..Sessiz Sedasız..

61 4 0
                                    

Uzun bir süredir bardaklarla uğraştım. Belime sarılan kollarla çığlık attım.kalbim o kadar hızlı atıyordu ki aldığım tanıdık kokuyla sakinleştim. Ama hala titriyordum. Başını omuzuma yaslayıp derin derin kokumu içine çekerken gözlerimi kapayıp zamanın durmasını en içten diledim. Beni kendisine çektiğinde arkama daha çok yaslandım ve onu hissettim.

Kokusunu özlemişim...

Ne kadar öyle kaldığımızı bilmiyorum ama kapıdan Serkan'ın gelmesiyle Eray'dan ayrılmaya çalışmıştım.başaramadım ve beni kendisine daha çok çekti. Neredeyse iç içeydik. Onu tamamen hissediyordum. Utancıma başımı eğdim. Serkan bize bakmadan elindeki tepsiyi tezgaha bıraktı ve

"B-ben özür dilerim. Bunlar da son bulaşık başka yok" dedi ve geldiği gibi hızlıca gitti. Bu benim için iyi olmuştu. Çünkü o gitmiş olsa bile kafamı yerden kaldıramamıştım. Eray kollarını hafifçe bıraktığında ona doğru dondum ve kollarımı beline sarıp kafamı boyun boşluğuna koydum. Onun bana yaptığını yapıp derin derin kokusunu akciğerlerime doldurdumuş , beynime kazıdım.

Bizim geleceğimiz yoktu. Bu baştan belliydi ama onsuz olmak zordu. Onu tanımasam da her gün odama gelmesi , beraber uyumamız, bana sıkı sıkı sarılması ve öpmesi...

O benim alışkanlığımdı. Kendi hayatı hakkında konuşmaz ama benim hayatımı sorgular ve karışırdı. Kıyafetime , makyajıma , konuştuğum kişilere , telefon rehberime ...

Onun ne iş ile uğraştığımı bile bilmem. Sadece işe gittiğini ve geldiğini biliyordum. Ailesi var mı yok mu bilmiyorum. Belki de evli ve çocukları var , belki de nişanlı? Bilmiyorum..

Onunla ilgili bildiğim şeyler sınırlı. Mesela en çok sevdiği yemek sulu mantı yemeği. Balık türünden ise hamsi. Balık ekmek yemeyi ve midyeyi de çok seviyor. Mavi ve gri rengi çok seviyor ama siyah vazgeçilmezi. Galiba bir de saat koleksiyonu var. Bir saati sürekli kullanmıyor . Ama şu an sol kolunda olan klasik saati daha çok kullanıyor. Ne yalan söyleyeyim bende çok seviyorum. Haa bir de fiyatı da kabarık galiba . Yani pahalı duruyor. Saat markalarını da bilmem. Bende bir tane saat var tam 3 yıl boyunca bunu kullanıyorum . Arada kordonunu ve pilini değiştirip kullanıyorum.

Ben onunla konuşasıya kadar ses etmeden bana sarılmaya devam etti.

"Ben işlerimi bitireyim artık. " dedim ve kollarımı belinden çektim. O da kollarını benden çekti ve sadece kafa salladı. Galiba yorucu bir gündü ve bu yüzden benimle konuşmadan hareketlerle konuşuyordu. Yüzünü incelediğimde yorgunluk belirtileri göz altlarında oluşan morluklardan belli oluyordu. İçimde bir korku var. Yüzünü avuçlarımın içine aldım ve parmaklarımın üzerinde yükselerek şakaklarına öpücüğümü kondurdum. Hafif bir tebessümle tekrar bulaşıkları yıkamaya devam ettim. Bir sigara yaktı ve beni izliyordu. Bir süre sonra konuşmaya karar verdi.

" Bir karar verdim" dediği anda içimdeki korku canlandı. Derin bir nefes alarak bulaşıkları yıkamaya devam ettim.. Gözlerim şimdiden nemlenmeye başlamıştı. Sesimin titrememesi için defalarca yutkundum.

"Ne kararı bu?"

" Gidiyorum" elimdeki bardak yerle birleşti . Çıkan ses kalbimden mi yoksa bardaktan mı geldi anlamadım.

Merhabaaaa nasılsınız ? Devamı nasıl olacak bilmiyorum ama beğendiyseniz votee yapıın :D

İyi okumalar.

KÖMÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin