Chanyeol arabasını Sehun'un garaj yoluna park edip tekrar Baekhyun'u aradı. Yemekten ani bir şekilde ayrılmasından sonra iyi olup olmadığından emin olmak istiyordu ama onun çağrılarına cevap vermiyordu. Onu eve götürüp götüremeyeceğini görebilmek için parkın çevresini turlamış ancak ondan hiçbir iz bulamamıştı.
Baekhyun ayrılmadan hemen önce o kadar gergin ve suçlu görünüyordu ki, Chanyeol annesiyle ilgili meselenin yalnızca bir bahane olduğunu düşünmekten kendini alamadı. Böyle hızlı yaklaşmakta hatalı mıydı? Onu yalnızca bu akşam yemeğe çıkarmaktan daha fazla şey istediğini belli etmesi yanlış mıydı?
Buna rağmen Chanyeol bundan başka bir şey yapamayacağını biliyordu. Baekhyun'a yalan söyleyemezdi ve bir geceliğine birlikte olmak yeterli olacakmış gibi davranamazdı. O öyle birisi değildi.
Öyle birisi asla olamazdı.
Sehun kanepede oturmuş bir futbol maçı izliyordu. “Gideli uzun bir zaman oldu. İnşaat alanında bir sorun mu vardı?"
Chanyeol kardeşinin uzattığı birayı aldı. "Hiçbir sorun yok. Her şey yolunda." En azından inşaatla alakalı bir sorun yoktu.
San Francisco 49ers ve Chicago Bears arasındaki maça konsantre olmaya çalıştı ama Baekhyun dışındaki hiçbir şeye odaklanamıyordu. Özellikle de ona çiçeklerin dilini anlatırken dudaklarının nasıl yumuşak, nasıl sevimli gözüktüğünü bir türlü aklından çıkaramıyordu. Dudaklarını onun dudaklarına değdirdiğini hayal etmek gayet kolaydı.
Gerçi böyle giderse bu şansı asla elde edemeyecekti. "Şaka mı yapıyorsun?" diye bağırdı Sehun ekrana. "Bu hakem kör!"
Chanyeolbir şeye gülebildiğine memnun oldu. "Sen yalnızca benim tuttuğum takım kazanıyor diye üzülüyorsun." "Senin takımın mı?" diye sordu kardeşi. "Aile evinden ayrıldın diye hemen takım mı değiştirdin? Hepimiz aynı takımı tutuyorduk."
"En azından kazanıyorlar."
"Hain."
Devre arasına kadar Sehun ev sahibi takımın yaptığı her hataya küfrederken, Chanyeol ise Sehun'a inat Bears'a olabildiğince yüksek sesle destek olmaya devam etti. Sonuçta kardeşinin favori takımının şanssızlığından zevk almaktan başka ne yapabilirdi ki? Kısa bir süre için çocukluğuna dönüp, ailesinin eski evinde herkesle birlikte televizyondaki büyük bir maçı izliyorlarmış gibi hissetti.
Devre arasında, "Baekhyun bana kızgın mıydı?" diye sordu Sehun. "Jun ve Min Young'un arazisine bakmasını isteyebileceğime dair onu uyarmam gerekirdi."
Chanyeol, kardeşinin ünlü plastik cerrahın ismini andığında hafifçe irkildiğini fark etti. “Hayır, kızgın değildi. Gerçi yardım edemeyeceğine karar vermene ikimiz de şaşırdık."
Sehun omuz silkti. "Halletmem gereken çok fazla iş vardı."
Chanyeol kardeşinin Junmyeon'un Köşkündeki işini, isterse kısa bir süre içinde bitirebileceğinden oldukça emindi. Ayrıca Junmyeon da arazisine bakması için onun birkaç saatliğine kaytarmasına izin vermekten gayet mutlu görünüyordu.
Chanyeol'ün daha fazla soru sormasına izin vermeden Sehun, mutfaktan yeni bir paket patates cipsi almak için koltuktan kalktı. Açıkça konuyu değiştirmeyi umarak, "Aç mısın?" diye sordu. "Birkaç köfte kızartabilirim."
"Hayır, ben yedim. Baekhyun'u yemeğe götürdüm."
Kardeşi sorgulayan bakışlarını Chanyeol'e çevirdi. "Yalnızca yardım ettiği için bir teşekkür olarak, öyle değil mi?"
Baekhyun'u ikna edebilmek için kullandığı bahanenin tam olarak bu olmasına rağmen Chanyeol kaşlarını çattı. "Hayır. Randevu olarak."
"Randevu mu?"
"Neden bu kadar şaşırdın?" Chanyeol'ün sesi farkında olmadan biraz öfkeli çıkmıştı.
"Sorun sen değilsin. Yalnızca Baekhyun bir ilişkiye uygun kişi değil."
Kardeşinin bu nezaketsiz yorumu Chanyeol'ü gücendirmişti. "Bu da ne demek oluyor? Baekhyun'un senin arkadaşın olduğunu sanıyordum."
"Sakin ol."
"Ona hakaret etmeye devam edebilesin diye mi? Hiç sanmıyorum."
Sehun başını salladı. "Ona hakaret etmiyorum. Tek söylediğim şey Baekhyun'un evlenip yuva kuracak tipte biri olmadığı. O yüzden... Ondan çok bir şey bekleme olur mu?"
"Baekhyun'a çıkma teklifi etmeyi hiç düşünmediğini mi söylemeye çalışıyorsun bana?"
Sehun bu soru karşısında şok olmuş gibiydi. "Ne? Hayır. Asla."
"Haydi ama. İkimiz de hemen hemen aynı tür erkeklerden hoşlanıyoruz. Bunu düşünmüş olmalısın."
Sehun başını salladı. "Köşk de işler öyle değil."
"Neden?" diye sordu Chanyeol. "Hepiniz ilişkilerden uzak kalma yemini mi ettiniz?"
Kardeşi buna gülümsedi. "Hayır, eminim iş anlaşmamızda böyle bir şart yoktu. Sadece o kadar uzun zamandır birlikte çalışıyoruz ki birbirimizi artık aile gibi görüyoruz."
"Gerçekten mi?" diye sordu Chanyeol kendini tutamadan.
"Peki ya Junmyeon?"
Sehun ona keskin bir bakış attı. "Özellikle Junmyeon."
Chanyeol aniden Sehun'un Junmyeon ve Min Young'un ev planlarının üzerinde neden çalışmak istemediğini anladı. En azından bir şey açıklığa kavuşmuştu bugün.
"Burada oturup tartışmaya devam mı edeceğiz yoksa ikinci yarıyı izleyecek miyiz?"
Chanyeol kardeşinin ona uzattığı ikinci birayı aldı ve arkasına yaslanarak kendini Chicago'nun zafer kazanmasını izlemeye zorladı. Gerçi artık bunun da tadı kaçmıştı.
Sehun, Baekhyun'un tek gecelik bir ilişkiden daha fazlasını isteyen bir erkeğe yanıt vermeyeceğini nasıl düşünebilirdi? Öyle bile olsa bunun ne önemi vardı?
Chanyeol sırf o insanları dışarıda tutmak için etrafinda duvarlar ören türde bir erkek diye, onunla birlikte olabilme şansından vazgeçmeyeceğini biliyordu. Sadece o duvarları asacak bir yol bulacaktı. Sonra da aralarındaki şeyi yavaşça ve dikkatlice inşa ederdi. Öyle ki aralarındaki bağın sonsuza dek yıkılmayacak kadar dayanıklı olduğuna emin olurdu.
Chanyeol, Baekhyun yemekten çekip gittiğinden beri ilk kez o an gülümsedi. Yetenekli olduğu bir şey varsa o da dayanıklı şeyler inşa etmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love again; wedding | chanbaek
Fanfiction"Söylesene Baekhyun, mucizelere inanıyor musun?" "Bize inanıyorum." love again; wedding | @minelif4