0.5

43 8 5
                                    

my favorite book..

yb ile selamlarr.

|flashback|

Adam tam bir kez daha  kıza vurmak için hazırlanmıştı ki kafasına çarpan sert taş ile sarsılmıştı taşı atan Kim Taehyung'du ve arkasındaki altı arkadaşı ile kollarını göğsünde bağlamış bu tarafa bakıyordu.


Tüm gözlerin tek hedefi Taehyung ve arkadaşları olurken Jennie şaşkınca kaşlarını havalandırdı. Pekala beklemiyordu böyle bir şey.

"Hangi piç attı o taş-"

"Ben attım."

"Sen kim oluyorsun da böyle bir şey yaparsın!"

Taehyung ritimli adımlarla bu tarafa doğru yürürken biçimli omuzlarına takıldı bir an gözleri kızın beyaz atlı prensi olarak görmeyecekti Taehyung'u belki ama yinede belki araları iyi olabilirdi diye düşündü.

İnce dudaklarına yerleştirdiği sinir bozucu gülümseme ile yürürken konuşmaya başladı.

"Gecenin bir yarısı yalnız bir kıza saldıracak kadar şerefsiz biri olduğumu düşünmüyorum. Şahsen senin gibi gereksiz biride değilim bence."

Tam karşı karşıya geldiklerinde çocuk dudaklarını ıslattı ve devam etti.

"Siktir olmak için üç saniyen var."

Ardından saatine bakıp- ki bu 1 saniye bile değildi -

"Üzgünüm, çok geç."

Yakalarından tuttuğu adama sağlam bir kafa atmıştı. Yanımdaki çocuğun üzerine uçarak zıplayan sarışın çocuk ve elindeki sopa ile adam bayıltan tipik bireylerin kavgasını öylece izlemiştim sadece.

Yerde yatan çocuğa son tekmesini vurup saçlarını geriye atan Taehyung çekiciydi fazlasıyla.

"Jennie. Sen iyisin?"

"Evet iyiyim. Gerçekten teşekkür ederim ama gerek yoktu benim için kavga etmene, etmenize."

"Saçmalama. Gerek vardı."

  Kaldırmış olduğum kaşlarımla dudak büzdüm. Pekala öyleyse.

"İyi akşamlar size."

Hareketlendiğim esnada kolumun tutulmasıyla bakışlarımı yüzüne çıkardım.

"Biz bırakalım en iyisi seni."

"Hayır gerek yok."

Derin bir nefes verip başını iki yana salladı.

"Evet gerek var."

Kolumu bırakmadan yürümeye başlayınca bende onunla yürüyordum siyah büyük bir arabanın arka koltuğunda yanıma oturunca arkadaşlarıda arabaya biniyorlardı.

"Ee nasıldı Amerika'da güzel vakit geçirmiş olmalısın."

Sessizlik rahatsız etmiş olmalıydı sanırım çünkü güzel bir geçmişleri olamayan bir kızla konuşuyordu. Ve hastalığımı öğrenememiş olması gerekiyordu bu soruyu sorduğuna göre.

"Evet. Baya iyiydi. Ben şu ilerde ineyim."

"Evin?"

"Buraya çok yakın."

"Peki."

Arabadan indikten sonra  zaten sahile yakın olan yerden denize doğru yol aldım.
Beni karşılayan hafif esintili ferah hava biraz ürpermeme sebep olsada pek umursadığım söylenemezdi.

Kumlara bıraktığım çantamın yanına oturdum gökyüzündeki yıldızlar bulutlar yüzünden pek fazla görünmüyordu. Gözlerim kenara çarpan köpüklü dalgalarda takılı kaldı birşey anımsatıyordu bana her şey.

Başıma giren sancı ile elimi alnıma koydum  kulaklarım inanılmaz derecede çınlıyordu ve bu tek bir şeyin habercisi olurdu genelde..

Yeni bir kişilik doğuyordu.

***
Not:

Dissosiyatif bozukluklar bir ilaç tedavisinin henüz bulunmadığı tek psikiyatrik bozukluk grubudur. Serotonerjik antidepresanlardan yararlanılabilir, ancak etkisi sınırlıdır.

En uygun zamanımda atacağım yb.
Oy vermeyi unutmayın<3

you are my favourite°kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin