Sol kolumda oluşan yanma hissiyle yüzümü buruşturdum. "O kızgın demiri üzerimde kullandığına inanamıyorum!""Hastaneye gitmek yerine beni tercih etmeseydin sen de o zaman." dedi rahat bir ifadeyle. Bu davranışları sinirimi bozuyordu ama sonuçta beni hastaneye gitmekten kurtarmıştı. Tabi beni vurmasaydı buna ihtiyacım olmayacaktı.
Arkasındaki dolaba yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi."Bu havada o kıyafetlerle ne işin vardı senin orada? Akıl sağlığın yerinde değilse falan bilmeliyim." Son cümlesini sırıtarak söylemişti.
Söylediklerine göz devirip "Gözü kapalı bir şekilde silahla ateş eden birisi mi söylüyor bunu?" dedim. "Neyse ki koluma geldi de diğer tarafa gidiş bileti almadım."
Yerinde kıpırdanıp bir şeyler söylemek istedi ama sadece gözlerini kaçırmakla yetindi. Şu durumda ne dese haksız duruma düşecekti.
"Kolumla ilgilendiğin için teşekkür etmeyeceğim, mâlum sorumlusu sensin." dedim yine yüzüne vurarak. Açıkçası sürekli olarak dile getirmem ve onun cevap verememesi oldukça hoşuma gitmişti.
Dudaklarını aralayıp bir şeyler söyleyecekken kendini savunacağını düşündüm ama beklediğim gibi olmadı.
"Sorduğum soruları tekrarlamayı sevmem." İçimden ona zaten cevap verdiğimi düşünürken "İlk sorumdan bahsediyorum. Tabii sen hemen alınıp ikincisine odaklandın." dedi iğneleyici tonda.
Annemin beni ceza olarak buraya göndermesi ve bu da yetmezmiş gibi sapık bir kadını öğretmenim olarak işe aldığını hatırlayınca başıma tekrar ağrılar girmeye başladı. "Temiz hava alıyordum." dedim üstün yalan söyleme becerilerimi kullanarak.
"Bu kıyafetlerle mi?" dedi masanın üzerindeki kıyafetlerimi kafasıyla işaret ederek.
Tamam, yalan söyleme becerilerim o kadar da üstün değildi.
"Bir dakika... Kıyafetlerim oradaysa benim üzerimde ne var?" Hızla üzerimi kontrol ettim. Üzerimde kalın yünlü kazak, altımda ise siyah eşortman vardı.
"O kıyafetlerinle yaktığım ateş bile ısıtamazdı seni. Zaten vücudun da buz gibiydi." dedi açıklayarak.
"Sen vücudumun ısısını nered-" sözümü keserek "Titrediğin için olabilir mi? Ayrıca kolunu tedavi ederken temas etmemek imkansız." dedi.
"Üzerimi de sen mi değiştirdin?" dedim dişlerimi sıkarak. "Acıdan bayıldığın halde üzerini değiştirmek için kalkmadığına göre, ya da bir dağ ayısının gelip senin üzerini değiştirmediğine göre evet ben değiştirdim." dedi. "Başka soru?"
Dudağımı ısırıp kafamı başka bir tarafa çevirdim.
"İkimiz de erkeğiz sonuçta, niye sıkıntı ettin bu kadar?" Gözlerimi devirip yataktan kalkmak için hamle yaptım. Anında yanıma gelip göğsümden bastırarak geri yatırdı.
"Biraz daha dinlenmelisin." Sağ kolumla göğsümdeki elini iterek yatakta doğruldum.
"Eve geri dönmeliyim." şu an annemin nasıl çıldırdığını düşünmek dahi istemiyordum. Kaldı ki burada ne kadar oyalanırsam işler de o kadar kötüye giderdi.
"Pekalâ en azından bir açıklamayı hak ediyorum değil mi?" masanın üzerindeki kıyafetlerimi elime aldıktan sonra cevapladım. "Sen hâlâ orada mısın ya?"
Kafasını onaylar şekilde hızlıca salladı.
"Neden bu kadar merak ediyorsun diye sormayacağım çünkü umurumda bile değil. Yalnızca kıyafetlerimi giymemde yardım et mâlum vurduğun kolum-""Anladık vurduğum kolun, bir papağanı falan mı tedavi ettim acaba? Sürekli aynı cümleyi kurup duruyorsun da." dedi sesli bir nefes verip.
"Ayrıca bir şeyi hak ettiğin yok, birbirimizi tanımıyoruz bile." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orion (bxb)
Short StoryKaderime razı gelmiş gibi boynumu eğip doktorun sözlerinin beni kanatmasını bekledim. Kendimi buna çoktan hazırlamamış mıydım zaten? Neden bu kadar ağrıyordu kalbim. "Hanımefendi açıkçası burada ben de Yağız'a katılacağım. Bu bir hastalık değil."