1 | "That's life."

91 13 10
                                    


[Franks Sinatra- That's life]

"Bir kukla, bir yoksul, bir korsan, bir şair, bir piyon ve bir kral oldum
İnip çıktım, defalarca çıktım ve tek bir şey biliyorum
Her seferinde kendimi yüzüstü buluyorum."

♧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Daha küçükken annemizin elini bırakıp kaybolduğumuzda hayat bir sinyal verirdi bize. Gerçek hayatta böyle kayıp olacaksın işte, alış buna dermiş gibi.

Düştüğünde annenin, öpeyim de geçsin dedikten sonra anlayacaktın yaralarının başkası olmadan geçemeyeceğini. Hoş, belki de bu şekilde kodlandırılmıştık daha küçükken.

Gerçeklerle karşılaşınca insana her şey zor gelirdi. Bazılarımız gerçek hayata hazırlanmak yerine yanlış bir şekilde büyümüştü.

Işte bu bazıları ne bilirdi acıyı, zorluğu, kayıp olmayı, boşluğu.

26 yaşında Seo Changbin bu sebepten ötürü dakikalardır aynanın karşısında, yetişkin olmanın gerçeklerini yediremiyordu. Aile evinden çıkalı 8 yıl olmuş, sanki sonsuza kadar bitmeyecek bir döngünün içine girmişti.

Sabah girdiği mülakattan da yeterli puan alamadığını öğrenince pes etmişlikle duşa atmıştı kendini.

Buharlı aynada yüzünü göremediği için rahatça göz yaşlarının akmasına izin vermişti. Içinden tekrar edip durduğu cümle o kadar umutsuzcaydı ki ayna bile buharını atıp bir göz yaşı misali aynadan düşüyordu.

"Ergenliğime geri dönmek istiyorum, değişen duygularımı, her boka artan libidomu, duygularımı vâr eden zamanlarımı."

Kırık dolabından çıkardığı baş havlusunu yorgunlukla ıslak olan saçına geçirdi. Belinde de başka bir havlu ile küçük banyodan çıkmış, hem oturma odası, hem yatak odası olan odasına da geçiş yapmıştı.

Aile evinde bu saatlerde yemek kokarken, şimdi tek kokan şey ağır alkol ve hüzündü.

Ailesinden öyle mutlulukla, 'sonunda özgürüm!' diye ayrılmıştı ki, çok uzak bir zaman önce olmasa bile o anki hâlini ziyarete gidip kafasına bir sikke atmak istiyordu.

Oturduğunda gıcırdayan hem koltuk işlevi, hem yatak işlevi gören rahat mobilyasına uzandı. Üstsüz olduğu gerçeğini bir anlık unutsa da hatırladığında da pek bir şey değişmemişti.

Üstünü giymek için fazla yorgundu. Kasları gevşeyip ona ayak uydurduğunda onu derin bir uykuya çekmesini umdu bu durum. Fakat bunun tam aksine çalan sert kapı ağzından ağır biraz küfür kaçırmasına sebep oldu.

Zaten dokunsan kırılacak bir kapısı vardı evinin.

Kapının arkasında duran sarışın, kıvılcık saçlı adam art arda kapıya vurmaya devam ediyordu.

symposion | ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin