•||Third Chapter||•

46 2 0
                                    

Oswald, kahve ve domuz eti kokusuna uyandı. Kahvesiz de yapabilirdi ama domuz eti mükemmel kokuyordu. Kahvaltı, annesiyle zaman anlamına gelirdi, sıklıkla hafta sonuna kadar annesiyle geçirdiği tek zaman. Gerekli bir beklemeden sonra aşağı katın koridorundan mutfağa koştu.

  "Pekala, şuna da bir bakın, yükselen altıncı sınıf öğrencim geldi." dedi annem. O; ocağın başında, bulanık pembe bornozu ile duruyordu. Sapsarı saçları, bir at kuyruğu ile arkadan toplanmış, çeviriyordu- oh, delicious. Were they pancakes?

  "Selam, anne"
  Annesi kollarını açtı. "Bir günaydın sarılması istiyorum."

  Oswald, bu onu sinir etmişçesine içini çekti ama annesinin yanına gidip ona sarıldı. Bu eğlenceliydi. Babasıyla iken, her zaman onun sarılmalar için çok büyük olduğunu söylüyordu ama annesinin açık kollarını asla geri çevirmezdi. Belki bu, hafta içi babasıyla çok fazla zaman geçirip ve bazen de birbirlerinin sinirlerini bozmalarına rağmen annesiyle fazla zaman geçiremediği içindi.

  Annesinin onu özlediğini ve çok uzun saatler çalışmak zorunda olduğu için üzüldüğünü biliyordu. Ama aynı zamanda babasının Snake Space'deki işinin sadece yarı zamanlı olduğunu ve faturaları ödeyebilme sebeplerinin  annesinin uzun saat çalışması sayesinde olduğunu da biliyordu. Annesi her zaman yetişkin hayatının zaman ve para arasındaki bir kavga olduğunu söylüyordu. Ne kadar çok paran kazanırsan faturalar ve ihtiyaçlara harcayabilir ama aynı zamanda  ailen ile geçirmek için o kadar az zamanın kalırdı. Bu zor bir dengeydi.

  Oswald, annesi meyve suyunu doldururken teşekkür edip, masaya oturdu.
  "Yaz tatilinin ilk günü, değil mi?" annesi spatulası ile birkaç tane daha pankek getirmek için ocağa geri döndü.

  "Uh-huh." o muhtemelen daha hevesli gözükmeliydi ama enerjisini toplamamıştı.
  Annesi pankeki ve iki parça domuz etini Oswald'ın tabağına koydu. "Ben(arkadaşı) olmadan aynı değil, değil mi?"

  Kafasını salladı, ağlamayacaktı.
  Annesi, onun saçını karıştırdı. "Biliyorum, bu hayal kırıklığına uğrattı ama belki yeni bir arkadaş buraya taşınır."

  Oswald, annesinin umutlu yüzüne baktı. "Niye herhangi biri buraya taşınır ki?"
"Tamam, söylemeye çalıştığın şeyi anlıyorum" dedi annesi, tabağa başka bir pankek koyarken. "Ama asla bilemezsin. Belki havalı biri şuanda burada yaşıyor, senin daha tanımadığın biri."
  "Belki ama şüpheliyim." dedi Oswald. " Bu pankekler güzelmiş, bu arada." Annesi gülümsedi ve onun saçını tekrar karıştırdı. "Pekala, herneyse bunu ben hallettim. Daha fazla domuz eti ister misin? Eğer istiyorsan, baban gelip hepsini yemeden gelip almalısın."
  "Tabiki." Bu Oswald'ın hayat felsefesiydi. Domuz etine asla hayır deme.

Into The Pit(Çukura Doğru)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin