İçeri girdiğimde bir adam masasına ayaklarını koymuş bir yandanda telefonundan oyun oynuyordu.Beni görünce telefonu bıraktı ve oturuşunu düzeltti. Hani sinirliydi ayol bu ne böyle. Neyse
"Adın..."
"Adım Hacer..."
"Soyadın yok mu senin?" dedi yaprağıma bak sanki komikmiş gibi pis pis sırıtarak sordu .
"Hacer Sertbakanoğulları"
"bakanoğlu?"
"Sertbakanoğulları"
Duyduğumu anlamamış olacak ki sesizce
"böyle soyad mı olur soyadını s2m" dedi e bende tabi
"bende seni :) " dedim
"anlamadım??"
"yok bir şey"
Pis pis sırıttı ve konuşmaya devam etti
"Hacer Sertbakanoğulları demek... Sen ne cürretle işinin ilk gününde geç kalırsın? Birde bana laf söylemeye çalışıyorsun... Olm ayıp değil mi lan"
Sessiz kaldım. Yaklaşık 2 dakika kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Bense mahcup bir şekilde başımı eğmiş ayaklarıma bakıyordum. Yanlış anlamayın ben mahcup olmadım o öyle sansın istedim. Yoksa laf söylemesini iyi bilirim. Ben düşüncelere dalmışken sessizliği şu cümle bozdu
"çay ocağına git bana sade kahve yap getir" dedi. Evet önceden mimar olarak çalışmak istediğim şirkette çaycı olarak işe başladım. Aslında benim ilgi alanım sanat fakat annem sanatın boş iş olduğunu ve "beş parasız kalırsın" gibi sözler söylediği için onun isteğiyle tıp okumak zorunda kaldım. Şuan hemşire olmam gerek yani mezun oldum ama bir türlü atanamadım. Her neyse. Ben bu şirkette yeni olduğum için çay ocağını bulamayıp kayboldum
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum benim için 10 dakika falan ama neyse ki sonunda çay ocağını buldum. Koşarak kapıya yaklaştım hızlıca kapıyı açıp içeri girdim. Ve bir şeye çarptım. Şaşkınlıktan ve korkudan gözlerimi yumdum. Kapının arkasına duvar mı koymuşlardı "böyle mimarın ben..." diye düşünürken yumduğum gözlerini araladım. kaslı bir erkek vücuduydu bu. Kasları görünce irkildim. "bu acayip kaslar kime ait" diye düşünmemle memati bey ile Göz göze gelmem aynı anda oldu.
"memati bey? s-sizin burda ne işiniz var?" dedim
"ne işim olcak? kahvemi almaya geldim sen bir buçuk saat boyunca gelemeyince kendim alayım dedim."
Boğazını temizleyip sesini kalınlaştırdı
"ayrıca bu şekilde devam edersen seni ilk günden kovmak zorunda kalabilirim" dedi. Bu adam iyi güzel yakışıklı ama biraz aptal sanki. Bu binanın haritası bana vahiyle mi iniyo nerden bileyim ben çay ocağını.
"çay ocağı nerde bilmiyordum o yüzden-"
"AYLİN!!! Sen Hacer i gezdirmedin mi? Ne yapması gerektiğini söylemedin mi?!!" diye bağırarak elindeki kahve bardağını bana verip Aylinin yanına yaklaştı. Aylin şaşkın ve korkmuş bir şekilde
"a-ama efendim siz bana başka bir görev vermiştiniz o yüzden be-"
"BİR DAHA HATA YAPARSAN KOVU-" diye bağırırken Ayline elini kaldırıp vuracağı sırada araya girip elimdeki kahveyi üzerine döktüm ve pipisine tekme attım.
"Sen kimsinde çalışanına hatta bir kadına el kaldırıyorsun lan yaprağam" dedim ve o kıvranırken birde tokat attım. Ayline döndüm. Memati ye yaptıklarıma şaşırmış ve korkmuş görünüyordu.
"iyi misin" dedim
"e-evet... Sağol..." dedi garip bir şekilde egülümseyip kızardı .
Diğer erkek çalışanlar Mematinin yanına gitti. (Artık bundan sonra ona bey diyemem aga çalışanına hatta bir kadına el kaldırana saygımız yok.)
Memati acı içinde zar zor bana baktı. Sırıttı."g-görüceksin s-sen gününü" dedi. Daha fazla muhatap olmak istemedim şirketten ayrıldım. Sonuçta şimdiye kadar kovulmam gerek dimi.
Yazım kurallarına dikkat etmiyorum bilerek sonuçta bu bir wattpad kitabı. Right? Destek vermek için oylayın ayol. Öbdüm sizi muck<3