28

16.4K 1.5K 3K
                                    

ellerim jisung'un ince belinin kıvrımlarında gezerken jisung ani bir hareketle elindeki telefonu koltuğa koyarak bana doğru döndü.

"aşkım, mina yeji'ye aşık biliyor musun?" dedi hafifçe dudaklarını büzerek. hemen başımı sallayıp cevapladım. "bilmiyordum kendi mi söyledi?"

hemen aşağı sarkan bacaklarını kaldırıp yerinde dönerek bacaklarını bu sefer belime sardı. sonra da hafifçe kıpırdanıp kalçasını kucağıma biraz daha yerleştirdi. "kendisi söylemedi çünkü salak olduğu için daha farkında değil."

söylediğine gülümsedikten sonra belindeki ellerimi nazikçe kalçasına indirip hızlı bir hareketle biraz daha kendime yaklaştırdım. biraz irkildi fakat sonra bu hamlem hoşuna gitmiş gibi gülümsedi ve burnunu burnuma sürttü.

"yani diyorsun ki mina'nın yeji'ye aşık olduğunu sen kendin anladın."

bacaklarını belime biraz daha sıkı sardıktan sonra kollarını da boynuma dolayıp bedenimi tamamen kendine yasladı.

"hıhı ben anladım işte."

övünür gibi söyledi bunu. söylerken dudaklarını hafifçe büzüp çenesini de hafifçe yukarı kaldırdı. onun bu tatlılığına kıkırdadıktan sonra "benim sana aşık olduğumu zor anlamıştın ama..." dedim. hemen savunmaya geçip kaşlarını çatarak kızgın bir yüz ifadesine büründü.

"salak ben anladım ki sadece çok korktum."

cevabına karşılık kaşlarımı hafifçe çatıp başımı yana eğdim. "neden korktun ki?" başını ilk önce öne doğru eğdi sonra da yüzünü boynuma yasladı. boynuma sürten kirpikleri yüzünden hafifçe gıdıklansam da hiç hareket etmeden onun cevabını bekledim. "çünkü ben o zaman sandım ki sen beni sevmezsin. bir de sen çok yakışıklısın hem de kaslısın beni beğenmezsin sandım." hemen başımı hafifçe ondan uzaklaştırdıktan sonra yüzüne baktım. büzülen dudakları, gözleri gözlerimi bulduğunda hafif bir tebessüme dönüştü.

"dünya üzerinde seni sevmeyecek tek bir insan tanımıyorum ben."

cevabımı duyar duymaz gözlerini iyice kısarak güldü. sonra da başını omzumdan kaldırıp yüzlerimizin karşı karşıya gelmesini sağladı. "bir tek sen sevsen yeter ki." cümlesini kocaman gülümsemesi takip ederken hemen belini kavrayıp kendime birazcık daha yaklaştırdım. sonra da dudaklarına uzanıp uzun soluklu bir öpücük bıraktım. "en çok ben seviyorum."

birkaç saniye birbirimizi gülümseyerek izledik. bir süre sonra ise jisung, ani bir hareketle kucağımdan zıplayıp tam karşıma geçti ve heyecanlı bir şekilde "şimdi sana what is love dansı yapacağım!" dedi ve sessiz bir mırıltı eşliğinde dans etmeye başladı. her bir hareketini kıkırtılar eşliğinde izliyordum. benim eğlendiğimi görünce o da gülmeye başlayarak hareketlerini daha tatlı bir şekilde yapmaya başladı. birkaç dakika sonra biten küçük dans gösterisi ikimizi de çocuk gibi eğlendirirken hemen yerimden kalkıp hızlıca jisung'un yanına gittim. tam karşısına geçtiğimde kocaman gülümseyerek kollarını boynuma doladı. ben de hızlı bir hamle ile kalçalarından yakalayarak kucağıma zıplamasını sağladım.

"beğendin mi? sana göstermek için iki gün bu dansı çalıştım."

hâlâ gülümserken başımı öne arkaya salladım. "çok çok beğendim. hatta bana da öğret birlikte dans edelim." gözleri ve dudakları aralandı. heyecanlı bir şekilde "gerçekten mi!" diyerek sesini yükseltti. gülümseyerek başımı salladığımda hızlıca ve hırçın bir şekilde boynuma sarılıp saçlarını yüzüme sürtmeye başladı.

"benim aşkım en iyisi! çok seviyorum çok çok!"

sesini yükseltirken ben de hızlıca yüzünü yüzüme sürtmesine karşılık gözlerimi kapatarak kıkırdamaya devam ettim. birkaç saniye sonra durup yüzüme baktı. hafifçe dağılan saçlarına ve sersemlemiş yüz ifadesine bakıp kahkaha attım. "çok tatlısın sevgilim." burnunu kırıştırıp gülümsemeye başlarken aniden kapı açıldı. felix, bir eli hâlâ kapı kolundayken kapıyı tamamen ayırıp bedenini içeri doğru uzatmıştı. birkaç saniye kucağımda saçları dağılmış ve sersem bir ifade ile felix'i izleyen jisung'a baktı. irisleri ben ve jisung arasında gidip gelirken son olarak gözlerini jisung'un kalçalarındaki ellerime kenetledi.

as you are, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin