0.2

199 39 26
                                    


karşımda adını yaklaşık yarım saat önce öğrendiğim kadınla, şık bir restoranda yemek yerken bu duruma nasıl geldiğimi sorguluyor ve aynı zamanda buradan kaçmayı planlıyordum. jennie güzel bir kadındı, güzel bir bölümde öğrenci, güzel bir ailenin tek kızıydı. sohbeti de bir o kadar güzeldi, nazikti ancak ben bu tabloya ait değildim.

dün sabah jeongguk evimden çıkar çıkmaz annemin arama yağmuruna tutulmuştum. ilk üç arayışını görmezden gelsem de dördüncü de cevap vermiş, bir randevum olduğu haberini almıştım.

zaten dünkü konuşmadan sonra jüri çok da güzel geçmemişken aldığım ikinci darbe ile şimdi buradaydım. annemi arayıp evlenmek istemediğimi, zaten aşık olduğum biri olduğunu söyleyip söylememek arasında gidip geliyor ve aynı zamanda jennie'ye gülümseyip önümdeki bifteği dikkatle kesiyordum.

"hey."

kestiğim et parçasını ağzıma attığım sırada duyduğum tanıdık ses ile gözlerimi masadan çektiğimde jimin ve yoongi'yi görmek beni şaşırtmıştı.

"hey," dedim ağzımdaki lokmayı yutar yutmaz. çatal ve bıçağı hemen tabağın kenarına bırakmış, ayaklanıp ikisine de sarılmıştım tekrar yerime oturmadan önce. "eşlik etmez misiniz?"

jimin gülümseyerek kafasını iki yana salladı. bir an, sadece küçük bir an jimin'in yüzünü kaplayan gülüşüne daldığımı hissettim. jeongguk'un ona nasıl kapıldığını anlayabiliyordum bir noktada.

"kalkıyorduk biz, yemeğimizi çoktan yedik. seni biriyle görünce de şaşırdık açıkçası tae."

şakayla karışık kurduğu cümlesine hepimiz, en azından ben, nezaketen gülerken yoongi ona eşlik etmişti. "gerçekten, kim taehyung sahalara inmiş."

jennie'nin bizim muhabbetimizden ne kadar hoşnut olduğunu kestiremesem de çok umursamamıştım, muhtemelen bu yemekten sonra bir daha görüşmeyecektik bile. yoongi'ye kısa bir göz kırpıp sırıtmıştım.

"ben hep sahalardaydım zaten."

"hadi oradan," dedi hemen jimin. "projelerinden başka bir şey düşünmeyen herifin tekisin. buluştuğumuzda bile çizim yapıyor bu."

son cümlesini bana değil de jennie'ye dönerek kurduğunda arkadaşlarımın bu yemeğin evlilik mevzusundan kaynaklı olduğunu anladığına adım kadar emin olmuştum.

"ah, öyle mi?" dedi zarif bir neşeyle jennie. onu arkadaşlarıma tanıtmamama takılmamış olmalıydı ki bozulmuş gibi durmuyordu. "bu arada, ben kim jennie."

ve benim eksiğimi böylece tamamladı.

derin bir iç çektim jimin ve yoongi de kendilerini ona tanıtırken. sonrasında yoongi'nin sözü duraksamama sebebiyet verdi.

"önümüzdeki hafta arkadaş grubumuzla tatile çıkmayı planlıyorduk hazır yaz da geliyorken, sen de katılsan çok eğlenceli olur."

öncelikle, böyle bir şey planlandığından kesinlikle haberim yoktu.

evet, yaz geliyordu. bitirme projemi daha dün teslim etmiştim ancak bu haftaki buluşmadan bile haberim yokken tatil muhabbetini jennie'yle öğrenmem beni dumura uğratmıştı.

benim anlamayan bakışlarımı görmüş olmalılar ki jimin gülmüş, "bu hafta yoğun olduğundan gruptaki mesajları okumamış olmalısın." demişti. onu orada onayladım ancak ben grup mesajlarını yoğun olmasam da okumuyordum.

"aslında kulağa çok eğlenceli geliyor, ben de katılmak isterim."

jennie'nin kurduğu bu cümle, onunla bu yemekten sonra görüşmeme planlarımı suya düşürmüştü.

moth to a flame | tk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin