O kadar uyumuştum ki başım çatlayacakmış gibi geliyordu. Gözlerimi ovalayarak uykumu biraz daha açmaya çalıştım. Dün yaşananların kötü bir rüya olduğuna inanmak istiyordum. Ellerimi gözlerimden çektiğimde karşılaştığım tahta çatıyla bu düşüncem uçup gitti âdeta.
Az öncekinin aksine sinirli bir nefes alıp doğruldum yataktan. Üzerimi bile örtmeden uyuya kalmıştım, neyse ki ev sıcacıktı.
Merdivenleri teker teker inip aşağıya indim. Salonun ortasında kocaman iki tane bavulu görünce kıyafetlerimi bile almadığımı hatırladım. Büyük ihtimalle annem düşünüp göndermişti.
Bavulun üzerindeki sarı not parçasını elime alıp okudum. "Tatlım orada daha iyi olacaksın. Annene güven ve rahatına bak sadece". Elimdeki notu sinirle buruşturup yere attım. Ona bir kez güvenmiştim ve bu tekrarlanmayacak bir hataydı.
"Uyandın mı?" arkamda bilmediğim bir kadın sesi duymamla hızla arkama döndüm. Siyah uzun saçlarını savurup topuklularının çıkardığı sesle yanıma kadar geldi. "Siz?" diye sordum sorgularcasına.
"Burada kaldığın süre boyunca öğretmenliğini yapacak kişi benim. İsmim Çiğdem, iyi anlaşalım olur mu?" dedi elini uzatıp. Başımı sallayıp elini sıkmadığımda eli havada kalmıştı. Elini nereye koyacağını bilemeyip en son uzun saçlarına daldırdı.
Gülümsemesi bir saniyeliğine bozulurken tekrar kıvrıldı dudakları. Ben uyurken eve girmesi sinirlerimi bozmuştu. Bavullara da bakılırsa bu kesin olarak annemin şöförünün işiydi.
Bundan sonra kapıyı kilitleyip öyle uyumayı kafama koydum. Koltuğa geçip bacak bacak üzerine attı. "Annenden notlarını öğrendim. Gerçekten başarılı bir öğrenciymişsin, sevindim." dedi elindeki ne olduğunu bilmediğim belgeleri karıştırırken.
Söylediklerine cevap vermeyip lavaboyu aradım gözlerimle. Zaten küçücük olan evde bulmam zor olmadı. Arkamdan "Nereye?" diye seslendiğinde göz devirip ona doğru döndüm.
"Bir elimi yüzümü yıkasaydım?" dedim karşımdaki meraklı kadına. Başını sallayıp gülümseyince tekrar önüme döndüm. Bu kadın niye her şeye gülümsüyordu? Annem iyi para ödüyor olmalıydı.
Kapıyı kapatıp içeriden kilitledikten sonra soğuk suyu açıp avuçlarıma doldurdum. Buz gibi olan suyla irkilsemde yüzüme çarpıp ovaladım.
Kafamı kaldırıp aynadaki görüntümü inceledim. Kumral saçlarımdan su damlaları kendini bırakırken tıpkı annemin gözlerinin aynısı olan gözlerim parıldıyordu. Dün çok ağladığımdan olsa gerek, gözlerimin çevresi şişmişti.
Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra kilidi çevirip çıktım lavabodan. İsminin Çiğdem olduğunu öğrendiğim kadın eski yerinde değildi. Açıkçası nerede olduğu da umurumda değildi, evi karıştırmadığı sürece.
Koltuğa geçip masaya bıraktığı dosyaları elime aldım. Dokuzuncu sınıftan itibaren şu anki döneme kadar bütün notlarım yazılıydı. Bu kadarına gerek var mıydı diye geçirdim içimden. Bu sene içerisinde çalıştığım ders programlarım bile bu listedeydi.
İçeriden seslenmesiyle yanlış bir şey yapmışım gibi elimdeki dosyaları geri masaya bırakıp ayağa kalktım. Kişisel bir eşyasını karıştırmış gibi hissetmiştim ama işin ironisi baktığım şey kendi bilgilerimdi.
"Acıkmış olmalısın, senin için yemek hazırladım." Dün öğleden beri ağzıma tek lokma koymamıştım, buna hayır diyecek durumda değildim.
Ama niye hazırladığına da anlam verememiştim, sonuçta buraya derslerimde bana yardımcı olmak için getirilmişti. Bunu iyi niyetine yoracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orion (bxb)
Short StoryKaderime razı gelmiş gibi boynumu eğip doktorun sözlerinin beni kanatmasını bekledim. Kendimi buna çoktan hazırlamamış mıydım zaten? Neden bu kadar ağrıyordu kalbim. "Hanımefendi açıkçası burada ben de Yağız'a katılacağım. Bu bir hastalık değil."