"Kalabalık durdu Kuşlar artık senin için şakımıyor Önceden olduğu gibi
Bütün ağaçlar yangın yeriyken Yıldızlar parıldamaya devam edecekler Ama ben aramayı bırakmayacağımı biliyorum Bütün dünyanın senin için durduğu o anı."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
♧
Günler ve aylar, okuduğu kitaplar gibi hızlıca geçip gitmişti. Yaz mevsimine alışma süreci meşgul günleriyle kaynamıştı. Her gündüzün gecesi ayak uyduramayacak derecede bir dahakini devam ettiriyordu. Sonunda bir iş bulabilmiş, Kore'nin en iyi üniversitelerin birinde elde ettiği yüksek puan sonucu akademisyen olarak işe başlamıştı. Normalde yaptığı iş büyük gelire sahip değildi fakat her zaman hayal ettiği gibi büyük bir üniversite de çalışıyordu; Bu da gelirinin normalin çok üstünde olmasını sağlıyordu. Sıradan bir işi olsa da gayet mutluydu hâlinden. Değerini bilmediğimiz sıradanlık bazen hayatın en güzel cilvesi hâline gelebiliyordu.
Tabii tüm bunlar olurken aklının hiç bir köşesinden gitmeyen sarı saçlar, bembeyaz ten, koyu kahve gözler ve eşsiz sen tonu vardı. Her yeni güne onu görmeyi umarak uyanıyordu. Chris'e belli etmeden gizli gizli Felix hakkında bilgiler alıyordu. Beijing olimpoyatlarına cenaze yüzünden katılamamıştı ve dediğine göre aylardır paten sürmüyordu.
Bu onun kalbini çok kırmıştı; Buz pateni yaparken ki halini unutamıyordu onun. Resmen bu spor için doğmuştu ve bırakmış olduğunu duyması onu endişelendirmişti. Chris ikisine de birbirinin numarasını verse de Changbin yazmaya veya aramaya cesaret edemiyordu.
Ne diyecekti ki arasa? Seni özledim mi? Sadece bir kaç dakika gördüğü birine mi? Onu görürse ne yapardı kestiremiyordu ama şimdiden yapacaklar listesi oluşturmuştu aklında.
Önce onu sevdiği yerlere götürecekti. Bir sürü favori mekanı ve kendi çapında keşfettiği dağlık alanlar vardı -Monet'in resim yaptığı yerler gibi bir sürü alan keşfetmişti- Kore'de doğduğundan ve tüm hayatını burada geçirdiğinden dolayı ülkedeki sadece popüler alanları gezmeyi saçma bulmuş ve köşe bucak her yere giderek kendine bir sürü özel alan yaratmıştı.
Aklında her zaman bu keşfettiği yerlere birini götürme isteği var mıydı bilmiyordu ama Felix'i gördüğünden beri içini bir ateş körüklüyordu. Artık her gezdiği yerde yanında bir sarışın çocuğu hayal eder olmuştu.
Daha sonraki planı sevdiği filmleri onunla baştan sona izlemekti. Sevdiği kitap ve şiirler hakkında konuşabilir ve ilgilendiği felsefik konuları ona da anlatıp tartışmak istiyordu.
Evet, belki felsefe sevmiyor olabilirdi ama bunu ondan gizleyerek dolaylı yoldan bile tartışabilirdi. Çünkü günümüzden geçmişe kadar her tartışılan konu felsefe ile ilgisi olduğu bilinmeden konuşuluyordu.
