"Üniversite gezileri başlıyor değil mi? Katılmayacak mısın?" Başını iki yana sallayarak reddetmişti Jimin sevgilisinin dediklerini. "Babamlar benim için bir yer belirlemiş gibi görünüyor. Sanırım haftaya babamın yanına gitmem gerekecek. Annem bavul hazırlamam ile ilgili bir şeyler söyledi dün. Sanırım yavaş yavaş kendimizi hazırlasak iyi olacak Jungkook. Bundan sonra pek fazla birlikte vakit geçiremeyeceğiz."
Jungkook kollarını sevgilisine sararak küçük bebeğini kollarının arasına çekmiş, göğsüne uzanan sevgilisinin basının üzerine çenesini yaslayarak minik ellerini tutmuştu. "Önemi yok Jimin. Eğitimine engel olacak halim yok ya sevgilim. Bu hafta olabildiğince çok vakit geçirelim o halde. Mezuniyet töreninden önce sana göstermek ve yaşatmak istediğim o kadar çok şey var ki... Birlikte hiç lunaparka gitmedik değil mi? Yarın akşama ne dersin? Üç aydır birlikteyiz fakat ben bir türlü seninle planladığım randevularımızı bitiremedim. Seninle yapmak istediğim onca şey var ki Jimin... Seninle tatmak istediğim bir sürü duygu var. Birlikte bir çok şey yaşadık ama bana hiç biri yetmiyor sevgilim..."
İkili bir süre daha birbirine sarılarak büyük ağacın altında oturmuş, öğlen güneşinin yavaşça ilerideki büyük binaların arkasına saklanmasını izlemişti. Havada soğumaya başladığında Jungkook ayağa kalkmış, sevgilisine elini uzatarak onu da kaldırdıktan sonra sevgilisine hırkasını giymesinde yardımcı olarak önündeki düğmeleri iliklemişti. "Küçük bir bebek gibi geliyorsun bazen gözüme. Masumluğundan hiç bir şey kaybetmemişsin. Hala küçük, saf bir bebek gibisin." Jimin kıkırdayarak ona mest olmuş bir ifade ile bakan sevgilisinin dudaklarına bastırmıştı soğuyan dudaklarını. "Jimin, eve gidelim. Çok üşümüşsün." Jungkook sarışın olanın burnuna bir öpücük bıraktıktan sonra buz gibi olan burnu ile kaşlarını çatarak sevgilisine sıkıca sarılarak ısıtmaya çalışmıştı." Üzerine bir şeyler vereyim mi? Tenin buz gibi olmuş." Jimin başını yavaşça iki yana sallayarak istemediğini belirtmiş, kollarını sevgilisine sardıktan sonra gülümseyerek başını uzun olanın boynuna gömmüştü. " Sana sarılmak varken montuna mı sarılacağım Jungkook? Fiziksel olarak fissedemesem de... Sana sarılmak içimde hoş duygular oluşturuyor. Manevi olarak öyle çok anlam ifade ediyor ki bana sevgilim... Gidelim artık değil mi? Sen de üşümüşsündür. Hasta olmanı istemiyorum."
İki sevgili iyice kararmaya başlayan hava ile birlikte eve yürümüş, Jimin onunla kapıya kadar gelen sevgilisine döndükten sonra onu içeriye davet etmişti. Jungkook tebessüm ederek onu onayladıktan sonra içeriye geçmiş, evde kimsenin olmadığını fark ettiğinde mutfağa ilerleyen Jimin'i takıp etmişti kapıyı kapatmasının ardından. Jimin ikisi için biraz atıştırmalık çıkarttıktan sonra sıcak çayı fincanlara dökerek birini Jungkook'a uzatmıştı. "Ders çalışıyorsun değil mi Jungkook? Seneye bu telaşı sen de yaşayacaksın... Güzel bir yerde okumanı istiyorum. Seul üniversitesi mesela... Güzel bir mesleğin olsun, güzel bir hayat yaşa. Okulunu birincilikle bitirmeni çok isterim biliyor musun? Liseyi pek umursuyor gibi bir halin yok. Ama lütfen üniversitede en iyisi sen ol sevgilim." Jungkook sevgilisinin minik elini tutarak tebessüm etmişti. "Benim için endişelenme artık. İkimizin de çok güzel hayatları olacak. Daha sonra birlikte bir ömür mutlu yaşayacağız sevgilim. Korede olmasa da... Başka bir ülkede evlensek olmaz mı sanki?" Jimin iç çekerek başını iki yana sallamıştı. Onu böylesine akılı bir karış havada görmek suçlu hissettiriyordu. Sevgilisinin aksine fazla gerçekçi olsa da Jungkook'un bu romantizmden çıkıp gerçekliğe yüzünü dönmesi ve iyi bir hayat için çabalamasını istiyordu.
"Evleniriz. Eğer sen Seul üniversitesini birincilikle bitirirsen. O yüzden çok sıkı çalış tamam mı? Hem.. sanırım ben de Seul'de olacağım. Aynı üniversitede olmasak bile birbirimizi görme şansımız olur değil mi? Başka şehirlerde olmaktan iyidir neticede." Jungkook duydukları ile kahkaha atarak ayağa kalkmış, sevgilisinin arkasına dolanarak ona sıkıca sarıldıktan sonra boynuna öpücükler bırakmıştı. "Bundan daha iyi bir motivasyon veremezdin bana Jimin. Baştan söylesene sen şunu. Artık hep çok çalışacağım. Ucunda sen varsan... Ölüme bile razıyım sevgilim." Jungkook gülmeye devam ederken Jimin kaşlarını çatarak Jungkook'un eline vurmuştu. Bunları düşünmek ona kötü bir korku aşılıyordu. "Deme şöyle şeyler, ikimiz de ölmeyeceğiz. Birbirimiz için yaşayalım Jungkook. Bir daha bu tarz şeyler söylemeni istemiyorum. İkimiz de uzun yaşayacak ve güzel anılar biriktireceğiz. Anlaştık mı? Benim için ölme Jeon, benim için yaşa. Hem de en güzel haliyle." İkili kıkırdayarak birbirine sarıldıktan sonra Jimin de ayağa kalkarak sevgilisinin kollarının arasına girmiş ve mırıldanmıştı. "Bu gece burada kalsan ya? Birlikte uyuruz. Sanırım şuan en çok isteyeceğim şey senin kollarının arasında uyumak olurdu." Jungkook gülümseyerek sevgilisinu kucağına almış, beline sarılan kısa bacaklarla gülümseyerek Jimin'in yatak odasına kadar taşımıştı. "Sana şarkılar söyleyerek uyuyacağım seni sevgilim."
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin! 🧡