call out my name dinleyerek okuyun :)
--- berat
"Neden geldin?"
Beren bu soru karşısında affallamıştı ama bir şey farkettirmedi. "Bilmiyorum."
Pekâla... Gelmesini her şeyden çok istiyordum ama artık bu durumdan epey sıkılmıştım. Yine de herhangi bir şey söyleme eyleminde bulunmadım.
"Son kez konuşmamız gerekiyor sanırım..." Mırıldanırken bakışlarını benden olabildiğinde kaçırıyordu. Son kez?
"Son kez derken?" diye sordum garip bir ses tonuyla. Gözlerini yüzüme çevirdi, o kadar derin bakıyordu ki eriyip gidiyormuş gibi hissediyordum, bir de onu kaybediyormuş gibi.
"Ben gidiyorum."
Yüzüne anlamsızca, her bir detayını ezberlemek istermişcesine bakarken canımın yandığını çok net bir şekilde hissettim. Öyle ki bir anlığına nefesim bile kesilmişti.
Ne kadar süre birbirimizi öylece süzdüğümüzü bilmiyordum fakat dudaklarını aralayıp tiz bir sesle, "Bir şey söyle?" dediğinde ağlamak üzere olması beni gerçekliğe geri döndürdü.
"Ne diyeceğimi bilemiyorum." dedim kaşlarımı hafifçe kaldırırken, uzattığım sakallarıma dokunduğum sırada başımı da eğmiştim.
"Uhm," diye mırıldandı ve ses tonuyla gözlerimi yumdum. Eğer gözlerimi açıp kafamı kaldırırsam onu ağlarken görecektim.
Bu pek alışkın olduğum bir durum değildi, onu sadece birkaç defa gözyaş dökerken görmüştüm. Gece uyandığında, bir de babasını kaybettiği gece. Kalbi kırıldığı için, bir yeri acıdığı için, canı yandığı için ağlamazdı o.
Birkaç adım geriye gidip dolabıma yaslanınca benden olabildiğince uzaklaşmaya çalıştığından şüphelendim.
Duygularım onu rahatlatmamı, gidip kollarımı beline sarmamı, neler olup bittiğini ve nereye gideceğini sormamı söylüyordu.
Fakat zihnim daha baskındı, çok daha baskındı ve öfkeliydim. Bu öfkem Beren'e miydi emin değildim. Kendime de kızıyordum ama en çok onun duygularına kızıyordum.
Yine o acı verecek kadar gürültülü sessizlik hakim oldu odama. O sessiz kalmaya çalışıyordu fakat nefes alıp verişini ve duygularını kontrol etmeye çalıştığını anlayacak kadar iyi tanıyordum Beren'i.
"Anneme benziyorum," diyiverdi bir anda. Başımı kaldırdım, beklediğimin aksine ağlamıyordu. Bunun için kendini zorlamış olmalıydı. "o babamı nasıl bıraktıysa ben de seni bırakıyorum şu an."
"Annene falan benzemiyorsun." desem de pek tatmin olmuş değildi. Annesinin boşluğunu hep hissettiğini çok iyi biliyordum, ondan nefret ettiğini söylese de o boşluk dolmayacaktı.
"Gözlerim bile onunkiler gibi." dedi çok sevdiğim gözlerini kırpıştırırken. "Onlar benim için özel." dedim ben de.
"Biliyorum..." Hafifçe gülümsedi ve ileri doğru adımlayıp tam karşımda durdu. Elini kaldırarak yüzüme yavaşça dokundu, işaret parmağını elmacık kemiğimde dolaştırırken bayılıp kalacağım sanmıştım.
Kimi kandırıyordum ki? Bu kıza deli gibi âşıktım ve dediği gibi giderse ne yapacağımı bilmiyordum. Günlerdir ağzıma tek lokma atmamıştım, Dorukhan'ın benim için söylediği yemeklerin tümü çöpteydi.
O aklımdayken başka hiçbir şeye yer yoktu. Saplantı hâline gelmiş gibiydi ve ben bunun beni istememesinden dolayı olduğunu düşünüyordum. Fakat değildi ve ben de kabul etmeye hazır değildim.
İlk karşılaştığımızda ne hissettiğimi çok iyi hatırlıyordum, bir çocuğun burnunu kırdığında tek düşündüğüm 'bu kız manyağın teki'ydi.
İsmini öğrendiğimde çok garip olduğunu söylemiştim. Anlamının kuzu olduğunu belirtip "çok saçma, sevmiyorum ismimi" demişti o da.
Ben çok seviyordum, özellikle de lakaplarımızın aynı olmasını. Evde Bero diye seslenen biri olmayınca evdeymiş gibi hissedemiyordum işte.
"Berat," dedi ve bana uzun süredir Ayberk demediğini farkettim. Sadece kızgınken ilk ismimi kullanırdı. "Bana kızgın mısın?" diye sordum ne diyeceğini merak etmiyormuş gibi.
"Ne? Hayır, hayır."
"Bana Ayberk demiyorsun uzun süredir."
"Sevmiyorsun." diye yanıt verdi bana. "Sadece senin kullanmana izin veriyordum." Cümlem onu çok şaşırtmıştı, bunu yüz ifadesinden anlayabiliyordum.
Sonra konuyu değiştirmek istediğimi anlamış olmalı ki sormak istediği soruyu sordu. "Gideceğimi anladın, öyle değil mi?"
"Anlamak istemiyorum." dediğimde parmak ucunda yükseldi ve dudaklarının benimkilere değdiğini hissettim.
Kalp atışlarımı duyma ihtimaline karşılık utanmıştım ama şu an fazlasıyla özlediğim o duygu dikkatimi tamamen dağıtmıştı.
Tam dudaklarımı aralayacaktım ki benden uzaklaştı. "Bu seni son öpüşüm. Bunu anlamak istiyor musun?"
"Hayır..." Sesim fısıltıdan farksızdı. "Nereye gideceksin?" Tekrar konuştuğumda başını göğsüme yasladı ve parmakları tişörtümü sımsıkı kavradı.
Ben de istemsizce elimi saçlarına götürmüştüm. Ayaktaydık, çok yorgunduk ikimiz de ama ayaktaydık. Birlikteyken asla yıkılmazdık ama ben onsuz sağlam duramazdım.
"İstanbul'a."
Çok uzaktı İstanbul. Ayda en fazla 3 defa gidebileceğim bir yerdi.
"Senden ne kadar uzaklaşırsam o kadar iyi olacak. Beni unutman için elimden ne geliyorsa yapacağım."
"Bunu yapamazsın," dedim kafamı ki yana sallayarak. "hayatımda gördüğüm en acımasız insansın sen."
Benden uzaklaştı. Ağzımdan çıkan kelimelerin farkında bile değildim. "Ben de seninle geleceğim, bensiz bir yere gidemeyeceğini biliyoruz."
"Eğer peşimden gelirsen seni ömrüm boyunca affetmem." Yüzünde her zamanki gülümsemesi vardı yine. Göz yaşlarının içinde gülümsüyordu ve bunu nasıl yapabildiğinden emin değildim.
Yüzümü kavrayıp yeniden beni öpmeye başladı ve ben de bu sefer hiç şaşırmadan, bozuntuya vermeden, duraksamadan ona karşılık verdim.
Aldığım tuzlu tat, ikimizin de ağladığına işaretti. Bu zamana kadar ağladığımı farketmemiştim bile.
Ayrıldı benden birkaç saniye sonra. Bomboş hissediyordum ve bu kapıdan çıkarsa peşinden gidemeyeceğimi biliyordum.
"Seni sevebilen bir kadın karşına çıkarsa, bunu bileyim olur mu?"
Belli belirsiz kafamı salladım, olumlu anlamda mı yoksa olumsuz anlamda mı ben bile çözememiştim.
"Teşekkür ederim." dedi bana ve son kez sesini duyduğumu anlayınca nabzım yavaşladı.
Her zaman nabzımı hızlandıran kıza, son kez bakıp kapıyı ardından kapatırken sadece olduğum yerde durmakla yetinebilmiştim.
---
buraya kadardiiii...
bu kurguyu iki gunde falan yazdim sanirim, cok ozel bir yani yok benim icin. yine de buraya kadar okudugunuz, oylarinizi ve yorumlarinizi eksik etmediginiz icin coookkk tesekkurler!!!!
hepinizi cok seviyorum,
gunaydin, iyi geceler, iyi aksamlar <333
- bero
ŞİMDİ OKUDUĞUN
call out my name | özdemir
FanfictionTAMAMLANDI. fallin' for you was my mistake [yarı texting - kısa hikâye.] ≠ berat ayberk özdemir fanfiction.