Lizzy, Rafe'in kollarında uyandığında çocuğa bakıp gülümsedi. ikisi beraberlerken Rafe müthiş bir insandı. neredeyse nefret ettiğini unutabilirdi. ama bu rolün kapı dışına çıktıkları an biteceğini biliyordu. şu an sadece bu oda içindeki şeyin keyfini çıkarmaya çalışıyordu. odanın içine giren güneş ışığı Rafe'in yüzünü aydınlattığında çocuk gözlerini kırpıştırarak açtı. Lizzy gözlerini kaçırmadı, onu izlediğini bilmesi şu noktada çok da umrunda değildi. Rafe gülümsedi. "günaydın." Lizzy de gülümseyerek cevap verdi. "günaydın." odasındaki banyoyu gösterdi. "duş almak ister misin?" Rafe kafasını salladı. "önce sen al. ben beklerim." Lizzy yatak örtüsünü üzerine sarıp ayağa kalktığında Rafe örtüyü hızlıca çekti. Lizzy arkasını dönüp kaşlarını çattı. "hey!" çocuk sırıttı. "gece böyle demiyordun ama..." Lizzy banyoya girdikten birkaç saniye sonra Rafe de arkasında belirdi. aynadaki yansımasından makyajını temizleyen kıza baktı. "annenler ne zaman geliyor demiştin?" Lizzy lavabonun kenarında duran telefonunun tuşuna bastı. "tam olarak bir saat otuz dört dakika sonra."
~cinsellik var
Rafe, Lizzy'nin saçlarını sağ omzuna topladığında dudaklarını sol omzuna götürdü. fısıldadı. "bir saat otuz dört dakika... epey uzun bir süre?" Lizzy arkasını dönüp tek bacağını çocuğun kalçasına doladı. Rafe kızı lavabo tezgahına oturttu. elini kızın boynuna sarıp dudaklarını öpmeye başladı. tek parmağı Lizzy'nin kızlığına gittiğinde çoktan ıslak olduğunu biliyordu. kızın üzerinde böyle bir etkiye sahip olması onu gururlandırmıştı. erkekliğini yavaşça kızın içine ittiğinde Lizzy hafifçe titredi. Rafe kızın göğüslerini emmeye başladı. kız yüzünü Rafe'in boynuna gömdüğünde Rafe hareketlerini hızlandırdı. Lizzy inlememek için Rafe'in boynunu öptü. her santimini öpebilirdi. çocuk kızın çenesini tutup dudaklarını birleştirdi. ona ne kadar dokunursa dokunsun bir türlü doyamıyordu. Lizzy'nin dudaklarına karşı bir bağımlılık geliştirmişti sanki. saatlerdir ot bile içmiyordu ve sadece bir bira içmişti, ama sarhoş gibi hissediyordu çünkü kızı binlerce kez öpmüştü. resmen dudakları onu sarhoş etmişti ve onlardan ayrı kalamıyordu. bu odanın dışına çıkınca ne olacağını çok merak ediyordu ama şu an önemli olan kızın yanında olmasıydı ve tadını çıkarmakta kararlıydı.
Rafe hareketlerini hızlandırırken Lizzy'i izledi. inip kalkan göğsü, hafif ıslak teni, sahip olduğu bütün heyecanı... gözlerini ondan alamıyordu. kızın sırtında dolaşan elleri Rafe'in sırtını ısıttı. arkasında tırnak izleri olduğunu iyi biliyordu ve bu hoşuna gitmişti. kızın boynundaki morluklara baktı. birbirlerinde izlerini bırakmışlardı tıpkı bir altın dövme gibi. Lizzy çocuğa sıkıca sarıldı. sessizce konuştu. "geliyorum." Rafe büyük ellerini kızın göğsünde gezdirirken kendini daha derin bir şekilde içine itti. Lizzy içindeki doluluk hissiyle kıkırdadı. çocuk kızın dudaklarına doğru gülümsedi. "hoşuna gidiyor mu?" Lizzy'nin bacakları hafifçe titremeye başladığında çocuğun boynunu öperken baygın sesiyle cevapladı. "çok." ikisi de güldüklerinde Rafe mırıldandı. "işte benim kızım." hareketlerini iyice hızlandırdı. kendini son kez kızın içine ittiğinde inleyerek boşaldı. birkaç saniye sonra Lizzy'nin de bacakları titredi. kızın dizlerinin bağı çözüldüğünde Rafe düşmemesi için kolunu beline doladı. Lizzy kafasını çocuğun omzuna gömüp mırıldandı. "oh, Tanrım." Rafe kızın saçlarını öpüp aynadaki yansımalarına baktı. arkası aynaya dönük olan Lizzy'nin kahverengi saçları onun sarılarıyla tam bir zıtlık içindeydi. kızın ince ve zarif vücudu onun iriliğinin tam aksiydi. ikisi yan yanayken epey yakışıyorlardı.
Lizzy parmaklarını çocuğun göğsünde gezdirirken mırıldandı. "annemler gelmeden evi toparlamam lazım." çocuktan ayrılmak ona o kadar zor geliyordu ki. bu sefer ayrılıklarının sonu vardı ve ikisi de bunu biliyordu. telefonuna bakıp konuştu. "kırk dokuz dakikam var." Rafe gülümsedi. "kırk dokuz dakikada bu evi yıkıp baştan yaparız Elizabeth." Lizzy göz devirip mırıldandı. "Elizabeth'e döndük yine..." Rafe bunu duysa da duymamış gibi yaptı. kıza Lizzy demekten hoşlanmıyordu, herkes ona Lizzy diyordu zaten. Liz demeyi seviyordu ama o da fazla özel gibi geliyordu. bazen içinden ona Liz demek geliyordu ve düşünmüyordu bile, öylece dudaklarından dökülüveriyordu. Lizzy oturduğu yerden konuştu. "sen gir, ben evi toplayayım." Rafe kafasını salladı. "beraber dağıttık, beraber toplayacağız." kız elini Rafe'in koluna koydu. "yetişmez." Rafe kızın elini tutup onu banyoya doğru çekti. "çok fazla konuşuyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dress// r.c. +18
FanfictionKalabalık bir odadaki gizli anlarımız Onların sen ve ben hakkında hiçbir fikri yok Bedeninde tırnak izleri var Bende izini bıraktın, altından bir dövme adeta Tüm o sessizlik ve sabırla bekleyiş, burnumda tütüşün ve beklenti Ellerim senden uzak kalma...