Artık bizim için sıradanlaşmış olan aktivitemizi - bizim mahallenin parkında oturup cips kola yapmak, ki kendisi fikrimce dünyanın en güzel aktivitelerinden - bugün de yapmayı ihmal etmemiştik. Dobby, Woo ve Ruto sebebini bilmediğim bir şekilde pervasizca gülerken ben ise bizim mahallenin delisi Jihoon'u izliyordum.- Yoshi, ne zaman bırakacaksın şu deliyi izlemeyi ?
- İzlemiyordum... Sadece bugün bir farklı giyinmiş. Sizce de öyle değil mi ?
- Harbiden, bu niye böyle giyinmiş ki ?Her zamanın aksine bugün oldukça düzgün giyinmiş, gözlük takmış, saçlarını bile yapmıştı. Hepimizin ona baktığını fark etmiş olacak ki birden bire bize doğru yürümeye başladı. İnanır mısınız, parfüm bile sıkmıştı.
"Eylül ağırlığı nedir bilir misiniz ?" diye bir soru sordu birden bire.
- Başladı bu yine deli deli soru sormaya.
- Deme şöyle diye kaç kere diyeceğim sana Jeongwoo ?Deli Jihoon sürekli bunu söyler dururdu. Hiçbir zaman anlam verememiştik, lâkin o günün akşamı, eve döndüğümde gerçekten oturup bütün gece boyunca bunu düşündüm desem yeridir. "Eylül ağırlığı neydi ?" Belki de yaprakların ağaçlara yaptığı ağırlıktır ya da bulutlarda biriken su taneciklerinin dedim. Arkadaşlarıma oturup bunu gerçekten düşündüğümü söylesem benimle dalga geçerlerdi. Ama hep demezler mi deliler daha akıllıdır diye ? Onları neyin delirttiğini bilemeyiz sonuçta . Şafağın sökmesine az kalmıştı ki daha fazla dayanamayıp Jihoon'un kapısına dayandım. Defalarca çalmama rağmen açmayınca gitmeye karar vermiştim ki kapının açıldığını duydum. Daha önce hiç görmediğim bir şekilde üzgündü ve tavırları hiç olmadığı kadar garipti.
" Ne oldu ? Gecenin bu saatinde niye geldin ?"
diye sordu. Sesinde hüzün vardı sanki.
"Şey... ben sadece merak etmiştim ; Eylül ağırlığının ne demek olduğunu..."
Yüz ifadesi garip bir hâl aldı. Oturup gerçekten bunu düşünmem ona da garip gelmişti sanırım.
" Eylül ağırlığı demek, kalp sancısı demek. "
Aldığım cevapla yüzümü buruşturdum. Anlamlandırmaya çalıştım ama bir türlü taşları yerine oturtamadım.
" O ne demek ki ?"
" Sen hiç Eylül'de Dünya'nın dönmeyi bıraktığını gördün mü ? Eylül'de kar yağdığını ya da ağaçların filizlenip çiçek açtığını ? Ya da şöyle söyliyim, hiç kırmızı kar yağdığını gördün mü sen ? "
sorduğu garip soruyla duraksadım.
" Dünya dönmeyi bırakmaz ki ve Eylül'de kar yağma olasılığı düşüktür. Ağaçların filizlenmesi de öyle. Kırmızı kar da görmedim hiç hayatımda. Bu yüzden cevabımı hayırdan yana kullanacağım."
" O zaman Eylül ağırlığının ne demek olduğunu da anlayamazsın."
dedikten sonra kapıyı suratıma kapatmıştı. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilememiştim. Bir süre bu saatte bir delinin kapısının önünde ne yaptığımı sorguladıktan sonra yavaş adımlarla eve doğru ilerledim. Ceketimi çıkardıktan sonra kendimi yatağa bıraktım. Niye böyle garip davrandığına anlam verememiştim. Her ne kadar deli olsa da bu başkaydı. Düşünmeyi bırakıp uyumaya çalıştım ama bir anlığına göğsümde hissettiğim ağrı uyumama izin vermemişti. Çoktan güneş doğmuştu bile. Bir süre yatakta dönüp durduktan sonra dışarda koşuşturma ve bağırışma sesleri duydum. Hızlıca bedenimi yataktan kaldırdım ve perdeyi aralayıp pencereden neler olduğuna baktım. Herkes Jihoon'un evine doğru koşuyordu. O sırada benimde kapım çalındı. Gelen Ruto'ydu.- Yoshi... Bizim deli Jihoon...
- Ne ? Ne olmuş Jihoon'a ? Pencereden herkesin oraya doğru koştuğunu gördüm.
- Sanırım seninde gelip görmen en iyisi olacak.Neden olduğunu anlayamasam da çok düşünmedim ve ceketimi bile almadan evden çıktım. Var gücümle koşarak bizim deli Jihoon'un kapısına vardığımda hiç orda olmamayı, olanların hepsinin bir kabus olmasını dilemiştim. Ama her şey daha önce hiç olmadığı kadar gerçek ve acıydı, Jihoon'un bedeni tavandan aşağı salınmış,açık gözleri beni kurtar dercesine gözlerime bakıyordu...
__ 🍃
Yazmakta o kadar iyi olmasam da farklı bir şeyler denemek istedim ve olayları 3. bir kişi ağzından anlatmaya karar verdim. İyi ya da kötü bütün fikirlerinizi bekliyorum. Umarım severek ve Jihoon'un acısını hissederek okursunuz ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bundan Böyle Denizler Sarsın Seni.
FanfictionYardılar göğüscüğünü, içinden alev almış ayçiçek tarlaları çıktı. Neden alev aldığını sormadılar, çünkü alevlerin sebebi oldular. 🌻