{ Bu bölüm rahatsız edici sahneler barındırabilir.}
Liam Theo'yu tutup duvara fırlattı, elindeki telefon duvara çarpıp kırılırken kendi de sürünerek yere düştü. Liam soluklanmasına izin vermeden yakasından tutup yatağa sürükledi, Theo ellerinden kurtulmaya çalışıyordu;
"Liam sakin ol."
Liam Theo'yu duymuyordu bile üst üste yumruk atıyordu, Theo yüzünü korumaya çalışıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemezdi;
"Liam kendine gelmen gerek!"
Liam'ı kendinden uzaklaştırmaya çalışırken o da Liam'a vurmak zorunda kalıyordu, belki bilincini kaybetmesine sebep olabilirdi ama Liam ona öyle sert vurmuştu ki Theo acıyla inledi;
"Kendine geldiğinde seni kendi ellerimle öldüreceğim!'"
Liam yerdeki kelepçeyi alıp doğruluğunda Theo hala burnunu tutuyordu. Kelepçeyi ona takmaya çalıştığını fark ettiğinde uzaklaşmaya, onu itmeye çalışmış ama yine sert bir yumruk ile yerine sabitlenmişti. Theo Liam'ın üstündeki ağırlığı ile eziliyordu.
Liam kelepçeleri takıp zincirleri yatağın başlığına geçirdiğinde Theo'nun üstünden kalkmış ve böylelikle Theo biraz nefes alabilmişti. Patlamış dudağından ve kırılmış burnundan süzülen kanlarla gülerek Liam'a baktı;
"Ne o sevişecek miyiz?"
Liam onun bu sözünden sonra elini Theo'nun pantolonuna atıp düğmesini ve fermuarını açtı, Theo'nun gözleri kocaman açılırken ayaklarıyla onu itmeye çalıştı;
"Şaka yapıyordum!"
Liam hiç oralı bile değildi Theo'nun pantolonuna çıkartıp yere attı, Theo onun yüzüne tekmeler atsa da Liam durmamış ve boxerını da çıkarmıştı. Theo zincirlerden kurtulmak için çabalıyordu ama Liam kendi pantolonuna ve boxerını çoktan çıkarmıştı bile, Theo'nun bacaklarının arasına girdi.
"Aptal, dur diyorum!"
Liam uzunluğunu Theo'nun girişine ittiğinde Theo bağırdı, canı deli gibi acıyordu ve Liam ona hiç yardımcı olmuyor durmaksızın uzunluğunu itmeye çalışıyordu ama içeri girmiyordu. Onu ne hazırlamıştı ne de kayganlaştırıcı kullanmıştı, girmemesi çok normaldi.
"Ben kız değilim, benimle böyle sevişemezsin gerizekalı!"
Theo sertçe zincirleri çekiştirdi ama Liam pes etmiyordu, Theo girişinin yırtılmaya ve kanamaya başladığını hissederken tekrar bağırdı. Ayaklarıyla ona vurmaya çalıştığında Liam ayaklarını tutup sabitlemiş ardından bastırarak dizlerini Theo'nun karnına doğru bükmüştü. Bu pozisyon ile Liam içine biraz daha fazla girebilmişti, Theo acıyla inleyip dişlerini sıktı;
"Bana unutturma... penisini koparacağım..."
Çektiği acı ile sesi kısık çıkmıştı, Liam sonunda tamamen içine girdiğinde Theo nefes nefese kalmıştı. Hiç gücünün kalmadığını hissetse de birkaç defa daha ona vurmaya çalışmıştı ama hiçbir işe yaramıyordu, Liam hareket etmeye başladığında daha fazla tutamadığı göz yaşı gözünden aşağı süzüldü;
"Seni... gerizekalı."
Liam hızlanırken Theo acıyla inliyordu, hiçbir şekilde zevk almıyordu, canı acıyordu. Liam Theo'nun daha fazla gücünün kalmadığını fark etmiş olacaktı ki bacaklarını bırakıp iki elini de yatağa koyup hareketlerini daha da hızlandırdı. Theo'nun kanı kayganlaştırıcı görevini görürken içinde daha rahat hareket etmesine yardımcı olmuştu.
Theo yarı açık gözleriyle Liam'ın yüzüne bakıyordu, Liam'ın boşalmak üzere olduğunu yüzünden anlamıştı. Tam bu çileden kurtulmak üzere olduğuna sevinirken Liam pençelerini Theo'nun karnına geçirdiğinde bir küfür savurdu. Liam Theo'nun karnını deşerken içinde bir sıcaklık hissetti, Liam boşalmıştı ama hareket etmeye devam ediyordu. Liam onu ısırmak için eğildi, boynuna geçen dişler ile acıyla inledi;
"Beni öldürürsen seni koruyamam, seni korumak için Beacon Hills' de olduğumu biliyorsun..."
Liam onun boynuna gömülüyken Theo tavana bakarak konuşuyordu;
"Seninle olmama ve seni korumama izin ver..."
Theo'nun acı dolu sesi çatallaşırken Liam onun boynunu ve omzunu parçalara ayırıyordu, Theo burada ölmek istemediğini düşündü. Değer verdiği tek kişinin kollarında ölmek benim gibi birinin hak ettiği son bu olmalı...
Kapı sert bir şekilde açıldığında içeri giren kişi Liam'ın kafasına vurup bayılmasını sağlarken Theo'nun üstüne düştüğünde Theo kimin olduğunu göremeden bilincini kaybetmişti bile.
《◇》
Theo gözlerini araladığında burnuna hastane kokusunun dolmasıyla yüzünü buruşturdu, bu kokudan nefret ediyordu.
"Theo!?"
Mason oturduğu yerden kalkıp yatağın başına geldi, endişeli gözleriyle Theo'nun yüzünü inceledi;
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
"Mükemmel."
Mason göz devirmemek için kendini tutarken Theo Mason'ın yüzüne baktı;
"Liam nerde?"
"Evinin garajına bağladık, uyandığında kendinde olup olmayacağını bilmiyoruz."
Theo doğruluğunda kalçalarında hissettiği acı ile yüzünü buruşturdu, çoktan iyileşmiş olması gerekmiyor muydu?
"Kaç saattir baygınım?"
"1 saat."
Theo üstünü açıp yataktan indiğinde Mason onu durdurdu;
"Biraz daha dinlen çok kötü yaralanmıştın."
Theo Mason'ı itip onu umursamadan üstünü giymeye başlamıştı bile, Mason arkasını döndü;
"Liam'a bunun için kızgın mısın?"
"Kafasını koparmaya gidiyorum."
Theo üstünü giymişti bir adım attığında acıyla dişlerini sıktı ama sonrasında yürüyüp odadan çıktı, Mason da peşinden yürüyordu;
"Ciddi misin!?"
Theo Mason'ı umursamadan hastaneden çıktı başta taksi çağırmayı düşündü ama sonrasında duraksayıp Mason'a döndü;
"Bana araba anahtarlarını ver."
Elini ona uzattığında Mason bir adım geriye gitti;
"Liam'ı öldürmen için mi?"
Theo'nun gözleri sarıya dönerken hırlayarak Mason'ın üstüne yürüdü, Mason hemen anahtarları çıkartıp Theo'nun eline bıraktı;
"Git öldür onu, parçala!"
Theo elindeki anahtarları sıkıp arkasını döndü, Mason'ın arabasına binip ordan uzaklaştığında Mason arkasından bakıyordu;
"Kafasını koparma konusunda ciddi değildi... değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİBOİA || Thiam
Manusia Serigala"Theo hemen Liam'ın yanından uzaklaş!" Theo kaşlarını çattı; "Anlamadım?" "Bulduğunuz cesetleri inceledim, tırnaklarında diğer cesetlerin DNA'ları var. Birbirlerini parçalayarak öldürmüşler." Theo arkasında Liam'ın hırıltısını duyduğunda Liam'ın cam...