Herkes başladığı tarihi ve yeri buraya not bırakabilir :)
Yine gözlerimi alarmdan 10 dakika önce açtım.Sanırım vücudum artık buna alıştı.Uyanır uyanmaz tabi ki Azra'dan gelen mesajları okumaya başladım.Bizim bu halimiz herkese alay konusu oluyor.Sürekli mesajlaşıyoruz görüştüğümüz zamanlar hariç tabi.Ama konuşacak o kadar çok şeyimiz var ki gerçi itiraf edeyim bazen bu kadar ne bulduğumuzu ben bile merak ediyorum.Ama bu mesajlaşma trafiği bana iyi geliyor hele de Kerem'dan sonra tekrar telefona bakacak bir neden olması..
Bugün ki kombinini ve tabi ki aşk üçgenindeki son durumunu anlatıyor.Azrayla bu kadar farklıyken aynı anda nasıl bu kadar benzeyip anlaşıyoruz şaşırtıcı.Aslında benim için herhangi biriyle arkadaş olmak şaşırtıcı.Çünkü kendimi bildim bileli sanki ben A frekansında yayın yaparken diğer herkes B frekansında yayında gibi hissediyorum.Bu yüzden bugüne kadar doğru düzgün kalıcı bir arkadaşlık kuramadım ta ki Azra'ya kadar.Sanki o da benim gibi A frekansında.
Tabi bir de Kerem var ya da vardı demeliyim sanırım.Bugün 1 ay oldu ayrılalı tam 1 ay ve onu tekrar görmek zorundayım aynı sınıftan biriyle çıkmamak üstüne kitaplar yazılmalı bence.Kim ayrıldığı insanı her gün görmek ister ki?Derse geç kalmamak için hemen bir kot bir tişört giyindim Azra'yla bu konuda farklıyız mesela o kıyafet kombinlerini saatlerce düşünürken ben evden çıkmadan bir tişört bir kot giyinip çıkabiliyorum.Kıyafete kafa yormak bana çok gereksiz gelirken Azra için dünyanın en önemli şeylerinden biri. "Moda bir sanattır" onun bu hayattaki mottosu olabilir zaten İngilizce öğretmenliği yerine hep moda tasarımını seçmek istediğini anlatır durur ama ailesi bu konuya sıcak yaklaşmadığından kendilerinin mutlu olacağı bir meslek seçmesini istediklerinden dolayı öğretmenlikte karar kılmış.Benimse öğretmenlik kendi tercihimdi, insanlara yardım edebileceğim insanların hayatlarına dokunabileceğim ve hatta hayatlarının akışlarını değiştirebileceğim bir meslek seçmek istemiştim kendimi bildim bileli, bunu da öğretmenlikte buldum.
Canım annem her zamanki gibi kahvaltımı hazırlamış çıkmadan.Kahvaltımı ederken bir yandan Azra'ya cevap yazdım ve kahvaltım biter bitmez kulaklıklarımı takıp dışarı çıktım.En sevdiğim hareketli playlisti açtım ve okula yürümeye başladım.Hala yavaş şarkıları dinleyemiyorum bana fazlasıyla Kerem'ı hatırlatıyor.
Yolu nerdeyse yarılamıştım ki bir anda bir şey oldu.Tam olarak ifade edemiyorum sanki bir an gördüğüm her şey değişti, bir an başka bir yerdeyim gibi hissettim kocaman ormanda küçük bir varlık gibi..Karşımda da bana bakan bir çift göz vardı kapkaranlık koyu bir çift göz...Hangisi daha hipnotize ediciydi bilemiyorum o ormanın gerçekliği mi yoksa kapkaranlık gözler mi.Elimdeki telefon titremeye başladığında ancak titreyenin telefon değil de elim olduğunu anlayabildim.Bir kaldırım kenarına oturdum..Bana neler oluyordu hiç görmediğim bir ormana özlem duymuştum sanki,sanki orası aslında çok iyi tanıdığım ama hafızamdan silinen bir yer gibiydi.Kafamı toplamak için yanımdaki sudan bir yudum aldım.Allahım yoksa o mu hastalığım mı tekrar ediyor ama bu o zaman gördüklerime benzemiyordu peki ya bu sefer daha farklı bir şekilde geldiyse?Orman içeren ne bir film izlemiştim ne bir kitap okumuştum neyin görüntüsüydü bu?Zor da olsa biraz kafamı toparlamayı başardım ve ayağa kalkıp yoluma devam ettim.İngiliz Dili Eğitimi tabelasının altından geçerken Azra'yı gördüm yine simsiyah bir kombinle tek başına oturmuş telefona bakıyor muhtemelen Semih'le mesajlaşıyor ya da Berk mi acaba..Bu kız ve aşk hayatı...
"Bu sefer şanslı oğlan hangisi?Berk mi Semih mi?"
"Yaa yapma gören de beni ikisini idare ediyorum sanacak.Tamam ediyorum gibi görünebilir ama gerçekten ben bir şey yapmıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elisya
Fantasy"Ama hayat böyledir Elisya her şeyi seçebiliriz belki ama ailemizi geldiğimiz yeri seçemeyiz.Bunu nasıl yumuşatarak söyleyeceğimi bilmiyorum canım kızım ama ben senin biyolojik annen değilim" "Yolu nerdeyse yarılamıştım ki bir anda bir şey oldu.Tam...