Jungkook geldiği evin adresini tekrardan kontrol etti. Menajerin verdiği adrese sonunda gelmişti. Kendisi 15 yaşında bir çocuktu ve hayallerinin peşinden koşup Busan'dan Seoul'e gelmiş ve küçük bir şirkette seçmelere katılmıştı. Şanslıydı ki yetenekliydi, seçmeleri kazanmıştı ve bir gruba üye seçilmişti. Daha grubun üyelerini görmemişti ve bu yüzden yedisi de bu buluşmayı ayarlamıştı. Grup liderinin evinde buluşacaklardı. Gergin hissediyordu çünkü bir sürü korkuya sahipti. Üyeler iyiler miydi, kaç yaşındalardı, grup lideri üstten bakan biri miydi, anlaşabilecekler miydi?
Daha fazla düşünürse ayaklarını kalçasına vura vura kaçacağını bildiği için düşüncelerini geriye itti ve zile bastı. Kapının açılmasını beklerken terden ıslanmış elini pantolunun üstüne silmişti. Kapının açılmasıyla grup lideriyle göz göze gelmişti. Tabii beklemediği şey onu baksırla karşılamasıydı.
Gözlerini oralarda çok dikmemeye çalışıp yüzüne çıkarmıştı bakışlarını. "M-merhaba ben-" Baksırlı çocuk onun lafını bölüp gülümsemişti. "Biliyorum, sen Jungkook olmalısın değil mi?" Jungkook başını sallamıştı ardından. Namjoon geriye çekilip onu içeriye buyur etmişti. "Ben de Kim Namjoon. Kusura bakma uyanalı çok olmadı. Kapı çalınca bekletmemek için hemen açtım. Ben üzerimi değiştirip geliyorum sen kafana göre takıl."
Jungkook boş koltuklardan birine otururken onaylayan bir ses çıkardı. Namjoon ona son kez gülümseyip içeri geçti. Jungkook nedense bu adamı sevmiş gibiydi, kendisini nedense babasının yanında gibi hissettiren bir auraya sahipti. Geniş ve gamzelerini ortaya seren gülümsemesi ise ben güvenliyim diye bağırıyordu.
Diğerleri hala gelmemişti ve bu gerginliğini arttırıyordu. Aslında tam da zamanında gelmişti. Bir anda çalan zille kafasını o tarafa çevirmişti. "Jungkook, üzerimi değiştiriyorum rica etsem kapıya bakabilir misin?" Namjoon'un diğer odadan sesini duymuştu. Ayaklanıp onu da cevapsız bırakmamıştı. "Pekala, bakıyorum." Az önce kendisinin girdiği kapıda şimdi başka iki kişi vardı. Birinin kare gülümsemesi vardı, diğeri ise şaşkın görünüyordu nedense. Yüzünde takılı kaldı bakışları, boyu kendisinden kısaydı, küçük bir burun kocaman dudaklara sahipti. Jungkook o an yemin edebilirdi hiçbir erkeğin bu kadar dolgun ve pürüzsüz dudaklı olduğunu görmediğine dair.
Utangaçlığı yine baş gösteriyordu çünkü koca dudaklı çocuk hala kendisine çok dikkatli bakıyordu ve biraz rahatsız hissetmişti. O sırada omzuna Namjoon'un eli yerleşmişti. Bu genç adam kesinlikle onun şu an ki favorisiydi. "Selam gençler ben Namjoon. Bu da Jungkook grubumuxun maknaesi." Kare gülümsemeli el sallayıp kendini tanıtma için lafa girmişti. "Ben de Taehyung ve bu da Jimin."
Namjoon iki bedeni içeriye davet etmişti ardından. "Tanıştığıma memnun oldum diğer üyelerde gelir birazdan. İçeri geçin." Jungkook diğerlerinin geçmesi için kenara çekilmişti. İlk Taehyung olduğunu öğrendiği çocuk sonra da Jimin girmişti içeri.
Hala o çocuğun kendisine neden garip baktığını o an anlayamamıştı fakat anlayacaktı. Belki bu süreçte çok kalp kıracaktı kendini de yıpratacaktı fakat sonunda güzel sona varacaktı.
Selam milletttt ben geldim ve gerçek Jikook'la geldim. Bana göre Jikook'un ilişkisinin ilerleme şeklini yazacağım onu şimdiden söyleyeyim. Bazı olaylar gerçek bazıları değiştirilmiş olacak haliyle ama real mi real Jikook yani
Umarım seversinizzz
Bu arada bundan sonra Jimin'in ağzından olacak her şeyy bu bölüm önizleme gibi bir şeydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Debut•Jikook
FanfictionJungkook'un duygusuz bakışlarının yıllar sonra aşka çeviren adamın hikayesi !Gerçek Jikook içerir!