım:

~Bu yakışıklının, deneği olacağıma ve bana yapacağı her türlü deneye razıyım. Vücudum ona aittir. Eğer ölürsem -ki hiç sanmıyorum- bunun suçlusu Mr. Davis Richardson değildir. Tüm suçu kendi üzerime alıyorum.

Birkaç ay/yıl boyunca onun yanında kalacak ve dediği her şeyi koşulsuz yapacağım. Bana ulaşamayan arkadaşlarımın Mr. Richardson'la iletişim kurup durumumu öğrenebilirler.

Lizy~

Hasssiktir!

Bunu ben mi yazdım? Benim el yazıma benziyor.

Bir hışım ayağa kalktım. Aynı anda kapıdan bir kırılma sesi geldi. Ve ardından önümden koşarak geçen ve camdan dışarıya atlayan bir sarı kafa gördüm.

"Hey! Buraya gel seni adi pislik!"

"Bu sözlerin bana olacağını sanıyordum. Açıkçası biraz üzüldüm." Yine mi kapıda biri var amınakoyim.

"Sen Davis misin?"

"Evet, Lizy. Yeni sahibin Davis benim."

"Anan sahip! Ben bu şeyi yazdığımı, kabul ettiğimi falan hatırlamıyorum. Yani bu geçersiz!"

"Maalesef ufaklık, bunu imzalarken düşünmeliydin.. Ahh, pardon! Bunu imzaladığın süreçte düşünme eylemin çoktan uçmuştu. Unutmuşum."

"Ne içirdiniz bana? Ve son kez söylüyorum, ben hiçbir şeyi kabul etmiyorum!"

"Ne içtiğini öğrenmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. Ama vücudun tekrar isterse bana söylemen yeterli sana hemen veririm. Ayrıca benimle geliyorsun, minik deneğimi yalnız bırakmak istemiyorum.."

"Hiçbir yere gelmiyorum!" Elimde, sıkmaktan buruşmuş kağıda baktım. Bunu yırtarsam, elinde hiçbir şey kalmaz değil mi? Kağıdı hızlı ve sertçe yırtmaya başladım. Hırsla minik parçalara ayırdım. Yalan yok, rahatlatıcıydı.

Birkaç adımda karşısına dikildim. Boyu uzundu ama benimde boyum uzun. 1.68. Aramızda ki ufak mesafeyi umursamadım.  Elimdeki kağıtları yüzüne fırlattım.

"Kağıtta yok, sözleşme de. Gidiyorum, bu saçmalığı unutsan iyi olur. Çekil önümden." Tam yanından geçecekken kolumu tuttu.

"O kağıt sadece bir kopyaydı, saf kedicik. Yeni hayatına başlamaya hazır olsan iyi edersin zira yeni hayatın bambaşka olacak. Daha önce hiç yaşamadığın türden." Sözlerine karşı bir şeyler söylemek için tam ağzımı açacakken boynumda hissettiğim sızı, bir anda tüm vücuduma yayıldı. Gözlerim kapanırken, kafamın ağrısı durmuş gibiydi.

denek 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin