Baekhyun, önceki düğünden kalan dağınıklığı toparlamaya yardım etmek için Junmyeon'un Köşkü'nün ana salonuna doğru ilerledi. Özellikle de düğün günü muhteşem görünen çiçekler, düğünün ardından ortalığı darmadağın ederlerdi. Masalardaki beyaz güller solmaya başlamıştı, birkaçı çoktan ölmüştü bile. Baekhyun dikenleri eline batırmamaya dikkat ederek sapları bir çöp torbasına attı.
Junmyeon'un Köşkü'nün hem tamircisi hem de bahçıvanı olan Sehun, gömleğinin kollarını dirseklerine sıvamıştı. Ağır bir tahta parçasını kaldırarak çardağı sökmeye çalışıyordu. Köşkün sahibi Junmyeon ise ona yardım ediyordu. Ara sıra Sehun, onun kullandığı aleti "ödünç" alıp, Junmyeon'un ulaşamayacağı yerlere koyardı. Bu sabah da aynı sebeple, Junmyeon tarafından 3 kez şakayla karışık kovulmakla tehdit edilmişti.
"Beni kovamazsın." dedi Sehun. "En azından hala yapılacak çok şey varken."
Ve üstelik, diye ekledi Baekhyun içinden, bu buradaki en yakışıklı erkeklerden birini kovmak anlamına geliyorken.
Etraftaki tek yakışıklı erkek Sehun değildi elbette. Düğünlerde müzikten sorumlu olan Jongdae, şu anda amplifikatörleri toplayıp kabloları sarmakla meşguldü. Her zaman ustaca dağıtılmış olan saçlarına ve cazibesini ortaya çıkaran beyaz dişlerine rağmen bugün berbat görünüyordu.
"Rock and roll yaşam tarzı canını mı sıkıyor, Jongdae?" diye şakalaştı Baekhyun.
Jongdae omuz silkerken siyah tişörtü, kollarının üst kısmındaki birkaç dövmeyi açığa çıkardı.
"Ne diyebilirim? Bazılarımız eğlenmeyi biliyor."
"Bazılarımız da ertesi sabahlarda nasıl baş edilebileceğini biliyor." diye karşılık verdi Baekhyun kıkırdayarak.
"Yeterince eğlenmiyor olmalısın. Bir gün sana gerçekten nasıl eğlenileceğini göstereceğim."
Baekhyun bu davete sadece güldü. Hepsi iş arkadaşlarının yasaklı listede olduğunu biliyordu. Üstelik Sehun'a veya Jongdae'ye asla o gözle bakmazdı. Junmyeon henüz hiçbirinin tanışmadığı, yiyecek ve içecek servisine bakan geçici bir eleman almıştı ama Baekhyun işi ve aşkı asla birbirine karıştırmaması gerektiğini çok iyi biliyordu.
"İşinize odaklanır mısınız, lütfen?" dedi Junmyeon. Fakat sevgi dolu ses tonundan ikisinin şakalaşmasından hoşlandığı belliydi. "Min Young ile beraber inşa ettiğimiz evin şantiye alanına bakmak için Sehun'un birazdan çıkması gerekecek."
"Her şey yolunda gidecek Junmyeon." dedi Sehun.
"Umarım." dedi Junmyeon. "Bu ev... Şey, bu benim için o kadar önemli bir şey ki." Kızardı. "Yani bizim için. Min Young ve benim için." Sehun'a doğru dönerek gülümsedi. "Arazi planlaması için bize yardım etmeyi kabul etmen beni gerçekten çok sevindirdi."
"Elbette, sorun değil." diye karşılık verdi Sehun. Fakat Junmyeon'un nişanlısının adı anıldığı anda Sehun'un tüm vücut dilinin değişmesine bakılırsa, bir sorun varmış gibi görünüyordu. Büyük bir sorun.
Baekhyun solmuş çiçekleri toplayıp atmaya devam etti. Her seferinde olduğu gibi solup gidecek çiçekler için yapılan gereksiz harcamaları düşünmekten kendini alamadı.
Yine de her gün çiçeklerle çalışabiliyor olmasından dolayı ne kadar şanslı olduğunu biliyordu. Çocukluğunda, annesinin ayaklarının dibinde toprakla oynadığı zamanlardan beri bahçeleri ve çiçekleri seviyordu. Junmyeon'un Köşkü'nde tam zamanlı çiçekçi iş ilanını gördüğünde bunun göz ardı edemeyeceği bir fırsat olduğunu biliyordu. Harika bir iş olmasının yanı sıra, Junmyeon, Jongdae, Sehun ve Mina ile birlikte mükemmel Kore düğünlerini hazırlamak için haftalarca çalışmayı kesinlikle seviyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
love again; wedding | chanbaek
Fanfiction"Söylesene Baekhyun, mucizelere inanıyor musun?" "Bize inanıyorum." love again; wedding | @minelif4