~3~İşkence ♠

180 13 7
                                    

Oturduğum koltukta kafamı korku filmi baş rolü gibi çevirip bardağa bakıyordum. O vişne suyu olamazdı öyle olsa anlardım belkide şaraptı ama bir şarabı veya vişne suyunu bu kadar güzel bir kadehe koymasına şaşırmıştım doğrusu.

Kendime tutamadım 'nesin sen?' diyip söze başladım. Şaşırmış gibi bir hali yoktu elindeki sigarayı ağzına götürüp içine geçti ve dumanı yavaşca üfledi. 'Erkek'dedi. Ondanda bu cevap beklenirdi zaten. Gözlerimi devirdim 'normal bir insan beni öyle fırlatamaz. Nesin sen?' Yüzünde alaycı bir ifade belirdi. Benimle dalga geçiyordu. 'Sen bir kızsın,çelimsizsin. Ne bekliyordun? Yinede iyi dayandın.' Bu sefer ben alayla güldüm o gülmemişti sadece yüzü alaycıydı. Onu gülerken hayal edemiyordum. 'İnan bana istesem yerimden kıpırdamazdım.' dedim ve koltuğa uzandım. 'Tabi ya öyledir.' dedi ve yanıma uzandı.

Vücudu benim vücudumla temas halindeyken kendimi geri çektim kolunu belime dolayıp tekrar kendine çekti ve kafasını boynuma gömdü. Sıcak nefesi bedenimi yakıp kavururken hafif sakalları boynumu gıdıklamaya yetiyordu.Kafasını hafifçe oynattıkça gülesim geliyordu ki daha azla dayanamayıp kıkırdamaya başladım. Kafasını kaldırmış bana bakıyor bense kafamı yukarı kaldırıp kahkaha atıyordum. Ona bakınca gözlerimiz birleşti.Susmuştum. Ayağı kalktı ve ceketini giydi. İçimden nereye diye sormak gelsede soramıyordum. 'Dur tahmin edeyim nereye diye sormak istiyorsun değil mi?' dedi. Gözlerimi tekrar ona çevirdim. Nereden biliyordu? 'Ve evet çok yakışıklıyım' diyerek sözlerini bitirdi. Utanarak kafamı eğdim. 'Nereye' dedim. 'Seni ilgilendirmez' dedi. Haklıydı misafiri olduğum bu adamın evinde herşeye burnumu sokuyordum.'Bende gelebilir miyim?' dediğimde kısa kesip 'hayır' dedi. Pes mi edecektim? Tabiki hayır. 'Gelmek istiyorum' dedim. Tekrar hayır dedi.İfadesiz sesi sinirimi bozuyordu. 'Lütfen' diye mırıldandım. Kolumdan tutup merdivenleri çıkmaya başladı o kadar hızlı çıkıyordu ki düşmeme ramak kala dengemi sağlamıştım o ise 'sakar' diye mırıldandı.

Odaya götürdü beni kilitleyeceğini düşündüm fakat beni şaşırtarak dolaba yöneldi.Beyaz V yaka bir tişört siyah gerçekten çok dar bir pantolon ve bir ceket verdi. Çok sadece olsada güzel bir görüntü oluşturacağını düşündüğüm bu kıyafeti siyah botlarla tamamladı. 'Giy' dedi ve yatağın köşesine oturdu.Beni mi izleyecekti? 'Çıkarsan giyineceğim.' dedim onun yanında giyinmemi beklemiyordu herhalde. Ayağa kalkarken aynaya bakmıştım. Arkama geldi ve ensemi açtı. Ah hayır! 'Bu ne' dedi kaşlarını çatarak. Ensemin altında cennetten kovulduğumu belli eden 'melek gücü' mührünün çarpılanmış hali vardı. Hemen önüme döndüm.Tam söze başlayacakken 'Sen osun' dedi. Neyden bahsediyordu? 'Anlamadım?' dediğimde boynumdan tutup yukarı kaldırdı ve duvara yasladı. Nefes alışverişim zorlanırken 'Söyle neden geldin!?' dedi bağırarak. 'Benden ne istiyorsun!?' diyerek devam etti.Ellerime onu itlemeye çalıştım ve geri çekilince yere düştüm. Boğazıma ovuşturup nefes almaya çalışırken 'Asıl sen benden ne istiyorsun!?' diye bağırdım. 'Seni öldüreceğim' dedi. 'Hatta öyle şeyler yapacağım ki ölmek için bana yalvaracaksın.'

• • •

Gözümden akan yaşa aldırmadan konuştum 'Ne yaptım ben? Neden benden nefret ediyorsun?'Ellerini saçlarının arasından geçirdi ve sinirle kükredi. ''Ailemi öldürdün Alya! Gözümün önünde suçsuz yere onlara acımadın bile! Bende sana acımayacağım!'' Suçumu anlamıştım. Cennetten kovulmama neden olan şuçtu bu.

Her zaman tanrıya layık olmak istemiştim. İblis sürekli yanıma gelip iğrenç şeyler söylerdi. Tekrar yanıma geldiğinde ''Tanrının gözüne nasıl gireceğini biliyorum.'' dedi. İlgimi çekmişti konuşması. Onlarla iş birliği yapmak yasak olsada ''nedir?'' diye sormuştum merakla. Dünyayı gösterdi. Bir aileyi. Bir anne bir baba ve 2 çocuktan oluşan biri kız biri oğlan olan bir aile. ''Ne var bunda?'' dedim. ''Bunlar kötü insanlar Alya. Diğer insanları öldürüyorlar. Senden onları öldürmelisin.'' dedi ve devam etti ''Hem kötüleri dünyadan temizlersen tanrı seni onurlandırır.'' Söyledikleri mantıklıydı. Her ne kadar tanrıdan böyle bir emir almamış olsam da dünyaya indim ve aileyi katlettim. Oğlan çocuğa dokunmadım.Dokunamadım. Gençti ve yaşayacaktı onun bir suçu olduğunu sanmıyordum. Ailesini gözünün önünde katledip onu orada bıraktım. Tanrı bana güvenmişti. Benim yapmadığımı düşünüp şeytanlara yöneldiği için aradan uzun yıllar geçti. İblis öldürmediğim oğlan çocuğunun büyümesini fırsat bilerek tanrıya olayı anlatmış ben ise cennetten kovulmuştum.

Aras odanın etrafında dönüyordu.''O gün bana sarıldın Alya. Ailemi öldürüp bana sarıldın! O an ant içmiştim. Yaptıklarını bedelini ödeteceğim.'' Göz yaşlarım dinmiyordu. İblise uyup suçsuz yere öldürdüğüm ailenin kalan tek çocuğu beni öldürecekti. Kolumdan sürükledi ve merdivenlerden indik cam kenarındaki hoş koltuğu fırlatıp bibloyu aşağı indirdi. Koltuğun altında bir kapı açıldığında merdivenlerden aşağı indik. Demir parmaklı hücreye beni attığında her yerim buz kesmişti.

''Burası Alya. Seni öldürmekten beter edeceğim yer. Burayı senin için yaptım. Seni bulacaktım her yerde seni ararken kaldırım kenarında oturan bir fahişenin sen olacağını hiç tahmin etmiyordum doğrusu gülüşü güzel kadın'' Gülüşü güzel kadın mı? Her ne kadar bu iltifat içimi okşasada ''Ben fahişe değilim!'' diye bağırdım. Hücrenin karşısındaki koltuğa oturdu. ''Burada. Bu koltukta 5 sene. Sana yapacağım işkenceleri düşündüm.'' Koltuğun yanındaki paketi aldı. İlk defa bu kadar korkuyordum. Kulağımda ki uğultular beni mahvediyordu. 'Bunlar kötü insanlar Alya' kulaklarımı kapadım 'Tanrı seni onurlandırır' yerde kıvranıyordum. Uğultu dinmiyordu. 'Onları öldürmelisin' İblisin kahkahası içimi acıtıyordu. Üstüme dökülen Esfah kumuyla derimin cızırdaması bütün bedenimi yakarken, Aras kum elinde keyifle beni izliyordu. En son gördüğüm Aras'ın alaylı ifadesi oldu. Gözlerim dünyayla olan son mücadelesini verip başarısız olduğunda pes etti. Sonrası karanlık.



ASHRIELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin