35 🍓

21K 1.5K 4.2K
                                    

"bebeğim, sen hayatımın aşkıydın."

"sabahtan beri odadan çıkmadılar."

jisung'un annesi sessizce kıkırdayarak söylediğinde ben de gülüp başımı salladım. chan ile gelmiştik buraya. mina önden gelip jisung ve felix ile hazırlanmıştı. şimdi salonda oturmuş, üçünün odadan çıkmasını beklerken muhabbet ediyorduk.

"eğlenceyi fazla kaçırmayın oğlum tamam mı? başınıza bir iş gelmesin bak çok dikkat edin."

jisung'un annesinin kaçıncı ikazıydı bu bilmiyorum. her seferinde tamam diyerek söz versem de bir türlü içindeki endişeyi atamıyordu.

birkaç saniyelik bekleyişin ardından kapıdan gelen tıkırtılar sebebiyle o tarafa baktık hep beraber. ilk önce mina göründü. kocaman gülerken bize baktı ve hoş geldiniz dedi. sonra felix geldi ve onun yanında da jisung.

ellerini önde birleştirmiş, muhtemelen utançtan yanakları kızarmıştı.

kıyafetini görünce tabiri caizse hayvan gibi baştan aşağı süzdüm onu.

dar, crop bir tişört giymiş altına ise biraz bol bir pantolon giyip kemer takmıştı. incecik belini sıkıca saran tişörtü görünce dudaklarımı ısırmadan edemedim. inanılmaz görünüyordu. kulağındaki küpeleri, dudaklarında parıl parıl parlayan ruju fark etmemek imkansızdı.

boynuna inci kolye takmış fakat benim ona aldığım çilekli kolyeyi yine de çıkarmamıştı.

saçlarının yapıldığı belli olsa da yine de hafif dağınık görünüyordu. muhtemelen saçlarındaki bu dağınık görüntünün çok hoşuma gittiğini bildiğinden böyle olmasını kendi tercih etmişti.

felix kocaman gülümsedikten sonra "teyzoş, nasıl olmuş oğlun?" diye sordu. jisung'un annesi bile etkilenmiş görünüyordu resmen. belki jisung'u ilk defa gördüğünden böyleydi bilmiyorum ama fazla şaşkın ve heyecanlı gelmişti gözüme.

"çok güzel olmuş." dedi biraz sesini yükselterek.

felix bana baktı, jisung'un yanından ayrılıp chan'ın yanına geçti ve hızlıca minik bir öpücük kondurdu yanaklarına.

jisung'a doğru ellerimi uzatırken biraz çekindim fakat şu an güzelliğine dair herhangi bir şey söylemezsem delirecekmiş gibi hissediyordum.

iki elimi de ona doğru uzatınca jisung ellerimi nazikçe tuttu ve bana doğru adımlayıp tam karşımda durdu.

bana bakıp gülümsedi ilk önce. zaten hafifçe allık olan yanakları, utanınca iyice kızardı. annesine arkam dönük olduğu için alt dudağımı ısırıp biraz sessiz bir şekilde "inanılmaz görünüyorsun." diye söylenmeyi ihmal etmedim.

kocaman gülümseyip sert olmayacak bir şekilde koluma vurdu jisung, sonra da parmak uçlarına yükselip yanağıma bir öpücük kondurdu.

arkadan gelen kuru öksürük sesleri yüzünden chan, mina ve felix kıkırdamaya başladı ben ve jisung ise hızlı bir şekilde birbirimizden uzaklaştık. biraz utanmış, biraz da mahçup olmuş bir şekilde jisung'un annesine bakınca o da dayanamadı ve güldü.

"bugün çok eğlenin tamam mı?" dedi hâlâ gülmeye devam ederken. ikimiz de başımızı salladık. jisung annesini öpüp vedalaşınca da çağırdığımız taksiye binip yola çıktık.

***

"ay burası neymiş kocaman!"

el ele yatın merdiveninden çıkıp girdiğimizde jisung yine 'kocaman' kelimesini uzatıp üstüne basarak söyledi. ona bakıp kıkırdadıktan sonra bize doğru gülerek gelen chaeyoung'a döndüm.

as you are, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin