Tedirgin

68 4 0
                                    

     Aslen Karslıyım, ben doğmadan önce ailem İzmirdeymiş ama babam memur olduğu için Karsa tayini çıkmış kendi memleketine çıkınca tayini, eş dostta orada olduğu için tekrar İzmir'e dönmeyi düşünmemiş. Tabi bunlar annemden duyduklarım ben ikinci sınıftayken arazi davası yüzünden amcam babamı vurmuş,  annemde abim bu işlere bulaşmasın diye ablamı abimi ve beni alıp Ankaraya ailesinin yanına taşınmış. Dedem babamdan gözleri parlayarak söz eder hep çok mertti der çok idealistti der başta vermemiş annemi ama mecbur kalmış bizimkiler kaçınca. Babamı fotoğraflarda hep bıyıklı görürüm o yüzden bıyıklarım böyle aynaya her baktığımda ona dair bir şeyler görebilmek için.

       Serenay'ın gözleri dolar ve neyse ya bunlar derin konular, çayı boş verelim kahve içermisin diye sorar Cemdeniz tebessüm eder ve olur der. Beyaz ve plastik sandalyelerin olduğu eskice bir masaya otururlar, Serenay  Cemdeniz'in gözlerine bakarak "hiç böyle derin bakan birisini daha görmemiştim  çok buğulusun çok sis var,  gözlerinden içeri girmeye hem çok korkuyorum hem de çok merak ediyorum içeriyi" ... Ve (fotoğraf makinasını işaret ederek) hem de o gözlerle çekilmiş fotoğrafları der. Cemdeniz fotoğraf makinasını açar ve içerisinden hafıza kartını alarak masadaki laptopa takar birkaç yol ve sokak fotoğrafından sonra Serenay'ın siyah beyaz fotoğrafları çıkar ortaya Serenay sen o gün benimi çektin!!? Hem de iznim olmadan, sonra cemdeniz yoo hay.... diyecek  olur Serenay ilk defa böyle fotoğraflarım çekilmiş saçalarımın hiç bu kadar güzel göründüğünü bilmezdim... Cemdeniz gülümser ve diğer fotoğrafa geçtiklerinde o yanındaki çocukla fotoğrafı görünür Serenay'ın Cemdeniz başını eğer tam fotoğrafı geçecekken Serenay konuşmaya başlar.

      Alper...  üç yıldır birlikteyiz bu sırada cemdeniz dudaklarının arasına iki sigara sıkıştırıp tutuşturur ve Serenaya uzatır birisini. Serenay: Üç yıl önce İstanbul dan  geldiğimde tanıştım Alperle deli gibi aşık olmuştum ona onunla hayat görüşü olarak taban tabana zıt olmamız bile umurum da değildi. Birlikte yaşamaya başladık başlarda her şey çok güzeldi o bende kalıyordu ben onda sürekli sevişirdik (belli bir yere kadar)  birlikte film izlerdik sohbet ederdik. Ne zamanki gezi parkı olayları patladı işte bizim sonumuz başlamış oldu.  Ali İsmail korkmaz'ın davasının Kayseri de gerçekleşeceğini öğrendiğimde bende oraya gitmek istediğimi söyledim Alper'e ama o hiç ummadığım şekilde karşı çıktı bu duruma, sonuç olarak gittim özgürlüğümü elimden almasına izin veremezdim birazda inada bindi tabi bu durum. Sonraları giyimime karışmaya başladı ben dayanamayacak gibi olduğumda vitesi düşürdü sen bu fotoğrafları çekerken de ailesinin beni görmek istediğini söylüyordu, Cemdeniz: niye tanışmadın?(Serenay sigarasın dan bir duman çekti ve Cemdenizin yüzüne doğru acı acı gülümseyerek üfledi) Sevgilimin ailesiyle tanışmak değildi sorun, sorun Alperin beni ailesine kapalı olarak tanıtmasıydı. Ya beni olduğum gibi kabul edemiyorsan siktir git neyin derdi bu ulan ben senin aşık olduğun kadınım niye beni değiştirmeye,  genetiğimle oynamaya çalışıyorsun ben seni değiştirmeye çalıştımmı  a gerizekalı. Çok kızgınım ona.. Cemdeniz: benim burada ne işim var? Serenay: efendim? Cemdeniz: yanlış anlama çok zeki bir insan olduğun, aşık olduğun belli benim burada ne işim var..

      Serenay Cemdeniz'e eğilip kulağına şu sözcükleri fısıldar "evet aşığım ama aşka aşığım". Geri çekilir ve yüzüne dokunarak uzun zamandır heyecanlanmadığım şekilde yakaladın beni göğsümden oltanın ucundaki balık gibi hissediyorum gözlerinin içine baktığımda kendimi. Cemdeniz yutkunur ve cevap verir: Ben olta kullanmayı bilmem der serenay duygusallıktan anında çıkar ve aşırı bir şekilde gülmeye başlar. Cemdeniz de gülmeye başlar ikiside kahkaha atarak güler..

Sabah Cemdeniz kanepede uyanır ve uyandığında  Serenay kahvaltı masası hazırlıyordur bir yandan da youtube den açtığı eğlenceli şarkıya eşlik ediyordur (zaaaalim senin allahın yokmu!!). Cemdeniz uyanır yüzünde bir tebessüm, başucunda da  bir havlu bulur ve havluyu alıp banyoya gider elini yüzünü yıkar diş fırçası yanında olmadığından macunu parmağına sürüp o şekilde  dişlerini temizler.  Sonra masaya gelir eline sağlık der Serenay'a, Serenay da afiyet olsun spayki der :D Yemeye başlarlar tabaktakileri çay koyar Serenay demli ve dumanı tüten ince belli bir bardakta yapar servisini. Bir müddet çatal bıçak sesleri duyulur.

      Sonra serenay şu yazdıkların der ve yemeğe devam eder neler üzerine yazıyorsun? Cemdeniz çayından bir yudum alır ve yerken konuşur ama yaşayarak eline bir yağ bıçağı alır ve şöyle der "şu bıçağın nerden geldiğini bu yağı bıçağımla alıp ekmeğimin üzerine sürerken aradaki bütün detayları yazarım unutmak istemediklerimi ya da hatırlamak istemediğim kötü şeylerin senaryosunu değiştirerek yazarım geçmişi   şeklillendiririm bir nevi ne de olsa hatıralar benim, doğru ya da yanlış ne fark eder. Şiir yazmaya çalışırım ama her seferinde kısa bir deneme yazarken bulurum kendimi kafiyesi eksik bir şairim sanırımJ  Daha çok fotoğraflarımdır benim şiirlerim doğayı olduğu gibi sadece kendisiyle başbaşayken severim bazen içerisinde yalnız bulunduğum herhangi bir yerde, oraya fazlalık olduğumu düşündüğüm bile olur. Fakir semtlere gidip üstü başı yırtık çocukların ya da yıkılmaya yüz tutmuş evlerin fotoğraflarını çekmek hep ironi gelmiştir bana elimdeki milyarlık makinayla fakir edebiyatı yapıp mazlumluğu kamuoyuna gösterip vicdanını rahatlatmaya çalışan bir züppe olmak ne kadar da yavan aynı kadınlardaki silikon göğüs gibi,  Serenay güler benzetmene hayran kaldım Cemdeniz de güler ve ekler evet haklısın ama o da aynı şekilde geçerli bir durum bence aynı görünürdeki inananlar gibi.

     Sadece cumadan cumaya camiye gidip hayatlarında din adına onu kendi çıkarlarına kullanmaktan başka bir şey yapmamış insanlar kadar. Sadece silikonlar ben buradayım diyor ama parayla imanın kimde olduğunu hiç bilemiyorsun. " Bak bu sohbet hoşuma gitti der Serenay , bir ara tekrar konuşalım, Cemdeniz peki der ve bir çay daha doldurur kendisine dumanı tüten hakiki Rize çayın dan. Eve diş fırçasını ve başka öte beriyi almak için dışarı çıkar Cemdeniz,  dün işi bıraktığı tekelden Alper ve kavga ettikleri adamın beraber çıktığını görür ve şaşırır onlar uzaklaşınca tekelde çalışan diğer arkadaşını görür dükkanda içeri girer selamın aleyküm yılmaz der "ooo cemdeniz nerelerdesin olum sen patron dün küplere binmiş küfretmişsin olum adama." Cemdeniz biraz utanır Yılmazda" az bile söylemişsin o şerefsize der :D Bu arada seni iki kişi sordu biraz sinirlilerdi ne iş abi? der.  Cemdeniz de  yok bir şey beni soran olursa görmedin".  Yılmaz: olum bak başında bir şey varsa söyle,  cemdeniz: yok oğlum ne olacak". Yılmaz: benden söylemesi adamlar dolu geziyordu cemdeniz'in morali bozulur eyvallah görüşürüz deyip çıkar dükkandan.

      Kafasın da binlerce düşünce ile okula doğru yürür Cemdeniz derse geç kalmak istemediğin den acele ediyordur, tam okulun köşesin de İbrahim hocanın kendisine seslendiğini fark eder ve yanın da alır soluğu hocası yazdığı hikayeleri mutlaka bir yayın eviyle paylaşmasını öğütler, çünkü hikayeler elimizi uzatacağımız kadar gerçek kaleme alınmış der hocası. Ve ne diyordu senin kahraman "BEN KUZEYİN RÜZGARI DOĞUNUN YILDIZI,SEN GÜNEYİN RENGİ GÜNEŞİN SARISI..." çok güzel be Cemdeniz kimeydi bu dizeler bakalım bahsedecekmisin artık? Cemdeniz yanıtlar artık kimse olmayan birisine hocam ...  İbrahim hoca gülümser hadi bakalım kendine dikkat et. Cemdeniz siyasal iletişim dersine girer ders Ahmet hocanın olduğu için keyifle ve merakla dinler dersi, ne demişti Karl Marx"din bir afyondur" Cemdeniz hocanın bu sözlerinin manasını keşfettikten sonra gözlerin deki açılmaya yüz tutmuş perdeler bir az daha şeffaflaşır, dersten çıkar ve evin  yolun da yalnız yürümeye başlar.

      Ev yolunda" arsada"bir sigara yakar ve acaba Serenay'a gitmesem Ankaraya eve gidip iki hafta görünmesem diye sesli düşünür. Sonra da ulan öldürmezler ya ne yapmışım ben?! Hem kız kendisi gelmemi istedi der, bakkala girer bir başka tekel markete dört tane bira alır parası anca çıkışır yazdırır kalanını, zoraki yazar diğer tekel. Serenayın kapısını çalar açan olmaz sonra bir kez daha çalar arkası dönktür kapıya Cemdeniz'in kendi kendine söylenirken kapı açılır ve içeri gel sesi  duyulur,  içeriye davet eden ses tedirgin bir erkeğin sesine benzer...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşktan Öte "İlk Sigaram"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin