25

1.3K 141 25
                                    

ONBESBIN ILE MERHABA
olmedim sadece sinavlarim vardi bu ozel bolumu yazmak icin onlarin bitmesini bekledim. Onun disinda bir suru bildirim vardi yazdiginiz tum yorumlari okudum bazilarina yanit yazdim belki gormussunuzdur yorumlariniz muessesemiz icin degerli

bu arada sey de demeyin simdi bu kadar bekledik boyle sacma bolum mu olur diye elimden geldigince biseyler iste iyi okumalar 💋

Soobin, Heeseung'a attığı mesajın ardından hızlıca üstüne bir palto geçirerek evden çıkmıştı. Kafası fazlaca karışıktı her şey hayal gibi geliyordu. Bir hafta öncesine göre şu anki halinin hayal olması daha muhtemeldi. Heeseung için endişeleniyordu bu yüzden bir an önce yanında olmak istiyordu.

Hava soğuktu bu havada dışarı çıkmanın stratejik olarak ne kadar doğru olduğunu düşündü. Açıkçası kendisi için sorun değildi ama Heeseung'ı da dışarı çağırdığı için onun üşüyebileceğini düşündü. Belki de bu düşünmesi gereken en son şeydi. Ama sınavlarda bile yapmadığı stresi şu an yapmıştı mantıklı düşünemiyordu.

Geçen gece Heeseung'ı eve kadar takip ettiği için evin yolunu biliyordu, umarım Heeseung sorgulamaz diye geçirdi içinden. Kısa zamanda varmıştı. Üzerini ve saçlarını eliyle biraz düzelttikten sonra zili çalmıştı. Stresten terlemeye başlayan ellerini pantolonuna silerken kapının açılmasıyla yutkunmuştu.

Kapının ardında başını kenardan çıkarmış kızarık gözlü bir Heeseung vardı. Anlık düşünme yetisini kaybetmişti Soobin. Aralarında kısa bir bakışma geçtikten sonra ilk adımı attı Soobin. "Dışarısı biraz soğuk gibi. Kalın giyindin değil mi?" Heeseung'ın yüzünde minik bir tebessüm belirmişti. Ardından başını sallamıştı kısaca.

Evin bahçesinden ayrıldıktan sonra ikisi de nereye gideceklerini bilmiyordu. Boş boş yürüyorlardı. Asıl sorun ikisi de tek kelime bile etmiyordu. Belki de artık geçmişin yaraları eskisi kadar acıtmıyordu? İki ergenin birbirine hissettiği basit duygular niye bu kadar etkilemişti ki onları. Gözlerindeki yorgun bakışlar her şeyi açıklıyordu aslında. Eğer korede kendi cinsinden birine aşık olduysan bittin. Eğer bu en yakın arkadaşınsa, daha kötüsü.

Aslında bu kadar basit sayılabilecek bir durum değildi bu. Açığa çıkması da ikisinin ağzından çıkacak kelimelere bakıyordu. "Ben.. Ben üzgünüm." dedi Soobin. Kendisi adım atmazsa Heeseung'ın adım atmasının zorlaşacağını fark etmişti. Bu yüzden ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.

"Niye?" dedi Heeseung. Belki de anlamsız ve komik gelebilirdi ama sesi titriyordu Heeseungın. Bu sohbet havada kalıp basit okul konularından konuşulmaya başlanmıştı. Parkta düzgün bir banka oturup aralarında biraz mesafe bırakmışlardı. Sanırım artık konuya girmeleri gerekiyordu.

"Senin için ne kadar mantıklı gelecek bilmiyorum, aslında ergenlik zamanımda yaptığım bazı şeyleri ben de doğru bulmuyorum ama doğum günümde bana açıldığın zaman... Çok şaşırmıştım kesinlikle beklemiyordum. O zamana kadar bakarsan zaten aşırı yakındık sadece adını koymuş olacaktık? Öyle işte. Kabul edecektim ama bir anda gitmem kesinlikle doğru değildi. Saniyesi saniyesini hatırlıyorum sanırım tek pişmanlığım olarak kalacak. Şuan doğru kelimeleri seçmekte zorlanıyorum. Sen gittiğinde tamamen bir boşluğa düştüm. Fazlasıyla zorlandım kendimi çok suçladım. En azından veda etseydik diye düşündüm hep. Son görüşmemizin öyle olması çok kötüydü. Niye gittin diye düşündüm hep. Bir bildiği vardır dedim gerçekten. Senin düşüncelerin hep benim için önemliydi. Sen benim için önemliydin. Şimdi seni yıllar sonra karşımda görmek... Belki dedim bu sefer kaçmazsam. En azından pişman olmayacağım. Senin cevabın ne olursa olsun. Her zaman yanında olacağım Heeseung."

Soobin'in çok hafif bir tonda yaptığı konuşma, Heeseung'ın taze olan gözyaşlarından birkaçının düşmesini sağlamıştı. Kelimelerini seçerek kullanmıştı. Göz göze gelmeye çalışmıştı. Fazlasıyla zordu, ikisi de büyümüştü. Çocuk aklıyla yaptıkları şeyin çoğu mantığa sığmıyordu.

"Soobin, ben gerçekten üzgünüm. O gün sana açılmayı birçok kez düşündüm. Kabul etmen veya etmemen benim için önemli değildi. Dediğin gibi biz hep yakındık biz hep birbirimizin yanındaydık. Aramızda bir sıkıntı çıkmayacağını biliyordum. Tek sorun utanmamdı. Onu da bir şekilde yenmiştim işte. Sana açıldıktan sonra duraksadığını gördüm. O anda pişman oldum. Dediğim gibi kabul edip etmemen değildi sorun. Bu çok farklıydı. Kabul edeceğini biliyordum. Ama sorumluluk senin üstüne kalacaktı. Anneni, aileni karşına alacaktın. Fazlasıyla korktum. Anneni seviyordun Soobin, her kelimesini dikkatle dinliyor her şeyine dikkat ediyordun. Ona bağlıydın. O anda korktum. Biz küçüktük ve annen böyle bir şey olduğunu öğrense seni silebilirdi. Gerçekten üzgünüm ama öyleydi. Çok korktum benden nefret etmeni istedim o an. O gece uyumadım. Sen kabul etmeden gitme planları kurdum. Bilmiyorum çocuk aklıyla yaptım bunları o anda en mantıklı çözüm bu gelmişti bana. Çünkü iki erkeğin birbirine aşık olması yanlıştı. Ve seni yıllar sonra görünce korktum. Çünkü yıllar geçtikçe kendi yaptıklarım bana göre mantıksızlaşmaya başladı. Kendimi suçladım. Geri dönüşü yoktu. Benden hesap sorarsın belki nefretini kusarsın diye düşündüm. Düşünceler peşimi bırakmıyor cidden çok üzgünüm özür dilerim benim aptallığım hepsi."

Heeseung birkaç saat önce ağlamanın etkisi de olduğu için biraz peltek bir şekilde sıralamıştı cümlelerini. Soobin duraksadı ve yutkundu. Altından böyle bir şey çıkmasını asla beklemiyordu. Heeseung annesini düşünmüştü. Gerçekten öyle bir şey olsa annesi çok büyük tepki gösterirdi. Böyle bir şeye maruz kalsa gerçekten yıkılacağını düşündü Soobin.

"Heeseung ben cidden... böyle bir şey beklemiyordum. Bu kadar ince düşünmen cidden ne desem bilemiyorum. İkimizin de hataları var elbet ama tek isteğim şu an geçmişteki bu anımızı unutalım. Eski Soobin ve Heeseung hep yaşasın ama mutlu bir şekilde."
Göz yaşlarının arasından gülümsemişti Heeseung. Ve Soobin yıllardır yapmak istediği bir şeyi yapıp sıkıca sarılmıştı ona.

Ardından çiseleyen yağmurla maalesef kalmak zorunda kalmışlardı. Heeseung ne kadar gerek yok dese de Soobin onu evine kadar getirmişti.
"Bu arada çocuklar(arkadaşları) için endişelenme bir şekilde hallederiz eminim."
Gülümseyerek teşekkür etmişti Heeseung. Sanırım artık mutlu olma zamanıydı? Belki bazıları için öyleydi.

==========
SELAM umarim begenmissinizdir

bu bölümün gecikme nedeni sınav zamanına gelmesiydi ben de sınavlar bitince rahat rahat yazarım dedim çünkü önemli bölümlerden birisi. Eğer o zaman yazsam geçiştirirdim. NEYSE SEVGILI DEGILLER
uzucy bir gercek ama oyle hemen olmaz malsf

bu kitabin konusu bu bolume dayaniyo gibi bisey umarim istedigim gibi yazabilmisimdir.
diger bolumler bu kadar gecikmez artik sinav falan kalmadi ztaen rahatim.

good 4 uHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin