17

22.1K 2K 5.2K
                                    


"senin adını sayıklıyorum, konuşabildiğim tek dil bu."

sigaramın yarısını direkt yere atıp sınıfa koşmadan önce koca bir "hassiktir!" çektim. jisung'un sınıftan biriyle, özellikle de bir kadınla, kavga etmesinin sonuçlarını düşünemiyordum bile. zaten sınıf tarafından dışlanan ve hor görülen biriyken bu olaydan sonra insanların ona tepkisi veya jisung'un neler hissedebileceğini kestiremiyordum. eminim şu an sınıftakilerin ona bakışlarından rahatsızlık duyuyor, bir an önce yanına gidip onu rahatlatmamı bekliyordu.

beynimdeki düşünceler yavaş yavaş daha da beter bir hâl alırken sınıfın kapısına gelip direkt içeri girdim.

gördüğüm manzara düşündüğümün tam tersiydi. jisung insanların bakışlarından veya tepkilerinden çekinmiyor, hatta umursamıyormuş gibi görünüyordu. mina'nın saçlarını ellerine dolamış, zavallı kız çığlık çığlığa geri çekilirken aynı zamanda elini jisung'un tişörtüne kenetlemişti. jisung bir yandan onun saçlarını asılıyor, o ise zor bela da olsa jisung'un tişörtünü çekiştiriyordu.

bu görüntü benim aptal arkadaşımın hoşuna gitmiş olacak ki gülmekten ayırmaya fırsat bile bulamamıştı. hemen koşup jisung ve mina'nın çevresindeki kalabalığı yararak yanlarına ulaştım. direkt jisung'un arkasına gelip ince beline kollarımı doladım ve hafifçe havaya kaldırarak zavallı kızdan uzaklaşmasını sağladım. jisung bir yandan ellerini uzatıyor, diğer yandan ayaklarını havada sallanıyordu.

hafifçe sesimi yükselterek "jisung!" dedim. jisung ise benim yanında olduğumu, hatta onu saran kolların benim olduğumun daha yeni farkına varmış gibi şaşkınlıkla başını çevirdi. mina'nın yüzü kıpkırmızı olmuştu. kısa ve siyah saçları dağılmış, gözlerinin dolmasından mütevellit rimeli hafifçe gözlerinin altına bulaşmıştı.

"sen kimsin de benim saçlarımı çekiyorsun!" diye bağırdı hafifçe tiz çıkan sesiyle. bir yandan da kollarımın arasında yerden kaldırdığım jisung'u işaret ediyordu.

"beni bunun için tahrik eden sendin!"

jisung cevap verdikten sonra tekrar ayaklarını sallamaya ve ellerini mina'ya doğru uzatmaya başladı. belini biraz daha sıkıp iyice geri çekildim o sırada da bize doğru gelmeye çalışan mina'yı chan durdurdu.

"ben sana kötü bir şey demedim bile!"

ikisinin sesli atışması devam ederken fısıldaşan kalabalığın arasından sınıf öğretmenimiz belirdi. öğretmeni görür görmez jisung'u yere indirip hafifçe önüne geçtim.

"ne oluyor burada? ne bu gürültü?"

hoca kaşlarını çatmış, bir bana bir de mina'ya bakıp sormuştu. jisung bir kedi gibi arkama sinip küçük ellerinden biriyle kolumu tutup nazikçe sıktı.

"jisung başlattı. birden bana saldırıp saçlarımı çekti buna buradaki herkes şahit."

mina direkt savunmaya geçince jisung'un bir şeyler söylemesini bekledim fakat yapmadı. ya da yapamadı. alnını sırtıma bastırıp beni iyice kendine yasladıktan sonra çok fazla rahatsız hissettiğini anlamıştım bir şekilde. uzatmak istemedim.

"mina, bu meseleyi kendi aramızda halletsek olmaz mı? bir sonraki teneffüs sana kahve ısmarlayacağım."

ben uzlaşmaya çalışınca sınıf öğretmenimizin işine geldi ve asık suratını hemen değiştirip sırıtmaya başladı.

as you are, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin