Aslında kütüphane eğlenceliydi. Oswald, en son çıkan ve sevdiği bilim-kurgu serisinden bir kitap ve ilginç gözüken bir manga buldu. Her zamanki gibi, bilgasayarı kullanmak için sonsuza kadar beklemeliydi çünkü bütün bilgisayarlar buradan başka gidebilecek bir yerleri bulunmayan insanlar tarafından kullanılıyordu- eski püskü giysiler giyen, cılız sakallı bir adam; üzgün gözler ve kötü dişlere sahip zayıf bir kadın. Oswald; bu insanlardan bazılarının, gidecek bir yeri olmadığı için sabahları kalacak bir yer olarak burayı kullandığı ve geceleri sokaklarda kaldığını düşünürek kibarca sırasını bekledi.
Jeff'in Pizzacısı hatırladığı kadar garipti. Kabin ve koltukların ötesindeki boş yer, kimsenin dans etmediği bir dans yeri gibiydi. Duvarlar soluk sarıya boyanmıştı ama ucuz bir boya kullanmış ya da sadece bir kat kullanmış olmalılardı çünkü duvarlara ne olduysa bir şeyin şekilleri duvarda hâlâ gözüküyordu. Bu şeyler bir insanla ya da hayvanla çizilmiş duvar şekilleri gibiydi ama şimdi sadece sarı boyadan dolayı gölge gibi görünen kalın damarlar gibiydi. Oswald bazen bu şekillerin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama şekiller, anlaşılmak için çok boyalıydı.
Sonra, hiç kullanılmamış bir sahne vardı. Boş duruyordu ama bir şey bekliyormuş gibiydi. Sağ köşenin sonunda uzanmış, sahneden bile daha garip bir şey vardı. Bu dikdörtgensel ve sarı ağ ile kaplanmış bir kalemdi ama üstünde "𝙺𝚄𝙻𝙻𝙰𝙽𝙼𝙰" yazan bir bir tabelaya iple bağlanmıştı. Kalemin kendisi, muhtemelen eskiden parlak olan ama şimdi solmuş ve tozlanmış olan kırmızı, yeşil ve mavi plastik toplarla kaplıydı.
Oswald, top havuzlarının çocuk oyun alanlarında popüler özelliklere sahip olduğunu ama hijyen sebeplerinden dolayı büyük bir alanda yok olduklarını biliyordu- kim bu topları temizlemekle uğraşacaktı ki? Oswald, o küçükken top havuzlarının popüler olduğunu ama annesinin onu bir kere bile oynatmadığı hakkında hiçbir şüphesi yoktu. Bir kadrolu pratisyen hemşire olarak, annesi oynamak için çok bakteri barındıran yerleri söylemekten mutluluk duyardı ve ne zaman Oswald onun eğlenmesine engel olduğunu söylese "Neyin eğlenceli olmadığını bilir misin? Göz yangısı" derdi annesi.
Boş sahne ve top havuzu dışında, Jeff'in Pizzacısı'nda en garip olan şey Jeff'in kendisiydi. O, burada çalışan tek kişi gibi duruyordu. Tezgahta siparişleri tek başına alıyor ve pizzaları tek başına yapıyordu. Ama sorun şuydu ki pizzacı asla yeterince kalabalık değildi. Bugün de diğer günler gibi Jeff, hafta boyunca uyumamış gibi gözüküyordu. Koyu renkli saçı garip yerlere doğru dağılmıştı ve kan çanağı gibi olan gözlerinin altında endişe verici torbalar vardı. Önlüğü yeni ve eski domates sosuyla kaplıydı. "Sana ne verebilirim?" sıkılmışçasına Oswald'a sordu.
"Bir peynir dilimi ve portakkallı gazoz, lütfen." dedi Oswald.Jeff aralarındaki boşluğa bakarak, siparişin mâkul olup olmadığını düşünüyordu. "Tamam, 3.50" dedi Jeff nihayet.
Jeff'in pizza dilimleri hakkında söylenebilecek tek şey vardı: Onlar devasaydı. Jeff, pizzaları yakın zamanda yağlanmış olan çürük kağıt tabaklarda servis ediyordu ve pizzaların üçgen kenarları her zaman dışarı taşıyordu.
Oswald, pizza ve gazozuyla bir masaya oturdu. İlk ısırık- O pizzanın ucu- her zaman en iyisiydi. Sıcak ve erimiş peyniri, keskin sosu ve hoş yağlı kabuğu hissetti. Pizzasını yerken, etraftaki bazı müşterilere baktı. Yağ değiştirme alanından çıkan bir çift metal onların pepperoni dilimlerinin içindeydi ve müşteriler sanki sandviçmiş gibi onları yiyordu. Ofis çalışanlarıyla dolu bir masadakiler, Oswald'ın tahminine göre kravatlarına sos bulaştırmamak için, sakarca plastik çatal ve bıçak kullanarak dilimlerine saldırıyorlardı.
Oswald pizzasını bitirdikten sonra, bir tane daha olmasını istiyordu ama başka bir dilim için parası olmadığını biliyordu. Bu yüzden yağlı ellerini silip, kütüphane kitabını aldı. Sodasından bir yudum aldı ve okumaya başladı- gizli güçleri olan çocuklar farklı bir dünyaya düşerek kötülerle savaşmayı öğreniyordu.