| 1.1

766 30 5
                                    

---

Kapısı çalınan Berat yataktan zar zor kalkarak merdivenlere yöneldi.

Onun gelmediğini biliyordu, gelmezdi. Gecenin bu saatinde kapıyı çalacak tek kişi de Dorukhan'dı zaten.

Son basamağı da inip dış kapıya yöneldi ve açtığı anda karşısına çıkan arkadaşına kızarmış gözleriyle baktı.

"Bir şey mi oldu?" diye sorarken bakışları kapının arkasından, sağa taraftan gelen kişiye takıldı.

"Siktir," diye fısıldadı bir anda kalbinin hızlandığını farkedince. "Beren?"

"Sizin konuşmanız gereken konular varmış... Halletmeden sakın yanıma gelmeyin."

Dorukhan oldukça içten bir gülümsemeyle Beren'i içeri itti ve Berat'ın tuttuğu kapıya uzanarak kendine doğru çekip kapattı.

"Gelmeyeceğini..." dedi Berat fakat tamamlayacak gücü kendinde bulamadı, Beren tamamlamıştı. "...sanıyordun. Değil mi?"

Kumral saçları ve kıyafetleri sırılsıklam olmuştu. Berat bunu geç farkettiği için kendine kızdı ve titreyen kızı hemen sırtından itekleyerek merdivenlere yöneltti.

"Bu yağmurda neden geldin ki?" Ofladı ve dolabından bir havlu çıkararak Beren'e uzattı. "Doğru, ben istedim. Ne kadar aptal-"

"Berat. Sakin ol. Arabayla geldik, siteye girene kadar çok ıslandık zaten, çok yağmur yağıyor."

"Kansızlık var sende. Üşürsün sen, hasta oluyorsun hemen." Berat onun bir şey yapmayacağını anlayınca havluyu elinden kapıp saçlarını nazikçe kurulamaya başladı.

"Sıcak bir duş mu alsan acaba?" Beren gözlerini devirerek birkaç adım geriye gitti. Berat hep böyleydi, onun umursamaz tavırlarına karşı epey ilgiliydi.

Bu yüzden bu kadar zıtlardı işte.

"Gerek yok. Bana bir tişört versen yeter."

Derin bir nefes alıp verdikten sonra dolabına ilerleyip siyah bir tişört çıkarıp Beren'e uzattı.

Teşekkür etmemesini artık umursamıyordu çünkü alışmıştı. Genelde teşekkür etmek yerine bu işi öpücükle hallederdi. Ama bu sefer hallolmamıştı.

Beren öylece Berat'ın suratına bakıyordu. Berat anlamış gibi hemen özür dileyip arkasını döndü. "Pardon, giyin sen."

"Giyiniyorum zaten," dedi sakin bir ses tonuyla. "sanki hiç görmemişsin gibi konuşuyorsun."

Berat yutkundu hafifçe fakat ona dönmedi. Beren yatağa oturdu ve üzerindeki tişörtü çıkarıp bir kenara fırlattı.

"Bu ne?" diye sordu çocuk karnındaki çiziği farkedince. "Ne ne?"

"Karnındaki şey... Çizik?"

"Tarçın yaptı." dedi Beren hafifçe gülümseyerek. Berat da onun gibi dudaklarını yukarı kıvırdı ve ona doğru adımladı. Bacaklarının arasına girip dizlerinin üstüne çökmüştü.

Dudaklarını hafifçe yaranın üzerine bastırdı ve bütün vücudunun titrediğini hissetmişti kız. Berat, kendine her zarar verdiğinde yaralarından öper ve onları iyileştireceğini söylerdi.

Hafifçe toparlandı çocuk, elleriyle yataktan destek alırken alnına uzun süren bir öpücük kondurmuştu.

Uzaklaşmak istese de beceremedi, yüzleri yine çok yakındı. Beren elini onun yanağına koydu ve hemen sonra ensesine doğru kaydırdı. Saçlarıyla oynarken Berat gözlerini kapamış, anın güzelliğine kapılmıştı.

"İlaçlarını kullanıyor musun?" diye sordu, Beren onaylamayan mırıltılar çıkardı. "Neden?"

"Çok uyuşturuyor," dedi Beren bıkmış bir ses tonuyla. "ve yutamıyorum."

"Çok zayıflamışsın güzelim..." Berat ona savunmasız bir yavru köpek gibi bakıyordu, Beren bu durumdan hoşlanmamıştı çünkü karşı koyamadığını çok rahat bir şekilde hissediyordu.

Elini tuttu ve avuç içini çevirdi, ufak yaraları görünce iç çekip hepsini teker teker öptü.

"Benimle olmak istediğin sürece; ne yemeğini aksatmana, ne ilaçlarını almamazlık yapmana, ne de kendine zarar vermene izin vermeyeceğim."

"Seni haketmiyorum." diye mırıldanınca Berat yüzüne dokunmak istedi, sevmediğini biliyordu ve bu yüzden vazgeçti fakat Beren kafasını eğip yanağını onun eline yaslamıştı.

"Sen her şeyin en güzelini hakediyorsun. Ben babana seni ağlatmayacağıma dair söz verdim, seni koruyacağıma dair yemin ettim, izin ver de sözlerimi tutayım."

"Uyumak istiyorum." dedi kız sadece. Berat yandaki tişörtü alıp onun başından geçirdi ve dağılan saçlarını düzeltip yüzüne gelenleri kulağının arkasına sıkıştırdı.

Bazanın başlığına sırtını yaslayınca Beren de onun kucağına yerleşmişti. İyi uyuyacağını daha ilk saniyeden biliyordu. İşte bu yüzden uzaklaşmalıydı, hayata tutunma sebebi bir çocuk olmamalıydı. Tek uyuyabildiği yer bir çocuğun kollarının arası olmamalıydı.

"Sen uyuyana kadar böyle kalacağım."

"Teşekkür ederim."

Berat'ın dudakları şaşkınlıkla aralandı fakat dışarıya tepkisini yansıtmadı. Beren kollarını onun beline dolayarak daha rahat bir pozisyon alınca hafifçe gülümsemişti.

Güzel bir gece geçirmelerini ve sabah uyandığında onu görebilmeyi diledi.

---

ayni su sekil sevilmeye ihtiyacim var

call out my name | özdemir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin