LAVİNİA (BÖLÜM 4)

52 31 11
                                    

     (lavinia sözcüğü lavinya olarak okunur)

      Büyük bir gürültü ile uyandım. "Hey! Ne yapıyorsun orada!" Bu ses bir kadından geliyordu. Yavaşça gözlerimi araladım. Sırtımı doğrultmaya çalıştım. Doğrultamayıp, canım yandığında hafifçe inledim. Yakınlarında olmama rağmen beni duymamışlardı. Sert bir yer yatağında yattığım için olmalıydı. Kollarımdan destek alıp kalktığımda sabah değil gecenin körü olduğunu fark ettim. 

      Karanlıktan yüzlerini seçemiyordum ama  1 kadın ve 1 erkek vardı. Birde kolları. Kollarındaki dövmeyi rahatlıkla seçebiliyordum. 

      Lavinia . Ölüm çiçeği.

      Bu çiçeği görünce hem hayran kalıyor hem de hüzünleniyordum. Doğduğumda evin etrafına onlarca lavinia çiçeği dikilmişti çünkü ben sadece ölüm çiçeğine layık görülmüştüm. Buna rağmen harika bir çiçekti.  

      Ben düşüncelere dalmışken erkek olan sesini yükseltti. "Sen nereden çıktın?" Adama kadını itekleyip cebinden siyah, karta benzeyen bir şey çıkarttı. "O adama ne yapacaksın?" Adam mı? Burada benden başka biri yok sanıyordum. Tek bir ses dahi duymamıştım. Adam kadını görmezden gelerek işine devam etti. Kadın yüzünde sıkıntıyla bir şeyler mırıldanıyordu. "Alaz!" Adının Alaz olduğunu öğrendiğim adam kızgın bir ifade ile kıza baktı. "Ayris! Çekil önümden o liderimiz olacak herifin yapamadığını yapıyorum!" Adam tek bir hamleyle kapıyı açtı ve içeri dalmadan bu sefer de adının Ayris olduğunu öğrendiğim kız hızlı bir hamle ile adamın kolundan tuttu ve geriye itti. "Onu konuşturmamız gerekiyor!" Derin bir nefes aldı ve devam etti. "O benim de kardeşim Alaz. Lütfen sakin olur musun? Hem bu ses geçirmez duvarları boşuna mı yaptırdık sessiz ol!" Demek ki bu yüzden hiçbir ses duymamıştım. Birden beklemediğim bir şey oldu ve adam dizlerinin üstüne çöktü. Kadın da onun sırtına dokunarak yere eğildi. Ben de bakakaldım. "Hepsi geçecek. Alaz bunu sabah konuşalım olur mu?" Adam kafası ile onaylayarak: "Tamam ama ben biraz burada kalacağım sen git." Kadın tek bir kelime bile etmeden çekip gitti. Bu kadar mı güveniyordu ona? Anladığım kadarıyla bu adam daha demin kadının istemediği bir şey yapacaktı. Nasıl bu kadar güvenilebilir bir insana? Hayatımda kimseye böylesine güvenememiştim. Biraz imrendim sanırım. Adam ayağa kalktı ve kapıyı sertçe kapattı. 

      Tam yere oturacakken gözlerimiz birbirine değdi. Ne olduğunu anlayınca duruşunu dikleştirdi. Korkuyla bedenimi geriye ittim. "Sen ne zamandır uyanıksın?" Korkmamam gerekiyordu. Bu adamların bana zarar vermeyeceğini biliyordum. Bu yüzden oturduğum yerden kalktım ve omuzlarımı olabildiğince kaldırdım. "Yeteri kadar uzun zamandır." Adam alaycı bir gülümsemeyle devam etti: "Parmaklıklar ardında olduğun bir yerde çok cüretkar değil misin?" Kahverengi gözlerindeki kızarıklıklar hala yerli yerindeydi. Hala kendini toparlayamadığı belliydi, buna rağmen hala dimdik duruyordu. Onu anlıyordum. Ona doğuştan öğretilen bir şeydi bu. Kahverengi gözlerinden bu anlaşılıyordu. Ona samimi ve hafif bir şekilde gülümsedim. Adam şaşkınlığını gizleyemedi ve sanırım alay ettiğimi sandı. "Söylediğim şeyin komik olduğunu sanmıyorum." Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Söylediğin şey komik değildi." Kollarını önünde birleştirdi. "Neden sırıtıyorsun o zaman?" duruşumu hiç bozmadan: "Sen rol yapıyorsun." Kaşlarımı kaldırdım ve bilmiş bir tavırla: "Bunu herkese yutturabilirsin, ama bana asla. O kadar ötekileştirildikten sonra insanları gözlemleyecek çok zamanım oldu." Adam pes etmiş gibi "Tamam yakaladın beni, fakat unutma sen beni tanımıyorsun bile ama ben senin en sevdiğin renge kadar biliyorum." O beni tanıyor olabilirdi, ama ruhumu asla! "Sen beni tanımıyorsun!" Diye hırladım. "Öyle mi? Haydi bir bakalım. Okyanus Arın. 16 yaşında. En sevdiği renk siyah. Doğum tarihi 6 kasım. Okulda zorbalık görüyor. 2 kere intihar etmeyi denemişsin. Sence seni tanımıyor muymuşum Küçük Hanım?" Bunlar herkesin bildiği şeylerdi, ama intihar konusunu açması hoşuma gitmemişti. "Sus." Alaylı bir gülümsemeyle: "Hadi ama," Yüzüme uzun süre baktı. Bir şey söyleyecekti, dudakları aralandı ama sonra tekrar kapandı. Alaylı gülümsemesi bir anda silindi yerine başka bir duygu yerleşti. 

OKYANUSTAKİ  UMUT (İSİM DEĞİŞECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin