Bölüm 1

26.6K 705 112
                                    

Herkese merhaba.

İyi okumalar dilerim... 

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Hayat sürprizlerle doluydu. Kimisi mutlu kimisi üzgün sürprizlere gebeydi. Önemli olan senin bu sürprizlere nasıl tepki verdiğin. Şükretmek mi yoksa isyan edip daha ağırını yaşamak mı daha iyiydi. 

Seçimler  ve seçimlerimizin köleleri olan bizler. 

<<<<<<<<<<<<

1997 Ağustos 10;

"Demir bir, demir iki." diye mırıldandı Ahmet bey. 

"Demir iki dinlemede." diye telsizden ses gelince dikkat kesildi. 

"Görüş alanı açık komutanım. Temizliğe başlayalım mı?" diye konuştu hırsla. Kanı kaynıyordu. Avını bekleyen aslan misali keskin bakışlarını çevrede gezdirdi. Aylardır buradaydı. Gergindi ve yorgundu. Karısını aylardır görmemişti. Üstelik karısı şuan kızına ve oğluna hamileydi. 

"Başlayın Demir!" diye konuşan komutanıyla derin bir nefes verdi ve nişanını tekrardan aldı. Hırsla silahını sıktı. Şuan bu soysuzlar olmasaydı karısının yanında olabilirdi. Kızını ve oğlunu sevebilirdi. Üstelik böyle devam ederse doğuma da gidemeyecekti. O zaman korkuyordu işte. Kimsesi yoktu Leyla tek başına doğuma gidip iki oğluna da bakamazdı. 

Etrafında illaki arkadaşları vardı ama Leyla çekinirdi herkesten ve rahat hareket edemezdi. Bir şey isteyeceği zaman kırk kere düşünürdü rahatsız eder miyim diye biliyordu bunu. On üç gün kalmıştı doğuma ve bu gidişle yetişemeyecek gibiydi. 

Silahıyla tekrar nişan alıp düşünmeden tetiğe bastı ve aynı saniyelerde karşıdaki adamı kafasından uçurdu. Boş çuval gibi yere düşen bedenle gülümsedi. Bunları hak ediyordu bu şerefsizler. 

"Arka taraf temizlendi." dedi telsizden görev arkadaşı Ali. 

"Burada temizlendi." diye mırıldandı sıkkınlıkla Ahmet bey. 

"Bu tarafta temiz komutanım." dedi askerlerden biri. Sağ ve sol tarafa da iyice bakarak yerinden kalktı Ahmet bey ve mağaraya ilerlemeye başladı. Şimdi ne planladıklarını öğrenmekti zaman. 

İçeriye temkinli bir şekilde girip silahıyla her tarafı kontrol etti. Kimse yoktu. İçeriye iyice girip cebinde olan feneri çıkarıp yaktı. 

Daha adam akıllı ışık kaynakları yokken Türk askerine kafa tutuyorlardı. Ne saçmaydı!

Düşündüğü şeyle kendi kendisine güldü Ahmet bey. Harbiden çok salak heriflerdi burada olanlar. Yavaş temkinli adımlarla mağaranın ortasında olan masaya ilerledi. Üzeri kağıtlarla doluydu. İyice yaklaşıp bir kağıdı eline aldı. Gördükleriyle psikopat gibi güldü. 

Bizim ülkemizi sınırlara ayırmışlar ve bundan yıllar önce dünya savaşında çizilen sınırlardı bunlar. Her birisinin üzerinde yıllar önce ki ülkeler yazıyordu. 

Güldü. Hala saçma gayeler peşindeydiler. Nasıl yüz yıl önce yapamadıylarsa şimdi de yapamayacaklardı bundan yüz yıl sonra da yapamayacaklardı. 

Diğer kağıtlara baktığında kaşları çatıldı. Silah alış verişi yapılacak yerler ve tarihleri gösterilmişti. 

Telsizi cebinden çıkarıp frekansı ayarladı ve konuşmaya başladı. 

Babam asker mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin