Nalan'dan devam...
-Burası! dedim inanamayarak.
-Ömer, inanamıyorum nasıl başardın?
Etrafıma bakınarak dönüyor, şaşkınlık ve mutluluktan başım dönüyordu. Bugünün gerçekliğinden o kadar çok şüphe etmiştim ki acaba beni çimdiklemesini istesem napardı?
Onu ilk gördüğüm yere, küçük bakkala beni getirmiş; duvarlarını yazışmalarımızla doldurmuştu. Yüzüme değen tavandan uzanan notları açtıkça yazıştığımız her tarihe ait ekran fotoğrafları duruyordu. Bakkalın her tarafı tıpkı beş yıl öncesi gibiydi. Sadece ekmek reyonunun yerini biliyor sanırdım fakat beni şaşırtmaya devam ediyordu.
-Hayatıma yeni renkler sokan kadının aklına gelmeyecek bir şey olsun istedim. Beni ilk görüğün yeri tekrardan canlandırdım. Bu küçük bakkalı tıpkı bundan 5 yıl öncesiyle aynı hale getirdim. Beni biraz zorladı ama zorda olsa birkaç mahalle sakiniyle bir şeyler yapmaya çalıştık.
-Ömer, dedim, o kadar mutluyum ki... Sana her baktığımda aynı heyecanı hissediyorum zaten bunlar için kendini zorlamana gerek yoktu.
Ömer bir adım ilerledi ve yüzünü yaklaştırdı.
-Kesinlikle vardı küçük hanım. Hatta ne var biliyor musun? Çok önemli bir şey eksik.Sormama izin bile vermeden beni belimden kavradığı gibi kasanın arka tarafına oturttu ve eline aldığı bir şişe suyun yarısını başından aşağı döktü. Ardından da dışarı çıktı. Ağzım açık ne yaptığını anlamdırmaya çalışıyordum.
Kapı aniden açıldı ve içeri üstü başı ıslak bir Ömer girdi. Hızlıca poşete iki ekmek koyup kasaya doğru ilerledi. Bende hızlıca kasaya geçmiş önümde durmasını bekliyordum.
Ömer aynı o günkü gibi parayı kasanın üzerine koydu ve ben rolümü hatırlayarak tam çıkacağı anda seslendim:
-Para üstünü unuttunuz.
Geri geri geldi avucunu açarak beni izledi. Ben ise para üstünü vereceğim sırada elimi kavradı:
-Şimdi yüzünün her zerresini ezberleme sırası bende.Ellerimi kavradığı gibi yine hızlı adımlar atmaya başladı. Ardından yetişmeye çalışan ben bu sefer soru sormayacaktım. Bakkalın hemen önüne çıkardı beni. Ardından söylediği şeyle kalakaldım:
-Yağmur yağmıyor ama yine de o yağmurlu günü düşünüp dans etmeye var mısın?Yere bıraktığı yarısı hala dolu su şişesini elime alıp başımın üzerinden dökmeye başladım:
-Şimdi yağmur yağıyor işte.
Havadaki elini tutup üzeri ıslak iki aptal gibi dans etmeye başladık. Başımı göğsüne yasladım. Elini saçlarımın üzerine koyup:
-Romantik bir müzi-
-Gerek yok, ben en güzel müziği şu an dinliyorum zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulut Şekeri
Novela Juvenil~KISA TEXTING~ 0554: Yağmur yağıyor, hadi dans edelim. Ömer: Ne dansı manyak mısın içeri geç. 0554 sizi engelledi. Ömer: Üşüteceksin... Mesaj iletilemedi. Ömer: Anonim olan sen değil misin benim engellemem gerekiyor! Mesaj iletilemedi. Ömer:Tam da s...