Yazar: Fallenenigma
Çevirmen: xsweetluhan
Sehun gök gürleme sesiyle uyandı ve hemen yatağında oturur pozisyona geçti. Odanın içinden, ağır ağır dökülen yağmura baktı.
Ah, bok, Kai.
Sehun hemen ceketini kaptı ve dışarı çıktı. Saat 10.24'tü. Kai'nin evi çok boştu ve Sehun Kai'nin eve dönmediğini görebiliyordu. Belki de hala onu bekliyordu? Bu imkansızdı, değil mi?
Sehun ön kapıya ulaştı ve Kai'nin numarasını çevirmeye çalıştı. Tam kapıyı açmak üzereyken, birisi kapıyı itti.
Kai. Tamamen ıslaktı.
Kai, Sehun'a kötü kötü bakarken somurttu. "Beni Myeongdong meydanında elimde yumurtalı ekmekler ve bubbletea'lerle yalnız bırakman hiç hoş değil!"
Sehun üzgün hissediyordu, hemen Kai'yi evin içine çekti.
"Ben çok... Ben çok üzgünüm, çok üzgünüm." Sehun ceketini çıkartıp Kai'ye sardı. "Çok üzgünüm, ben sadece...Argh"
Sehun hayattaki en salak insan gibi hissediyordu. Nasıl Kai'yi unutabilirdi? Ve neden aniden yağmur yağıyordu?
"Sorun değil." Sehun'a bakarken Kai usulca söyledi.
"Ne?" Sehun kaşlarını çattı. Kai onu nasıl bu kadar çabuk affedebilirdi? Kai'nin ona kızgın olmasını veya küfür etmesini bekliyordu, ama o yapmamıştı.
"Sen ve Luhan'ın arasında ne olduğunu gördüm." Beceriksizce boynunu gererken konuştu. "Err...Ben sadece neden gittiğini anlıyorum."
Sehun eskisinden daha suçlu hissetmişti. "A-ama bu benim seni orada bırakabileceğim anlamına gelmez, değil mi? V-ve şimdi sen tamamen ıslaksın. Tanrım Kai ben çok üzgünüm."
"Sorun değil, sorun değil." Kai çabuk bir şekilde konuştu. "Kızgın kalmamın hiç bir faydası yok ama yine de gerçekten benim için üzülüyorsan bana giysi getir lütfen. Banyo yapmak istiyorum."
Sehun gitti ve Kai için gereken her şeyi aldı. Ön kapıya gelmeden önce, tişört iç çamaşırı ve diğer şeyleri getirdi. Kai banyodayken Sehun esmer olan için bir fincan sıcak çikolata hazırladı. Kai banyodan çıktığı zaman, çikolatayı masaya koydu.
"Bir kez daha, özür dilerim" dedi Sehun. Sesinde açıkça pişmanlık tınısı vardı.
"Sorun yok, sana söyledim değil mi?" Kai sıcak çikolatasını içerken söyledi. "Hmmm, bu güzel! Teşekkür ederim!"
Sehun, Kai'nin eğlenceli bir şekilde sıcak çikolatasını içmesini izledi. Halen anlayamıyordu. Sehun bütün bunları yaptıktan sonra onu nasıl bu kadar çabuk bağışlayabilmişti? Peki, sırf kıskançlığı yüzünden Myeongdong meydanının kalabalığında birini yalnız bırakmak süper kabacaydı.
"Err, Sehun." Kai beceriksizce Sehun'a seslendi ve Sehun başını esmer adama çevirdi.
"Efendim?"
"Ben...Luhan'ın seni aldattığını düşünmüyorum."
Sehun kaşlarını çattı. "Ha?"
"Sen gittiğinde daha çok ağladı." Kai elindeki fincanı sıktı. "Ve arkadaşı onu neşelendirmeye çalışsa bile, ağlaması durmadı."
"Onu takip mi ettin?" Sehun kaşlarını kaldırdı.
"Eh, Luhan çok korkutucu görünüyordu, ona yardım edemedim ama onun için endişelendim." Kai dudağını ısırdı. "Sözlerinin çok... şey olduğunu düşünmüyor musun...kaba? Demek istediğim, onun bir şeyleri açıklamasına bile izin vermedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What is "Perfection"?
FanfictionMükemmelliyetçi Sehun’un “mükemmel” Luhan ve endişesiz Kai arasında bir seçime ihtiyacı var. Peki, Sehun ne yapmalı?