Bölüm 12

5K 333 24
                                    

Herkese merhabaa

İyi okumalar dilerim..

Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum canlarımmm...

<<<<<<<

Çıkmaz da gibiydim. Hatta gibisi fazlaydı. Kesinlikle çıkmazdaydım. Ne yapacağım konusunda en ufak bir düşüncem yoktu. Bir yandan Talha bir yandan da ailem vardı.

Şu iki günde Alpaslan hastaneden çıkmıştı. Annem ne kadar ısrar etse de kendi evinde kalıyordu. Tabi ben bakıyordum ona. Hala tripli olmak şartıyla. Benimle konuşmaya çalışıyordu ama ben nazlanıyordum.

Ailemle aram gayet güzeldi lakin bu aralar ben onlara pek gitmiyordum. Talha olayının duyulması beni korkutuyordu. Ne yapacağımı nasıl onunla başa çıkacağımı bilmiyordum.

Sürekli beni rahatsız ediyordu üstüne üstelik telefon numaramı bir yerden bulmuş sabah akşam fark etmez sürekli mesaj atıyordu. Eğer Talia ile tanıştırmazsam herkese her şeyi söyleyeceğini söylüyordu.

Korkuyordum. Kızımı benden alır diye ödüm kopuyordu. Aynı zamanda aileme anlatsamda aramız bozulacak diye korkuyordum. Biliyordum hep arkamda olacaklar ama bir şekilde içim de yersiz bir korku vardı.

"Lina." Daldığım düşüncelerden Alpaslan'ın sesiyle çıktım

"Efendim Alpaslan abi." Abi kısmını büyük bir kinayeyle söylemiştim. Nedense bilmiyorum ama Alpaslan'ın beni kardeşi gibi görmediğini düşünüyordum. O gün anı kurtarmak için öyle dediğini biliyordum. Ama içimde bir yerde buna çok fena bozulmuş ve kinlenmiştim.

"Abi abi yeter ulan." Mutfağa yanıma gelince umursamadım. Elimdeki domatesi doğramaya devam ettim.

Kolumdan nazikçe tutup beni kendine çevirmesiyle domatesi bıraktım ve Alpaslan'a döndüm. Şimdi tezgah ve onun arasında kalmıştım ama aramızdaki mesafe fazlaydı.

Alpaslan üzerime eğilip gözlerimin içine baktı.

"Güzelim vallaha öylesine dedim. O an ne bileyim. Dilimi kesip atsaydım da demeseydim." Biraz daha eğildi. Kollarımı göğsümde toplayıp trip moduna geçtim. "Lina ben senin abin gibi olmak istemiyorum. Senin de benim kardeşim olmanı istemiyorum." Biraz daha eğilip dudaklarını yanağıma bastırdı. Heyecandan avuçlarım terlerken ellerimi çözüp göğsüne yasladım.

"Alpaslan." Diye mırıl mırıl konuştum.

"Yavrum." Dudağımın içini dişledim. Kokusu burnuma burnuma geliyordu. Kafamı birazcık çevirip boynuna yaklaştım ve kokusunu içime çektim. Konusunu iyice içime çekip göğsünde ellerimle ittim Alpaslan'ı. Hazırlıksız yakalandığı için bir iki adım kadar gerilemişti.

"Yok öyle iki güzel söze kanmak. Daha çook sürüneceksin sen." Bir yandan da elimi sallıyordum. Bunlar azdı beyfendiye.

"İki gündür sürünüyorum ya yavrum. Daha ne kadar sürüneceğim."

"Ha yani şikayetçisin bu durumdan. Anladım ben. Neyse." Sırtımı ona doğru döndüm.

"Sikeyim dilimi."

"Küfür etme."

"Tamam yavrum sen ne yaparsan yap benim başım gözüm üstüne ama bir daha abi deme kurbanın olayım. Deli oluyorum o zaman."

"Tamam Alpaslan abi." Dedim gülerek. Yandan yandan bakınca elini beline yaslamış ve burnundan soluyordu. Kıkırdayarak mutfaktan çıktım.

Akşam işten çıktıktan sonra direkt Alpaslan'ın evine gelmiştim ve ona yemek hazırlıyordum. Alpaslan annem de kalmayı kabul etmeyince böyle bir çözüm bulmuştuk. Ben geliyor yemek yapıyordum hep beraber yedikten sonra bulaşıkları halledip eve geçiyordum.

Babam asker mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin