2.bölüm

742 67 13
                                    

Yüzümde ıslak bir sıcaklık ve her saniye artan hareketli ıslaklık uyanmamı sağladı.
Gözlerimi yavaşça açtığımda yatağımdaydım. Ve 'Marko' yüzümü yalıyordu. Marko benim küçük sevimli kedim. Aynı saat rüyasını yeniden görmüş olmak, ki bu sefer hiç olmadığı kadar da gerçekçiydi.
Ilk olarak ellerimi tereddüt içinde saçlarıma götürdüm. Şükürler olsun ki gür, uzun, kestane rengi saçlarım yerindeydi. Kendi odamda yeniden uyanmak yüzümde kocaman bir gülümseme oluşturdu. Yataktan çıkmadan ellerimi başımın üzerinde birleştirerek, bütün vücudumu esnettim. Ve fark ettiğim iki şey tüylerimi diken diken edip yeniden kasılmama neden oldu. Üzerimde mavi bir pijama vardı ve kabuslar gösteren saat kolumda duruyordu. Ben sadece Boxer ile uyur ve asla pijama giymezdim.
Belkide ateşli bir hastalık geçirmişimdir ve annem bu sürede benimle ilgilenmiş olabilirdi. Ama bu saatin kolumda işi neydi.
Allahım sen aklımı koru.

Yataktan çıkıp direkt mutfağa gittim. İlk işim sigara içip aklımı toparlamak olacaktı ki cep telefonum çalmaya başladı. Arayan kayıtlı bir numara değildi. Üçüncü çalışında telefonu açtım.
''Alo''
''Alo''
Tanıdığım bir seste değildi. Ama ince ve kibar bir tonu vardı.
''İyi günler. Ferit Kaya ile mi? Görüşüyorum. ''
''Evet benim.''
''Merhaba Ferit bey. Ben artı yayın evinden İpek Aslan. Yayınevi nin editörüyüm.''

Ben şok üzerine şok yaşıyordum. Kendisi ile daha önce görüşmüş ve Kitabımı incelemeleri için bırakmıştım. Elimi anlıma vurdum. Aptal hepsi bir rüyaydı. Ama bir rüya ise bu isimi ve bu kadını nasıl olurda tanıyor olabilirim. Koşmaya devam ediyordu ama ben sözünü kestim.
'' İpek hanım sizinle daha önce tanışmışmıydık.''
''Hayır Ferit bey sizinle daha önce konuşmadık. Yazmış olduğunuz kitap için babanız benden randevu aldı. Bu arada babanız gerçekten çok iyi biri, sizi haftaya yayınevinde saat 13.30 da bekliyorum. Eğer bir sorunuz yoksa...''
''Hayır yok.''
''O halde haftaya görüşmek üzere, iyi günler.''
''İyi günler İpek hanım.''
Konuşması kısa, soğuk ve basitti.
Garip ama bir hafta sonra zaten görüşmüştüm. Söylemesi bile aklımı kaybetmeme yeterliydi, belkide bu yaşadığım rüyalar aklımı kaçırmama neden oluyordu.
Mutfakta masada oturmuş yaşadıklarımı düşünürken sigara içiyordum. Kendime bir kahve yaptım ve çalışma odama gittim. Odada gözüme ilk takılan masanın üzerinde dosyalanmış 422 sayfadan oluşan kitap çalışmam yerli yerinde duruyor olmasıydı. Marko ayaklarımı yalamaya başlamıştı. Kedim'e biraz süt verdim ve tekrar yatağıma uzanıp yaşadıklarımı analiz etmek için derin düşüncelere daldım.
Bir iki saat sonra uyandığımda hala odamda olduğumu fark ettim ve kendi kendime güldüm. Başka nerede olabilirdim ki...
Rüyanın gerçek olma olasılığı yoktu, ama yinede kitabın üzerinde yeniden çalışmaya başladım. İlk önce annemi daha sonrada babamı arayıp beni merak etmemeleri ve rahatsızlık vermemeleri için bu hafta evden çıkmayacağımı, kitap için çalışacağımı söyledim. İkiside aç kalmamamı ve kendime dikkat etmemi tebihledikten sonra başarılar dilediler.

Yoğun bir şekilde çalışmalıydım, eğer başarısız olursam sonumun tımarhanede geçme olasılığı vardı.
Tüm kitabı baştan sona okuyup, bir çok değişiklik yaptım. Artık tek amacım bu kitapta başarılı olmak ve başka başka hikayeler yazmaktı.

Akşam kapı çaldığında oturduğum sandalyeden fırlayarak küfür etmeye başladım. Anneme ve babama beni rahatsız etmemeleri gerektiğini özellikle vurgulamıştım. Benim üzerime haddinden fazla düştükleri için ayrı bir eve çıkmıştım ve burada da huzur vermiyorlardı. Küfür ederek kapıyı açtığımda karşımda elinde diş macunu ve parfüm olan şirin bir kız çıktı. Şirin kız gülümseyerek öğrenci olduğunu okula devam etmek için bu ürünleri sattığını söyledi.
Evde yanlız olduğumu, kız arkadaşım olmadığını, ihtiyaç duyduğum şeyin diş macunu yada parfüm olmadığını söylediğimde
Tüm sevimliliğini bırakarak bana küfür etti. Bende kapıyı suratına kapatarak odama doğru yol aldım. Biraz daha çalıştıktan sonra duş alıp kendime geldim. Marko nun mamasını verdikten sonra her zaman yaptığım gibi sadece iç çamaşırım ile uyudum.
Zaman umduğumdan daha hızlı geçmiş, bir haftayı kitap çalışması ile tamamlamıştım. Son Sayfayı nedense tekrar gözden geçirmek istedim. Yazdığım hikayede ana tema değişmemiş olsada bir çok kısım yenilenmiş ve son halini almıştı. Son Sayfa ile uğraştığımdan dolayı randevu ya geç kalmak üzereydim.
Evden yine koşturarak çıktım. Herşey bir öncekinin bire bir kopyası gibi geliyordu. Otobüs şöförünün beklememesi, cebimde para olmadığı için taksiye el kaldırıp vazgeçmiş olmam, aynı sıcaklık ve aynı hafif esintinin saçlarımı dağıtması, aynı olayları hiçbir farklılık göstermeden tekrar etmesi....
Sanki birileri beni bir kobay olarak kullanıyordu. Bir sandalyeye bağlanmış ve beynime verilen elektronlarla aynı anıları tekrarlıyordu. Ama bana neden böyle bir şey yapsınlar, kimseye bir kötülüğüm dokunmamıştı. Kendi halinde yazar olmak için çabalayan bir insandım.

SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin