2 | Kağıt Helva

220 46 36
                                    


"Of seungmin cidden çamaşır yıkamak için bu sabahı mı seçtin? Nerede benim gri sweatim?" içeri doğru bağırırken bir yandan da küçük bir valize eşyalarımı yerleştirmeye çalışıyordum.

Evet, Changbin ile yaşayacaktım.

Her ne kadar ikinci günümde elimde valizle adamın kapısına gitmek garip olsada yapacak bir şey yoktu.
Cidden adamın kucağına atlamak istediğim için değildi bu. Dün tam bir buçuk saatte dönmüştüm eve.

Bir buçuk saat.

Her gün gidiş geliş o kadar yola katlanmam mümkün değildi bu yüzden gece Changbin'i arayıp yarından itibaren staj süresi boyunca orada yaşamanın benim için uygun olduğunu söylemiştim. İlk söylediğimde adama birkaç saniyelik kal gelmişti ama sonra kibarlığından kabul etmişti. Sonuçta bu teklifi sunan oydu ayrıca bu fırsatı zaten kaçıramazdım. O bilmese de hayranıydım ve böyle bir teklifi elimin tersiyle ittirmek aptallık olurdu.

Kıyafetleri valizin içine tamamen tıkıştırıp kapatmak için de valizin üstüne çıkmıştım. Ama ne kadar uğraşsam da fermuar sıkıştığı için kapanmıyordu. Valizin üzerinden inip fermuarı düzeltmeye yeltendiğimde ise zorla kapatmaya çalıştığım kapak açılmış ve tıkıştırılan tüm kıyafetler etrafa saçılmıştı.

Tanrım, bu dünyadaki tek bahtı sikik piyade ben miydim?

Hayattan bıkmış ve kendimden tüm beklentim yerlebir olmuş şekilde önümdeki valize bakarken içeri kurtarıcım girmişti.

"Al bakalım gri sweatini. Ayrıca bu ne hal felix. Anasını ağlatmışsın ortalığın resmen."

Seungmin bir yandan konuşuyor diğer yandan benim yumak yaptığım kıyafetleri özenle katlayarak valize yerleştiriyordu. Tüm kıyafetler bitince dün geceden beri nerede diye ağladığım sweati de en üste koyup valizi tek seferde kapattı.
İrileşmiş gözlerim ve açılmış ağzımla ona bakarken kocaman sırıp göz kırptı.

Tepkimin hoşuna gittiği belliydi.

"Düzen lix düzen. Sihir gibi değil mi? Haklısın ben bir büyücüyüm" ellerini sihir yapar gibi sallıyordu.

Ben ona sadece göz devirerek karşılık verdiğimde üzerime atlayarak beni gıdıklamaya başladı.

"Demek bana göz devirirsin he. Ukala çocuk seni. Bu cezayı hak ettin seni küçük civciv"

"S-seun-seugmin l-lütffenn b-bıırak"

Kahkahalarımın arasından konuşmaya çalışsamda aldığım nefesler bile zor yetiyordu vücuduma.
Benim sözlerimin bir faydası olmasa da odamın kapısından bizi izleyip konuşan çocuk seungmin'in ellerinin durmasını sağlamıştı.

"Sonunda kurtuluyorum senden minik fare. Artık sevgilimle başbaşa vakit geçirebileceğim." Hyunjin dalga geçer gibi bana bakmış ardından Seungmin'e havadan bir öpücük yollamıştı.

Seungmin yavaşça üzerimden kalmış elini uzatarak beni de kaldırmıştı. Hyunjin ise fırsattan istifade yeni kalkmış bedenimi poposuyla ittirerek beni Seungminden uzaklaştırmış gidip sevgilisinin dudaklarına minik bir öpücük kondurmuştu.

"Artık sevgilimin ilgisi sadece benim üzerimde olacak. Kıskançlıktan çatlarsan sakın arama açmam telefonumu." Hyunjin seungmin'in arkasına geçip kollarını beline sararken konuşuyor bir yandan da bana dil çıkarıyordu gizlice.

Ben de karşılık olarak ona dil çıkarttım.

"Hey kavga etmeyin çocuk gibi. İkinize de eşit ilgi gösteriyorum. Kıskanmayın birbirinizi. "

Seungmin kafasını arkasındaki bedene yaslarken bana bakarak konuşmaya devam etti.

"Ne zaman çıkacaksın saat 8'e geliyor"

Webtoon | Changlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin