6.Bölüm

247 37 5
                                    

Açık pencereden içeri gelen taze bahar kokusu ve güneşin dans ederek içeri süzülüşü yüzümde sıcak bir tebessüm oluşturdu. Temiz yatak, temiz çarşaf, her yanımda misk kokuları.
Odamın kapısı yavaşça açıldı. İçeri gelen ilk bahardan daha güzel olan İpek'ti. Elinde taze sıkılmış portakal suyu ve mutlu bir gülümseme ile bana doğru geliyordu.
Bardağı bana uzatıp, yuvarlak, küçük kalçasıyla yatağıma oturdu. Beyaz tişört ve yeşil bir şort giymişti. Aslında Şort tan daha çok benim boxerlarıma benziyordu. Elini yüzümde gezdirmeye başladı. Yattığım yerden yavaşça kalktım. İpek'i belinden tutup kendime doğru çektim. Alnımı burnuna dayadım ve bir kaç saniye öylece durdum. Kokusu beni benden alıyordu.
Yavaşça öpmeye başladım. Dudağının yumuşaklığını kendi dudaklarımda hissettim. Öyle tatlı ve yumuşak, öyle sıcak ve uyarıcıydıki nefes almakta güçlük çekiyordum. Parmak uçlarımla dokunmaya başladım, o narin bedenine zarar vermemek için her hareketimi özenle seçiyordum. İpek benden daha aceleci davranmaya başlamıştı. Bir anda dudaklarından ayrıldım ve başımı yastığa bıraktım.
İpek üzerime doğru eğilmişti. Onu üzmemek için yavaşça üzerimden kaldırdım ve ağrılarım olduğunu söyledim. Beni iki senedir beklediğini ve bir kaç gün daha bekleyebileceğini söyledi. Aslında ağrımın olması umurumda değildi. İpek'i çok istiyordum ama bu istediğim bu halim değildi. Defalarca bu aşk dakikalarını yaşamıştık ve ben hiç birinde burada değildim. Evlendiğimiz ilk günü, birlikte geçireceğimiz tüm yılları her saniyesine kadar yaşamak istiyordum.
İpek dinlenmem için küçük bir buse bıraktı dudaklarıma ve ağır adımlarla odadan çıktı. İpek yürürken vücudunun bütün hatlarını inceledim. Gerçekten inanılmaz bir fiziği vardı ve ressam olup çizmeye çalışsam bu kadar güzel çizemezdim.
Vücudumda yoğun ağrılar vardı ancak vakit yan gelip yatma vakti değildi. Acilen toparlanıp saati bulmalıydım. Yoksa bu zamana sıkışıp kalacaktım. Zorda olsa ayağa kalkmayı başardım. Elbise dolabını açıp, kot pantolon ve kısa kollu,kareli bir gömlek giyip odadan çıktım. Ayakkabılarımı giydim. Dışarı çıkmak için kapıyı açtığımda İpek te içeri girmek için hamle yapıyordu. Beni giyinmiş bir şekilde ayakta görünce şoke oldu.

''Az önce halin yoktu. Hayırdır! Seni neyin ayaklandırdığını merak ettim.''

''İpek sana yalan söyleyemem. Benim saati bulmam lazım.''

'' Yine o lanet olası saat! Yeter Ferit seni beklemeye tahammülüm kalmadı.''

''Beklemen gerekmiyor tatlım. Seninle tekrar buluşacağız,ancak benim istediğim bir zamanda.''

''Ferit beni üzen tek şeyin ne olduğunu biliyormusun? Senin gözünde o lanet saat kadar değerimin olmaması.''

'' Yanılıyorsun tatlım. Seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum ve sana söz veriyorum bir dahaki sefere asla ayrılmayacağız. Sensiz bir saniye bile olmayacak ama bu gün bu saati bulmak zorundayım.''

''Tamam Ferit nasıl istersen. Bir iki dakika bekle bende geliyorum.''

İtiraz etmedim. Buraları benden daha iyi bildiği kesin. En azından bize yardım edebilecek birilerini tanıyordur.
İşin en garip yanı ise bir önceki hayatlarımda,gençlik ve ihtiyar zamanlarımda da beni bu denli karşılıksız sevmesiydi. Bir hayalmiydi yoksa zihin oynayıcıları imkânsızı mı yaşatmaya çalışıyordu. Gerçekten inanılmazdı. Daha önceleri de sevgililerim olmuştu ama çıkarlarına ters en ufak hareket yada cümlede hemen terk etmişlerdi. İpek ise kesinlikle farklı bir kadın, gerçek olamayacak kadar sade ve temiz, ben böyle bir kadın olabileceğini hiç düşünmemiştim.

''Ferit aramaya nereden başlayacağız.''

''Bilmiyorum. Dayağı yediğim yerden olabilir.''

SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin