Your hand in my left.

199 23 5
                                    

Senin elin benim sol yanımda.

"Siz Park Jimin hapishane müdürü Choi Minho'yu taksirle yaralama ve öldürme suçunuzu kabul ediyorsunuz."

Dün geceden beri aklında dolaşan cümle. İsyanı hatırlıyordu. Arkasından gelen adamlardan kaçarken müdürü görmemişti. Elindeki bıçağın saplanması bir olmuştu.

Kesik kesik hatırlıyordu. Elindeki sargı ile oynadı.

"Tamam kendine gel. Geçti gitti." Kendi kendine söyledikleri küçük koğuşta yankılanırken kapının penceresinden ortak salonu izledi.

Jungkook ve diğerleri oturup gülüşüyordu. Jimin onun kendisine olan sinirini dün gece katladığını biliyordu. Jungkook hiçbir zaman itiraf etmesini istememişti.

Çalan telefon ile kapıyı gözleyerek açtı.

"Mallar hazır."

"Tamam akşam 7 de Taehyung alacak."

"Tamam." Beklediği telefonu aldığından telefonu masanın altına sıkıştırarak ortak salona gitti. Oturduğu sandalye ile gözler ona dönmüştü.

"Mahkemen ne zaman? Jim?" Yoongi'nin konuşması ile başını kaldırırken ona dönen bakışları farketti.

"Belli değil."

"Kaç yıl eklenir sence?"

"Bilmiyorum Jin 4-5 yıl." Herkesin gözleri açılırken Jungkook tepki vermedi.

Elini Jimin'in saçlarına götürdü Taehyung.

"Kıyamam sana tam da çıkacaktın." Yoongi'nin sorusuyla kaldırdığı kafasını yeniden gömerken üzüldüğü nokta bu değildi. Bir suç işlemişti çekecekti. Pek de dışarı çıkma heveslisi değildi.

Fakat şuan her günü ızdırap gibiydi. Jungkook yüzüne bakmıyordu. Jungkook Jimin'e başka bakardı canından bir parçaymış gibi korurdu onu. Fakat şimdi geriye hiçbir şey kalmamıştı.

"Gel kahvaltıya." Ayaklarını sürüyerek Hoseok'a yetişti.Girdikleri yemekhanede B2 çoktan yerleşmişti. Daniel sessiz kalmadı.

"Kıyamam ayrıldınız mı siz? Küstünüz mü? Başka başka masalara mı oturuyorsunuz?"

"Kes sesini. Sabah akşam seni duyuyoruz." Namjoon'un sert sesi ile Daniel'ın yanındaki adamlardan bazıları ayaklansa da durdular.

Jimin tepsisini bırakmış her an bir şey olacakmışçasına izliyordu.

"Namjoon otur boşver." Verdiği komut ile oturan Namjoon'a gülümsedi. Boşver demekti bu.

"Vay be. Sen git ne pahasına olursa olsun koru, zarar gör. O da seni arkandan bıçaklasın."

"Bu masada yer var Jungkook gel burası sana açık." Daniel'ın yanındaki adamlardan biri konuşurken Jiminlerin masasından birkaç kişi laf söylemişti konuşanlara.

Arka masaya oturan Jungkook ile Jimin'e işaret vererek Hoseok ve Taehyung da geçti yanına.

"Sen git buna bakmak için kardeşini öldürttür sonra da gelsin sana suç atsın." Jimin kimseye suç atmamıştı. Olay yerinde bulunan bıçaktaki parmak izleri Jungkook'undu fakat Jimin bıçağı bırakmamıştı. Onu oraya kim koydu bilmiyordu. Müdürü bıçakladığı bıçak kendisindeydi.

Jungkook kardeşinin adını duyunca ayaklandı. Aynı anda ayaklanan Jimin elini göğsüne koyarak durdurdu onu. Farketmeden göğsündeki elin üstündeydi eli.

"Boşver ilgilenme." Herkes ayaklanmıştı şimdi.

"Ne hakla konuşuyor bu Jungkook. Kardeşin ölürken de böyle mi dedi yoksa?" Daniel şeytan gibiydi. Sesi asla kesilmiyordu.

Don't blame meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin