Siyah perdeyi aralamış, nemli kaldırımlarda yürüyen tek tük insanları seyrediyorum sanki umutsuz vakalarmış gibi. Ölüm sessizliğini andıran bu sessizliğin akabinde, adım seslerini duyabiliyorum. Yanıma doğru geliyorsun; buna alıştığımı düşünmüştüm ama hâlâ kalbimi hızlandırıyor yanımda oluşun, ilk günkü gibi. Adım sesleri kesiliyor. Yanımda olduğunu biliyorum. Ama aralık perdeden dışarı izlemeye devam ediyorum.
Yaklaşık beş saniyelik bakışlarını üzerimde hissedebiliyorum, yutkunuyorum sertçe. Araladığım perdeyi bir çırpıda sonuna kadar açıyorsun. Bu haraketlinle sana bakıyorum, baktıkça eziyorum bedenini. Bana dönüp gülümsüyorsun -benim aksime, ben seni görmezden gelmeyi yeğlemiştim çünkü.
Daha sonra camı açıyorsun. Sol elinde tuttuğun paketten bir dal çıkarıyorsun dişlerinle. Sigaralar, benim dudaklarımdan daha fazla değiyor dudaklarına. Sigarayı kıskanıyorum. Sana hediye ettiğim pembe çakmağını çakıyorsun. Rüzgâra dayanıklı değil o sersem ateş, elini siper olarak kullanıyorsun.
İğrenç duman yüzünü kapatıyor hemen. Nefret ediyorum onlardan; kokunu değiştiriyorlar her zaman.
"Hyunjin," diyorsun. Sanki nefretimi görebiliyorsun. "Neden sevdin beni?"
Seni sevmem hakkında uzunca konuşabilirim; saatlerce, haftalarca, yıllarca. Belki hiç susmam. Ağzımı kapatsanız bile gözlerimle anlatırım sana olan sevgimi, neden seni sevdiğimi. Hem zaten, aşık adamların aşkları gözlerinden belli olmaz mıymış?
Bu soruyu sormanın nedeni de çok açık; nefret ettiğim her şeye sahipsin sen çünkü. Sigaralara, uyuşturuculara, kumardır veyahut fahişeliktir. Ancak sen farklısın, Felix. Bunu hiçbir zaman anlamıyorsun.
"Çiçek ile suyun hikâyesini biliyor musun?" Diye soruyorum sana. Gözlerindeki can kırıklarını gördüğümde omuz silkiyorsun. Sürekli yaptığım gibi, istemeyerek yine yaşayamadığın küçüklüğünü gözlerinin önüne seriyorum. Ama sorun etmiyorsun, sen buna alıştın çünkü. Ama ben alışamadım.
"Neyse," diyorum soğukkanlılıkla. O sırada bitmiş sigaranı aşağıya fırlatıyorsun.
"Neyse Felix, anlatsam da anlamaya çalışmıyorsun beni."
Camdan aşağıya sarkıyorsun. Ağladığını anlamamam için bunu yaptığını bilmiyormuşum gibi davranıyorsun. Oysa seni, senden daha iyi tanıdığımı da biliyorsun. Gülüyorum bu hâline, "Çiçek sevgisizlikten değil, susuzluktan öldü."
Duymuyorsun beni. Neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
everything is blue and u
Fanfictiongideceğini söylediğinde, kalmanı isteyemem senden. [hyunlix mini fic]