°• 12 •°

285 33 21
                                    

Her zamanki gibi dersten çıktıktan sonra eşyalarını dolaba bırakmıştı Jimin. Beden eğitimi dersi için spor salonuna gitmesi gerekiyordu ve sınıftakilerin çoğu sınıftan çıkmıştı bile. Bir kaç kişi hâlâ sınıfta oturup bir şeyler konuşurken Jimin bir süre onları izlemişti. Dışlanan kişi olmaya alışmış olsa da bazen sadece ufak bir arkadaş grubunun olmasını istiyordu.

Nefes vererek sınıftan çıktıktan sonra savsak adımlarla aşağıya inmiş, duyduğu seslerle alt katta duraksadığında çatılan kaşları ile sesin geldiği yöne doğru ilerlemişti. Boş sınıflardan birinden geliyordu ses. Birileri kavga ediyor diye düşünerek karışmak istemediği için geçip gidecekken Jungkook'un kahkahasını duyduğunda olduğu yerde donup kalmıştı. Sınıfın camından  gizlice içeriye baktığında Jungkook yerde sırtını öğretmen masasına dayamış oturuyor, etrafındaki çocuklar da ona tekme atmaya devam ediyordu. Yüzü kan içinde kalmış olduğu halde nasıl bundan keyif alırcasına gülebiliyordu?

Çocuklar acımasızca ona vurmaya devam ederken ikilinin gözleri kesişmişti. Jungkook'un yüzündeki gülümseme flörtöz bir hal aldığında Jimin'in gözleri büyümüştü, yakalanmış olması bir yana bir de Jungkook gözlerinin içine baka baka diğer çocuklar ile konuşuyordu.

"Jimin'i seviyorum. Onu her şeyden çok seviyorum. Sizin nefretiniz sevgimi kabartıyor hatta."

Kahkahası tüm koridorda yankılandığında çocuklar daha da büyü bir nefretle bedenini sarsmaya başlamıştı. Jimin bunları görmeye dayanamayacağını hissettiğinde içeriye dalmış, dolu gözleri ile çocukları iterek esmer olandan uzaklaştırdıktan sonra dizlerinin üzerine çökmüş, yerdeki bedene sarmıştı kollarını.

Birisi Jimin'i yakasından tutarak kaldırdığında küçük beden sinirle geriye doğru bir tekme savurmuş, çocuğun yeri boylamasını sağladığında ondan böyle bir hamle beklemediği için Jungkook da dahil herkes donup kalmıştı. Çocuklar 'geri döneceğiz ' tehtitleri ile sınıftan çıktığında Jimin tekrardan miniğine sarılmış, yaşlar yanaklarından onun omuzuna dökülürken fısıldamıştı. "Ben de seni seviyorum Jungkook..."

İkili bir süre yerde öylece sarılmaya devam ettikten sonra Jimin geriye çekilmiş, Jungkook'un kalkmasına yardım ettikten sonra revire kadar eşlik etmişti ona. Herkes derste olduğu için şanslarına kimse onun bu dağılmış halini görmeden revire ulaşabilmişlerdi. Jimin esmer olanın sedyeye oturması için yardımcı olduktan sonra koridora çıkarak hemşireyi aramış, kimseyi bulamayınca nefes vererek esmer olanın yanına dönmüştü. "Pekâlâ, iş başa düştü sanırım."

Dolaptan aldığı batikon ve pamukla Jungkook'un yanına oturmuş, ilk önce yaralarını temizlemiş daha sonrasında elinden geldiğince pansuman yapmaya çalışmıştı. Bu konuda çok bilgi sahibi olmasa da en azından yaraları mikrop kapmaz artık diye düşündü Jimin. "Hâlâ yakışıklı görünüyor muyum?" İşittiği soru ile başımı kaldırarak Jungkook'a bakmış,  göz devirerek güldükten sonra hafifçe başını sallayarak onaylamıştı onu. Elindeki gazlı bezi kaşına yapıştırdıktan sonra mırıldanmıştı Jimin.

"Bedenin de kötü durumdadır. O pis ergenler sana vururken bir kez bile gözünü kırpmadı. Neden buna izin verdin? Dayak yemek hoşuna mı gidiyor senin?" Dudaklarını büze büze homurdanması, şişen yanakları ile ona kızması Jungkook için büyük bir neşe kaynağıydı. Sırıtarak küçüğüne yaklaştıktan sonra parlak ve dolgun dudaklara bastırmıştı Jugkook ince dudaklarını. "Çok güzelsin Jimin... Cennetten bir parça gibisin."

İkili kalan bir kaç dersi de asarak okuldan kaçtığında nereye gideceklerini bilmedikleri için öylece yürümüşlerdi sokaklarda. Yolun sonunda en son birlikte dayak yedikleri parka geldiklerinde Jungkook gülmüş ve Jimin'i salıncağa oturtmuştu. "Biliyor musun, o gün gelmeni hiç istememiştim. Ama uzun bir süre gelmediğinde de üzülmüştüm gelmeyeceğini düşünerek. Sana çok zarar verdim Jimin, beni affet lütfen. Ben sadece.. içimdeki bu tuhaf hisse alışamadım. Yabancılık çektim ve bu kendimi tuhaf hissetmeme sebep oluyordu. Sana duyduğum bu aşkı şiddet ile dindirmeyi denedim sanırım. Özür dilerim."

Jimin'i salıncakta hafifçe itmeye devam ederken bir an eskileri düşünmeye başlamıştı Jungkook. Dediklerinin hepsi gerçekti, bunlar şuan ona oldukça çocukça gelse de bir erkeğe karşı hisler beslemek onu utandırmıştı. Sanki bu hislerin suçlusu sarışın olanmış gibi ondan çıkartmaya başlamıştı hırsını.

"Sorun değil Jungkook. Bunu kabullenmek... Senin için zor olmuştur. Sana kızgın değilim." Jimin tebessüm ederek bakışlarını gök yüzüne kaldırmıştı. Hava güzel ve açıktı, göz yüzünde bir tane bile bulut yoktu ve güneş tatlı tatlı gülümsüyordu onlara. Jimin'in arkasından çekilerek yanındaki salıncağa oturmuş ve onu izlemeye başlamıştı Jungkook.

"Jimin ben sana... Çok aşığım."






















Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin! 🧡

Feel Me - JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin