Liam durduğunda Theo karşındaki yaratığa baktı, aşk tanrıçası. Yüzü kurt adamlara benziyordu, göz rengi ve kıyafeti pembeydi. Pembe kıyafetinin yırtık kumaşları yerde sürünmekten kirlenmişti. Kötü bir yaratık olmasa güzel biri olabileceğini düşündü Theo.Pençelerini çıkartıp kükrediğinde Periboia onlara doğru pembe renkte bir toz savurdu, Liam kokudan kaçmaya çalışırken Theo yerinden kıpırdamamıştı bile. Güldü;
"Bende işe yaramıyor güzelim."
Ona doğru koşup pençelerini boynuna geçirdiğinde hırlayıp boynunu yırttı, Periboia boynunu tutup ondan uzaklaştığında Liam'a tekrar pembe tozunu savurdu. Liam artık dört ayak üstünde duruyordu, Theo'nun üstüne koşup atladı.
"Liam, dur!"
Liam pençeleriyle Theo'nun göğüsüne parçalıyordu. Theo acıyla dişlerini sıkarken Periboia'ya baktı, kaçıyordu. Liam'ı üstünden atıp peşinden koştu ve saçlarından yakaladı,bu sefer sırtından pençelerini geçirdi. Yaratık acıyla haykırırken Liam tekrar Theo'ya saldırmıştı. Theo acıdan dişlerini sıksa da yaratığı bırakmıyordu, dudaklarından kanlar süzülürken güldü;
"Bakıyorum da kokun dışında hiçbir gücün yok."
Periboia'nın kulağına fısıldadıktan sonra kafasını tutup bedeninden ayırdı, Periboia'nın cansız bedeni yere düşerken Theo elindeki kafasını da yere attı. Beden pembe bir toz halinde yok olurken derin bir nefes aldı ve dizleri üstüne düştü, Liam atar damarını yırtmıştı ve boynundan kanlar fışkırıyordu. Elini boynuna bastırdı, Liam hırlayıp Theo'yu itti yüz üstü uzanmasını sağladı ve üstüne çıktı. Theo'nun omzundaki deriyi dişlerini geçirip kopardığında Theo bağırdı;
"Liam, canım yanıyor!"
Liam tekrar ısırmak üzereyken Theo'nun sesi ile duraksamıştı, göz rengi eski haline dönerken yutkundu;
"Theo?"
"Sonunda kendine geldin."
Liam Theo'nun üstünden kaldığında Theo sırt üstü dönüp ona baktı;
"Aşk tanrıçasını hallettim, koku dışında pek bir hüneri yokmuş."
Göz kırpıp güldü;
"Chimera olduğuma sevineceğim bir gün olacağını hiç tahmin etmezdim."
Liam ellerindeki Theo'nun kanına bakıyordu;
"Yine canını yaktım."
Theo omuz silkti;
"Fiziksel acıya alışığım."
Liam başını kaldırıp Theo'nun gözlerine baktı, Theo onun bu üzgün haline güldü;
"Burnumu kırmaya gelince kırıyorsun ama bunu yapınca mı sorun oluyor?"
"Aynı şey değil Theo."
Theo gülümsedi;
"O zaman acımı al."
Liam Theo bunu söylediğinde tereddüt etmeden dudaklarına eğilip öpmeye başladı, Theo ona karşılık verirken Liam'ın yanağını okşadı. Liam'da Theo'nun ensesindeki saçları okşuyordu, kucağına oturup dilini Theo'nun açık dudaklarının arasına soktuğunda Theo zevkle inleyip Liam'ın belini tuttu. Dudakları tutkuyla hareket ediyordu, Theo Liam'ın belini okşarken Liam kalçalarını Theo'ya bastırdığında Theo şaşkınlıkla gözlerini açtı. Ne yaptığını sanıyordu!?
Dudaklarından uzaklaşmaya çalışmış ama Liam izin vermemişti, Theo'nun alt dudağını emip hafif ısırıklar bırakırken kalçalarını tekrar bastırdığında Theo inleyip gözlerini kapattı. Nefes almak için dudakları ıslak bir ses eşliğinde ayrıldı, kalçalarını hareket ettirip Theo'nun uzunluğuna sürtündüğünde Theo bir küfür savurup Liam'ın kalçalarını tutup durdurdu;
"Ne yapıyorsun Liam?"
Liam güldü;
"Ne yapıyor gibi görünüyorum?"
Theo Liam'ın neden birden böyle davranmaya başladığını anlamıyordu.
"Saçmalama da kalk üstümden."
Liam hayır anlamında başını sağ sola salladığında eğilip Theo'nun boynundaki kanı yaladı.
"Liam iğrençleşme."
Liam Theo'nun kulağına yaklaşıp fısıldadı;
"Menilerini de yutabilirim Theo."
Kulak memesini hafifçe ısırdığında Theo inleyip Liam'ın kalçalarını sıktı, birden bire bu çocuğa ne olmuştu böyle?Periboia'nın ölmemiş olma düşüncesi ile Liam'ı üstünden itip ayağa kalktı ve pembe tozun yanına gitti. Gözleri önünde toza dönüşmüştü, yaşıyor olamazdı. Liam'a baktı;
"Bedenindeki toz mu seni etkiledi?"
Liam yerde oturuyordu;
"Etkilenmedim Theo,kendimdeyim."
Theo güldü;
"Evet o yüzden birden böyle davranmaya başladın."
Liam ayağa kalkıp Theo'nun yanına yaklaştı;
"Sana yaptığım şeyden sonra..."
Theo kollarını önünde birleştirdi;
"Beni becerdikten sonra demek istedin sanırım."
Liam onun açık sözlülüğüne göz devirirken onu onayladı;
"Senin de beni... becermeni istiyorum yani ödeşmek için."
Theo boş gözleriyle Liam'a baktı;
"Ödeşmek için?"
Güldü;
"Beni sevmeyen biriyle sevişmem ben Liam."
Theo arkasını dönüp arabasına doğru yürürken ellerini sıktı, onca şeyden sonra ödeşmek için bunu teklif etmesi sinirlerini bozmuştu.
"Sevmediğimi kim söyledi?"
Theo duraksayıp Liam'a baktı, Liam ensesini kaşıyıp bakışlarını ondan kaçırdı. Theo kaşlarını çattı;
"Az önce ne dedin?"
Liam dudaklarını birbirine bastırıp yutkundu ama konuşmadı, Theo Liam'ın önünde durup Liam'ın çenesini tuttu ve ona bakmasını sağladı;
"Az önce ne söyledin Liam?"
Liam Theo'nun gözlerine baktı;
"Seni sevmediğimi kim söyledi dedim gerizekalı."
Theo Liam'a olan hislerinin her zaman karşılıksız olacağına düşünürken Liam'ın böyle bir şey söylemesini hiç beklemiyordu. Liam'ı ölene kadar karşılık beklemeden sevebilirdi, onun için sorun değildi yanında olmak yeterliydi.
Theo'nun gözleri dolarken gülümsedi, Liam Theo'nun gözlerinin dolduğunu gördüğünde şaşırmıştı. Dudaklarını aralayıp konuşmak üzereyken Theo onun dudaklarına yaklaşıp narin bir öpücük bıraktı, Liam onun bu nazikliğine daha çok şaşırırken yine konuşamadan Theo'nun dudakları tarafından susturulmuştu.Usulca Liam'ın alt dudağını emdikten sonra dudaklarından uzaklaşıp alınlarını birleştirdi.
"Bu ne içindi?"
Theo ondan uzaklaşıp güldü;
"İçimden geldi."
Liam da güldü;
"Bu kadar nazik olma alışkın değilim."
Theo bir süre Liam'ın yüzüne baktı ardından omuz silkip yumruk attı, Liam inleyip burnunu tutarken Theo arkasını dönüp yürümeye başlamıştı bile;
"Kaldır kıçını da gidelim."
Liam arkasından baktı;
"Nereye?"
Theo güldü;
"Ödeşmeye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİBOİA || Thiam
Werewolf"Theo hemen Liam'ın yanından uzaklaş!" Theo kaşlarını çattı; "Anlamadım?" "Bulduğunuz cesetleri inceledim, tırnaklarında diğer cesetlerin DNA'ları var. Birbirlerini parçalayarak öldürmüşler." Theo arkasında Liam'ın hırıltısını duyduğunda Liam'ın cam...